SİYASET

Emin Pazarcı : Kimdir bu Can Dündar?

Tarih
02 Mart 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Emin Pazarcı

Dünün solcusu, bugün ise Feto ile aynı kulvarda koşan bir adam… Dün “Bağımsız Türkiye” sloganları atanların arasında boy gösterip, bugün Batılı ülkelere yaşadığı ülkeyi jurnalleyen bir kişilik…

Kısacası Can Dündar!
Anayasa Mahkemesi’nin tartışmalı kararının ardından, dışarı çıkar çıkmaz şova başladı. Ancak, sahne farklı da olsa, sergilediği oyun aynı. Kendisi anlatıyor, “casusluk” suçundan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanıp cezaevine girdiğinde, koğuşun kapısını açan gardiyana “Faşizmin eline düşmeyeceksin arkadaş” demiş.
30 yıl önce de aynısını söylüyordu…
Aşırı sol, bu ülkede neredeyse 40 yıldır bir “faşizm” söylemi tutturmuş gidiyor. Karşısına kim çıkarsa “faşist” damgasını vuruyor. Devlet, asker, polis, karşı görüşteki insanlar, onlara göre kendilerinin dışında herkes faşist! Solcular, eskiden birbirlerini yer, fraksiyon kavgaları yapar, arkadaşlarını öldürürlerdi. Sonra cenaze töreninde bir araya gelip, birlikte “kahrolsun faşistler” sloganı atarlardı.
Yani, dünden bu güne değişen hiçbir şey yok. Farklı saflara geçseler de kullandıkları söylemler aynı. “Faşizm” söylemi, bütün şovlarda en geçerli malzeme!
* * *
Üzerine bir de sos olarak “hukuk” eklendi şimdi. Ancak, bu “hukuk” farklı bir hukuk, nalıncı keseri gibi!
Mesela, mahkeme karar alıp, yayın yasağı koyduğunda Cumhuriyet Gazetesi’nde “Biz bu yasağı tanımıyoruz” başlığı atılabilir. Hatta suç olan bu eylem, “kahramanlık” olarak bile değerlendirilebilir.
Yetmez, üstüne bir de alkışlanır. Çünkü yasalara direnmek onlar için bir haktır! Öyle bakarlar, öyle görürler, öyle inanırlar.
Onlar yaparlar, onlar ederler, onlar diledikleri gibi konuşup, söylerler. Buna karşılık, bu ülkede halktan yüzde 52 destek almış bir Cumhurbaşkanı bile en doğal eleştiri hakkını kullanamaz. “Ben bu karara saygı göstermiyorum” diyemez. Derse, ortalığı ayağa kaldırırlar. Bağırıp çağırırlar:
-Hukuk ayaklar altında.
Asıl dayatmacı ve faşizan tavır budur aslında!
* * *
Hiç saygı duymadım bunlara. Bu yüzden de hayatım hep mücadeleyle geçti. Hiçbir zaman ilkeli olmadılar çünkü!
Mesela, “solcuyum” diye ortalıkta gezerler. Sürekli olarak “ezilenlerden” bahsederler. Ancak, “ezenler” diye tepki gösterdikleri insanlar gibi yaşamak için birbirleriyle yarışırlar. Can Dündar misali 5 milyonluk villa sahibi olurlar.
Ya da “hesap soracağız” sloganları atarlar. Karalar vardır ellerinde, sağa sola sürerler. Fakat kendileri hiçbir şekilde hesap vermezler. Tıpkı bugün Can Dündar’ın kendisiyle ilgili olarak ortaya atılan akçalı konularda sessiz kaldığı gibi.
Devlet, onlar için verdikçe iyidir. Can Dündar için de bu geçerlidir. Atatürk ile ilgili olarak hazırladığı “Mustafa” Belgeseli’nde öyle olmadı mı? Devletten destek aldığı o günlerde sessiz kalıp, susmadı mı?
Üstelik o belgesel için nereden ne aldı, kaça mal oldu, ne kazanıp neyi cebine attı. Halen belli değil.
* * *
“İlkeli değiller” demiştim. Bunu hazırladıkları belgesellerde de görebilirsiniz. Belgesel, belgeye dayanır; ama işin o tarafına bakmaz, çeker, sündürür ve çarpıtırlar...
Örnek mi istiyorsunuz? Can Dündar’ın “Mustafa” belgeseline bakın. Kendince çıkarımlar ve yönlendirmelerle dolu. Hiç unutmuyorum, o sözde belgeseli dönemin Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Sadık Kemal Tural’la birlikte izlemiştik. “Bu belgeye dayanmayan bir belgesel!” demişti.
Tural Hoca’nın daha sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen’e “Bu filmin bazı bölümleri iyi niyet kokmuyor” dediğini biliyorum.
Beni de özellikle filmin bazı yerlerine yerleştirilen ve Atatürk adı kullanılarak Türkiye’deki ayrılıkçı-bölücü unsurlara verilen destekler hayli rahatsız etmişti.
O filmin bugün bile tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Amaç neydi? O belgesel kime hizmet etti? Arkasında kimler vardı? Devlet içinde destek verenler kimlerdi?
* * *
Ben söylemiyorum, bugün Parlamento’da olan Cumhuriyet Gazetesi’nin eski Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, iddia ediyor. Can Dündar ismini Fetullah Gülen’in adıyla birlikte anıyor.
Zaten bugün bazı şeyler ayan beyan görünmüyor mu?
En çok da Can Dündar’ın “gazetecilik” ve “basın özgürlüğü” gibi kavramlarla karşımıza çıkması ağırıma gidiyor!

Akşam
2 Mart 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;