GÜNCEL

Yusuf Alabarda : Elinde bileti pizzacı gençler ve ‘Küreselleşme 3.0’

Tarih
15 Ekim 2021
İzlenme
Kişi
Yazar
Yusuf Alabarda

Son zamanlarda havalimanlarından bir uçak bileti fotoğrafı ve altında bir mesaj yayınlamak, yükselen bir trende dönüştü. Genelde verilen mesajlar ‘ülke bir mühendisini daha kaybetti, beni falanca ülke pizzacı olarak tepe tepe kullansın’ şeklinde.

Beyin göçü genelde içe kapanmış ya da altyapısını ve sanayisini istenilen noktalara taşıyamamış onlarca ülkenin karşı karşıya kaldığı önemli bir sorun. Türkiye, beyin göçü sorununu çok uzun yıllardan bu yana yaşasa da, son zamanlarda ortaya konulan algılara rağmen hakikat sanırım biraz daha farklı.

Dünya ile entegre olmuş bir ülke olarak her yıl milyonlarca vatandaşımız yurt dışına seyahat ediyor. Seyahat gerekçeleri ise turizm, ticaret, öğrenim, hac, alışveriş ve çalışma maksatlı. Bu gerekçelerin içinde çalışma ve öğrenim maksatlı olan gidişler sıklıkla kamuoyu gündemine taşınıyor.

1990’lardan geriye doğru gittiğinizde, pasaport ile ilgili işlemlerin yapıldığı resmî mekânlar ağırlıklı olarak hac farizasını yerine getirmek isteyen vatandaşlarca ve yılın sadece belli aylarında dolup taşarken, bugün bu merkezler hıncahınç dolu ve oldukça pratik ve kaliteli hizmet sunmaktalar.

Yurt dışına çıkış rakamları

Beyin göçü arttı! Türkler iltica başvurusunda ikinci sırada!2000’li yılların hemen başında toplumun sadece %4 civarı yurt dışına yukarıda verdiğim sebepler dolayısı ile çıkarlarken, 2018 yılında bu rakam toplam nüfusun yaklaşık %11’ine tekabül eden bir noktaya taşındı. TUİK rakamlarına göre 2018 yılı içinde 8 milyon 383 bin Türk vatandaşı yurt dışına çeşitli gerekçeler ile çıktı ve yaklaşık 5 miyar dolar turizm harcaması yaptı.

Küresel salgın tüm dünyada bu rakamları düşürse de önümüzdeki yıllarda bu oran rahatlıkla %15’lere ulaşacaktır.

Gelelim çalışma maksadı ile yurt dışına giden vatandaşlarımızın hikâyesine.

Malum, çalışma ve iş bulma maksadı ile yurt dışına gidişin hikâyesi ülkemizde yeni bir olgu değil. İkinci Dünya Savaşının ekonomik yıkımını ortadan kaldırmak için, ikili anlaşmalar yolu ile Türkiye’den Avrupa’ya 1950 ve 1960’lı yıllarda niteliksiz, yarı nitelikli ve nitelikli iş gücü transferi yapılmış ve uzun yıllar bu süreç devam etmiştir.

Bugün Avrupa’daki vatandaşlarımızın mevcudiyeti bu zamanlara dayanır. 2000’li yılların başına gelinceye değin, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’de yaptıkları yatırımlar ya da ülkeye gönderdikleri döviz, Türkiye’nin kalkınma planlarının da bir parçası olmuştur. Bugün bu husus gündemde dahi olmasa da, 70 sente muhtaç Türkiye gerçeğinde bu rakamlar çok önemli bir yere tekabül etmekteydi.

Peki bu rakamların beyin göçü ile alakası nerede?

Dünya Avrupa’ya işçi gönderdiğimiz 1960’ların dünyasından oldukça farklı bir hüviyete büründü. O tarihlerde çalışma maksadı ile yurt dışına çıkış yapanların paradigması ile, Küreselleşme 3.0 versiyonuna taşınmış dünyada yurt dışına çalışma, ticaret ve öğrenim gibi gerekçeler ile çıkışların paradigması oldukça değişti. Küreselleşme 3.0 denilen dünyada, sermaye ve iş gücü yerkürenin herhangi bir noktasına çok kolayca taşınır hâle geldi. Bugün ABD’nin Hint-Pasifik eksenli mücadele stratejisinin izlerini dahi bu hakikat üzerinden anlamak lazım gelir.

Türkiye’den Avrupa’ya ve tüm dünyaya insan gücü göçünü, işte bu küresel dünya ile entegre olmuş Türkiye gerçeğinden okumalıdır. Nasıl Avrupa’da ve tüm dünyada faklı ülkelerden yetişmiş insan gücü, küreselleşmenin bir tezahürü olarak istihdam ediliyorsa, Türkiye’de de dünyanın birçok ülkesinden gelme yetişmiş insan gücü istihdam edilmektedir.

İş gücü göçünde işsizlik rakamlarının tesiri

Türkiye’de yüzde 12’lerin üzerinde seyreden işsizlik oranları İspanya’da %15, İtalya’da %9, Fransa’da %8, Almanya’da %4 civarlarındadır. İşsizlik oranlarındaki bu rakamlarla ve küresel dünya ile doğru orantılı olarak, ülkelerden nitelikli insan göçü artık çok daha sıradanlaşmış bir hâl almıştır. Bunun dışında, küresel dünya ile entegre olmuş firmaların çalışanı olarak, tüm dünyada çalışabilen bir iş gücü oluşmuştur. Bu iş gücüne, dünya vatandaşı statüsünde bir iş gücü dersek hata yapmış olmayız.

Türkiye’de iş gücü ve istihdam

Türkiye’de iş gücü ve istihdama dair TUİK verilerine dayanarak bir okuma yapmak gerekirse,

Deniz on Twitter: "Bugün Türkiye 3 dil bilen bir moleküler biyolog kaybetti, kazananlarda ise yine her zaman olduğu gibi avrupa var 🇪🇺… "1990 yılında iş gücü sayısı 20 milyon 150 bin,

2000 yılında iş gücü sayısı 23 milyon,

2010 yılında iş gücü sayısı 25 milyon 640,

2019 yılında ise iş gücü sayısı 33 milyon civarındadır.

TUİK’in bu verilerine göre, Türkiye 2002 yılında 23 milyon 818 bin kişilik iş gücünden 21 milyon 354 bin kişiye istihdam sağlarken2019 yılında nüfus artışı ile beraber iş bekleyen nüfus 33 milyon 180 bin kişiyeistihdam edilen kişi sayısı ise 28 milyon 530 bin kişiye ulaşmıştır. Kabaca 2002 ile 2019 yılları arasında 7 milyon civarında yeni iş gücü ve istihdam oluşturulmuştur.

Geldiğimiz noktada istihdamın yeterli iş gücünü karşılamayışını elbette tartışmalıyız ama bunu havalimanından bilet gösterip ‘falanca ülke beni tepe tepe kullansın’ mesajları üzerinden izaha kalkmak konformist kafanın işidir.

Yetersizliğine rağmen oluşturduğunuz 7 milyon yeni iş kapısını, elbette muhtarlıklara kâtiplik kadrosu vererek işsizliği çözeceğini iddia eden zihniyete anlatmanız mümkün değil.

Artık gençlerimizin bu küresel dünyada rakipleri sadece yan sırada oturan sıra arkadaşları değildir. Keza, çalışanlarımızın rakipleri aynı şirkette çalışan mesai arkadaşlarından ibaret değildir.

yazının devamı 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;