- ABD’ye kafa tutan, ilişkileri koparan bir siyasetçi Türkiye’de var olabilir mi? Amerikan yönetimi kimi ülkeler üzerinde siyaseti tasarlamaya girişebilir, kimi ülkelerde de geçmişte olduğu gibi darbeyle rejimi değiştirmeye çalışabilir kuşkusuz. Engelleyemeyecekleri tek şey halkın desteği. Seçmen oy verdiği sürece dış güçlerin girişimi de sınırlı olacaktır.
- ABD’nin Türk siyasetine etkisi sağ ve sol kesimin üzerinde uzlaştığı bir abartı. Tek bir ABD olmadığı gibi, ABD’deki kurumlar arasında da farklı ülkelerle ilgili kimi zaman birbiriyle çelişen hesaplar olabiliyor. ABD derken kimi kastediyoruz: Beyaz Saray mı, CIA mı, Dışişleri mi?
- New York’ta süren davanın algısında ve işleyişinde fazlasıyla Türkiye’nin içişlerine müdahale edilir görüntü verilmesi Türk seçmeninde ters tepecektir. Nitekim Erdoğan’ın bu davayı bir darbeye benzeten açıklamalarının toplumda bir karşılığı var.
- Darbe girişiminden sonra “dış mihrakların” Türkiye’yi yıkma girişimi de seçim malzemesine dönüşmez mi? Buna muhalefetin umudunu yurtdışında sürülen bir davaya bağlamasını ekleyin bir de. Ülkeye sahip çıkma, bağımsızlık ve milli beraberlik vurgusu her zaman oy alacaktır.
- 2019 seçimlerine CHP’nin hâlâ Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde gireceğini, kendisi aday olmasa da stratejinin ve adayın onun tarafından belirleneceğini düşünürsek... Sicil ve geçmiş tecrübe Erdoğan’ın önünde pek bir engel olacağı düşüncesini uyandırmıyor.
- Diplomasi ülkelerin karşılıklı çıkarları üzerinden ilerliyor. ABD’yle bozulan ilişkiler de 2019’dan sonra kolaylıkla düzelecek. ABD de biraz Hürriyet Gazetesi gibi. Her seçim öncesi “Acaba Erdoğan gider mi?” diye heyecana kapılıyor, gitmediğini görünce Erdoğan’la geçinmek zorunda olduğunu fark edip ilişkiye yeniden başlıyor. Seçimden sonra da kriz çözülür.
Habertürk
8 Aralık 2017
Hiç yorum yapılmamış
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.