DÜNYA

İbrahim Karagül : Coğrafyanın öfkesi patlar! Acılar nefrete dönüşür. Sözler silaha dönüşür. Ateş yağdıranların ateşler içinde erimeleri mümkün. Bebekleri öldürenlerin yaşam hakkı olmamalı. İsrail bu coğrafyadan çıkarılmalı!

Tarih
01 Temmuz 2025
İzlenme
Kişi
Yazar
İbrahim Karagül

Kitlelerin öfkesi, coğrafyamızın acısı Batı’yı da Doğu’yu da patlatacak noktaya ulaştı. Hiçbir millet, hiçbir toplum böyle bir “sabır testi”ne tabi tutulmadı, tutulamaz.

İsrail ve bir avuç Yahudi üzerinden öyle korkunç, öyle tahammül edilemeyecek barbarlıklar deneniyor ki; hangi din veya etnik kemlikte olursa olsun, yeryüzünde buna tahammül edecek başka kimse yoktur. Bu “ölümcül sabrı” gösterebilecek başka kimse yoktur. Buna tahammül edebilecek başka kimse yoktur.

Bu sessizliği yenilgi gibi, acizlik gibi algılayanlar büyük sürpriz yaşayabilir. Dar anlamda ideolojik bir karşı koyuşun çok ötesini söylüyorum. Hiçbir siyasi kimliğe sahip olmayan kitleler bile artık bu vahşete, bu kibre, bu azgınlığa tahammül edemez hale geldi.

 

ACI VE ÜZÜNTÜ, ÖFKE VE NEFRETE DÖNÜŞÜR. SÖZLE MÜCADELE SİLAHLA MÜCADELEYE DÖNÜŞÜR.

Kalben buğz edenlerin, kınamakla yetinenlerin, kelimelerle savaşanların, insan ırkının en saf haline yönelik bu korkunç saldırganlıklara karşı toplu harekete geçebileceği bir çizgiye doğru hızla ilerliyoruz.

Üzüntü ve acının öfke ve nefrete dönüşmesi mümkün. Sözle mücadele edenlerin silahla mücadeleye geçmesi mümkün. Bu azgınlığa imza atanların yer yüzünün her yerinden kovulması mümkün.

Bebekleri öldürenlerin yaşam haklarının ellerinden alınması mümkün. Dünyayı, bütün insanlığı ateşe atmaya çalışanların bir ateş yumağı içinde eriyip gitmesi mümkün.

Coğrafyamıza, ülkelerimize, şehirlerimize, insanlarımızı ölüm taşıyanların evlerinde ölümlerle yüzleşmesi mümkün.

BUGÜNÜN KİBİRLİLERİ YARININ ACİZLERİ OLUR.

İnsanlık tarihi, kavimlerin helak oluşunun, imparatorlukların ani çöküşünün, milletlerin yok oluşunun, küçük toplulukların büyük medeniyetler kurmasının, zulmün sınırlarını zorlayanların yer yüzünden silinişinin örnekleriyle dolu.

Bunlar bir daha olmayacak mı sanıyorsunuz? Ellerindeki silahların hiçbir şeye yaramayacağı günler yaşanmayacak mı sanıyorsunuz?

Bugünün kibirlileri yarının acizleri olmayacak mı sanıyorsunuz? İnsanlık ailesinin on milyonluk bir azgınlar topluluğuna teslim edilecek mi sanıyorsunuz?

İSRAİL BU COĞRAFYADAN ÇIKARILMALI

İsrail’in Gazze’de uyguladığı barbarlık bir devletin kontrolden çıkması değil bir toplumun sapkınlığıdır. “İnsan genetiği bozulmuş bir kitle”nin bütün insanlıktan nefretinin göstergesidir.

Bu nefretin sahiplerinin, kendi varoluşu için dünyanın tamamını imha etmeyi kafasına koymuş olmasının sonucudur. Bir tür şizofrenler topluluğunun, küresel sistemdeki açıkları kullanarak, insan varoluşuna karşı başlattığı bir intihar saldırısıdır.

Devlet görünümündeki bir topluluk, ulaşabildiği her ülkeye, her millete aynı anda saldırıyor. İsrail’in aynı anda Gazze’ye, İran’a, Suriye’ye, Lübnan’a, Yemen’e, Irak’a saldırması, Türkiye’ye karşı terör orduları beslemesi ve Türkiye’yi de içeriden parçalayacak planlar yapması, bu devletin coğrafyadan çıkarılması için hepimize açık bir çağrıdır.

BİR DAHA GÜÇ OLAMAYACAK HALE GETİRİLMELİ

Ülkelerin kendi sıralarını beklemeleri, günü kurtarıp geleceği düşünmemeleri, bir adım sonrasına hazırlık yapmamaları, bu tehlikenin kendiliğinden biteceğine inanmaları, 21. Yüzyılın en büyük aptallığı olacaktır.

