Son beş yılda selam verdikten sonra konunun dolara gelme hızı, kurun yükselişini aratmıyor.
Hepimiz, Tahtakale dövizcileri gibi, ellerimizdeki telefonlarla saniyesi saniyesine dolar kurunu birbirimize aktarıyoruz.
Vatandaşın bu halini "Doların mı var ki" diye aklınca tiye alanlar yanılıyorlar.
Çünkü ülkenin derdinin hepimizi germesinden daha doğal, insani, medeni bir durum olamaz.
Bizler, üretim ilişkilerine katkımız farklı seviyelerde olsa da, bu ekonominin birer ortağıyız. Ondan eksilen bizden eksilir. Dolaylı etkilerini hissedeceğimiz bir dert varsa da konuşuruz.
Kaldı ki bu ilgi, doların sürekli gündemde kalıp bir yatırım aracıymış gibi algılanmasına yol açsa da bu müzmin sorunun net şekilde algılanmasına da yarıyor. Ki bu da yarısınırakamların yarısını da toplumsal psikolojinin belirlediği ekonomik krizlerle mücadelede en etkili silah.
***
Çıkın sokağa sorun.
Siyasi görüşleri farklı olsa da vatandaşlar, son günlerdeki döviz hareketliliğinin "asıl nedenine" dair büyük oranda hemfikir.
Aklı başında herkes doların yükselişinde, casus Brunson'ın bırakılmaması ya da ekonomi politikalarındaki tercihler dışında dış faktörlerin daha belirleyici olduğunu kabul ediyor.
Dolarla düşüp kalktığımız bu gündemde, "ayakta kalmaya çalışanların"
hikâyesi üç aşağıbeş yukarı böyle...
Son derece ciddiyiz yani.
***
YORUMLAR
711 kez izlendi
776 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.