Sesli Makale

Papa Irak’ı ziyaret etmeden önce ilk yazımızda farklı açılardan bu ziyaretin anlamı ve önemi üzerinde durmaya çalışmıştık. İkinci yazımız ziyaret devam ettiği için sadece Papa’nın kimliği ve Kakai Kürtleri hakkında bilgi vermeye çalışmıştık. Bu konuyla ilgili okuyacağınız üçüncü yazımız ise, tamamlanmış ziyaretin devam eden etkisi nedeniyle yazılmıştır.

Papa sözde Irak’a barış mesajı vermek için gitti ama hem Irak’ta hem de bölgede barış değil huzursuzluk arttı. Zira Necef ve Kum ilahiyat okulları dünyadaki Şiiler arasında tarihten beri devam eden rekabetleri bilinir. Dolaysıyla Papa Francis, Sistani'yi ziyaret ederek bu rekabette dolaylı olarak Necef’i muhatap almış oldu. İran’da bir kaynaktan aldığım bilgilere göre Kum’daki Şii âlimlerin bu ziyaretten son derece rahatsız olduğunu söyledi.

Keza Irak’taki bazı Sünni temsilciler Papa’yla görüşmeyi ret etti ama bazıları kabul edince onlar arasında da huzursuzluk arttı. Ayrıca Kürdistan bölgesinde basılan haritalı ‘’pul’’ bölgede gerginliğe neden oldu.

Papa sinsice Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında da barışı değil düşmanlığı artırdı. DAEŞ terör örgütü tarafından yıkılmış bir kilisede ayin yaparak söz ile değil ama eylemiyle ‘’Müslümanlar yıkar Hristiyanlar dua eder’’ mesajını tüm dünyaya verdi. Böylece Papa Irak’ı bu hâle getiren Batılı Hristiyanları gözden kaçırtmaya çalıştı. Oysa bu gözden kaçmadı tam aksine öfkeye neden oldu.

Papa’nın Irak ziyaretinin her bir aşamasını canlı yayında takip ettim ve gözden kaçmayan bir başka husus; Irak’ı daha da istikrarsızlaştıran ve barışı bozan ABD işgaline ilişkin bir tek eleştiri de bulunmadı. Dolaysıyla Papa’nın verdiği barış mesajı samimiyetten son derece uzaktı.

Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih: ‘’Papa ziyaretini tarihi öneme sahip’’ demişti. Umarım bu ziyaret Irak’a atılmış tarihi bir kazık olmaz. Çünkü okuduğum bazı Batılı kaynaklarda şöyle deniliyor: ‘’Irak ordusu İŞİD terör örgütüne karşı Hristiyanları savunmasız bırakmıştır. Papa’nın Irak ziyareti sırasında Irak Devlet Başkanı bu hatasını itiraf etmiştir. O hâlde Irak hükümeti Hristiyanlara tazminat vermelidir.’’

Yine dikkatlerimizden kaçmayan çok önemli bir husus; Papa’nın Irak ziyareti dinin ulusları aşan cihan şümul özelliğini ulus devletlerin amacına kurban etti. Papa, sömürgeci Batılı Hristiyanların iç ve dış politikalarına hizmet eden yumuşak güç diyebileceğimiz kamu diplomasisini yürüttü. Dolaysıyla Papa’nın Irak ziyareti dinin amaçladığı adalet, merhamet, barış ve sevgiyi yaymak ilkelerine aykırı bir şekilde sonuçlandı. Bunun böyle olduğu zaten ziyaret sonrasında artan gerginlikten de anlaşılmaktadır.

Sonuç

Papa’nın Irak ziyareti, tarihteki kanlı ve saldırgan Haçlı Seferlerinin 21. Yüzyıldaki yeni versiyonudur. Sömürgecilik çok boyutlu bir kavramdır. Genelde sömürgeci denildiğinde sadece maddi kaynakların haksızca alınması akıllara gelir. Hâlbuki sömürgeciler, maddi kaynakların yanı sıra, zihinleri ve duyguları da sömürür. Papa’nın Irak ziyareti tam da bunu ifade etmektedir.

Toparlayacak olursak, Papa’nın Irak ziyareti bitti ama etkisi hâlâ devam etmektedir. Doç. Dr. Cihat Yaycı Paşa bir paylaşımında Yunan devletini kast ederek şöyle bir paylaşımda bulunmuştu: ‘’Yunan ile el sıkışan parmaklarını saysın!’’ Cihat hocamdan ilham alarak diyorum ki; Papa’nın barış elini sıkan Irak’ın siyasi ve dini liderleri sadece koluna değil hem gövdesine hem de ülkesine dikkat etsin.

SesliMakale.com.tr