Artık zulmün ve saldırganlığın bütün sınırları aşılmıştır. Barbarlığı tanımlayacak kelimeler tükenmiştir. Öyleyse İsrail’i coğrafyadan çıkarmanın, bu toplumu yeryüzüne dağıtmanın, güç olamayacak hale getirmenin, harita hakkını ellerinden almanın zamanı gelmiştir. İsrail toplumu insanlık ailesinden çıkarılmalıdır.

GELECEKTE YAŞANACAK KÖTÜLÜKLERİ ŞİMDİDEN DURDURMAK ŞARTTIR.

Son kırk yılın bütün savaşlarını onlar çıkardı. İki yüz yıldır acı çeken bu coğrafyanın yeni bir savaşa, şıkıma, acıya tahammülü yoktur. Bu kapı kapatılmalıdır ve bunun yolu İsrail’in coğrafya haritasında olmamasıdır.

Bu coğrafyada hiçbir millet, hiçbir ülke, hiçbir birey savaş istemiyor. Ancak savaşı evlerimize taşıyanlara, çocukları diri diri toprağa gömenlere, bırakın özgürlüğü, hiçbir suçu olmayan insanlara ekmek ve suyu bile yasaklayanlara artık tahammül edilemez.

İnsanların evlerini, topraklarını, havasını, suyunu, zeytin ağacını, hayatlarını çalan bu hırsızlar topluluğunu durdurmanın zamanı gelmiştir. Daha büyük acılar yaşanmaması için harekete geçme vakti gelmiştir.

Gelecekte yaşanacak yıkımları şimdiden önleme vakti gelmiştir. İsrail’e karşı gücün her çeşidini kullanma konusunda bu coğrafyada yaşayan herkese ağır sorumluluklar yüklenmiştir.

“ŞİMDİLİK” BİTTİ AMA YENİDEN BAŞLAYACAK

Evet, İsrail-İran çatışması “şimdilik” bitti. Yeniden başlayacak. Evet, İsrail’in Türkiye’ye şimdilik bir saldırısı olmadı. Ama mutlaka olacak. Örtülü saldırılar zaten devam ediyor. Bu ülkenin savaş ve imha dışında yapacağı tek bir şey yok, olmayacak.

İsrail’in İran’a saldırısıyla başlayan çatışmalar bize büyük dersler verdi. Bir gece ansızın bir ülkenin saldırıya uğrayabileceğini, çıkacak savaşın bir anda bütün bölgeye yayılabileceğini, Türkiye ve Pakistan dahil, birçok ülkenin savaşa katılmaktan başka seçeneği kalmayacağını gösterdi.

Hindistan’dan Akdeniz’e, Pakistan’dan Kızıldeniz’e kadar İsrail saldırganlığı yüzünden büyük bir yıkım yaşanabileceğini gösterdi. “Şimdilik” bu kapı kapandı ama yeniden açılacak.

“VATAN HAİNLİĞİ” EN KORKUNÇ SİLAHTIR!

Ne yani; bu şizofrenler topluluğunun hangi ülkeye saldıracağına dair tahmin yürüterek mi hazırlık yapacağız? Böyle yapanlar günü kurtarır ama geleceği yok edecektir.

İsrail-İran çatışması daha vahim bir şeyi bir kez daha gözlerimize soktu; Vatan hainliği. Bu öyle bir silah ki, içeriden vurulan bir ülkenin ayakta kalması neredeyse imkansızdır. Bunu başarması ise, mucizedir.

O GÜN TÜRKİYE’Yİ DEVLET DEĞİL MİLLET KURTARDI…

Biz bunu 15 Temmuz’da yaşadık. Tarihimizin en büyük iç ihaneti ile yüzleştik. Ülkenin bütün mahremi İsrail istihbaratına aktarıldı. Sınırlardan Anadolu’nun merkezine, ABD-İsrail istihbaratı yerleştirilmişti. Ve onlar 15 Temmuz’da son darbeyi vurmak için harekete geçti.

Unutmayın; o gün Türkiye’yi devlet değil millet kurtardı. Çünkü devlet çökmüş, ordu çökmüş, istihbarat çökmüş, bütün kurumlar kilitlenmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan olmasaydı, Türkiye’yi toparlayacak hiç kimse yoktu. İşti bu içeriden saldırının da adresi İsrail’di.

Peki soru şu; Orada bitti mi? Durdular mı? Asla! Bu boşluğu ikame etmek için şimdi ne yapıyorlar? Can alıcı soru bu!

BİZ DURDURMADAN İSRAİL DURMAYACAK…

İran bunu şimdi yaşadı. İçeriden vuruldu, doğrudan saldırıya uğradı. Büyük tehlikeyi gördüğü için ilk kez doğrudan İsrail şehirlerini hedef aldı.

Ama savaş da bitmedi, tehlike de. Eminim bölgemizdeki başka ülkeler de benzer saldırılara, ihanetlere maruz kalacaktır. Mesela Pakistan, mesela Mısır ya da diğerleri.

Biz durdurmadan İsrail durmayacaktır. Kıyamete kadar sabretsek onlar kıyamete kadar saldıracak, evlerimize ölüm taşımaya devam edecektir.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
ÖNE ÇIKANLAR Tümü

Copyright © 2025 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;