7 Şubat 2015
Ülke tarihimiz boyunca çok tartışılan İstiklal Mahkemeleri neydi, kısaca hatırlayalım istedim. Çünkü gelecek günlerde, yıllardır çuvallarda bekleyen bu döneme ait yargı kayıtlarının incelendiğini ve ciltler haline getirildiğini duyacaksınız. Artık 914 bin 695 sayfa belge ve 158 eski defterden oluşan İstiklal Mahkemeleri arşivlerinin çevirisi tamamlandı. Zabıt tutanakları ve kayıtları, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in talimatıyla yeniden düzenlendi. Önümüzdeki günlerle kamuoyu ile paylaşılacak bu belgeler sayesinde, 95 yıl boyunca tarihimizde soru işaretleri ile kalmış bir dönem tekrar gün yüzüne çıkacak. 10 cilt haline getirilen kayıtlar, aynı zamanda internet ortamından da paylaşılıp, mahkemelerde kullanılan yüzükler, mühürler, fotoğraflar ve orijinal belgeler de sergilenecek.
Peki nasıl ortaya çıktı bu mahkemeler? Dr. Tevfik Rüştü Bey, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na ek olarak düşündüğü ve Refik Şevki Bey’in isim babası olduğu İstiklal Mahkemeleri, 18 Eylül 1920 yılında dünyaya geldi. 8 bölgede kurulan ilk dönem İstiklal Mahkemeleri 4 ay sürdü. İstiklal Mahkemelerinin ikinci dönemi ise 30 Temmuz 1921 yılında tekrar başlayıp, 1923 Ekim ayında faaliyetlerine son verdi. 4 yıl sürecek üçüncü dönem İstiklal Mahkemeleri, 1923 yılının Temmuz ayında devreye girip, 1927 yılına dek sürdü.
Kapılarının üstünde ‘İstiklal Mahkemesi Mücadelesinde Yalnız Allahtan Korkar” yazan mahkemelerde, değnek cezasından idama kadar çeşitli cezalar verildi. 50 binden fazla insan yargılandı, binlerce insan idam edildi( İdam edilenlerin sayısını tarihçiler maalesef hala tam olarak belirleyememiştir), 50 bine yakın insan ise ya sürgün edildi ya da hapis cezası aldı. Kurunun yanında yaşın da yandığı bu mahkemeler hakkında günümüze kadar orijinal kayıtlarının tamamına ulaşılmadığı için net sonuçlar alınamadı.
İstiklâl Mahkemeleri özel yetkili mahkemelerdi. Bu nedenle yargılananların itiraz ya da diğer adıyla temyiz hakkı yoktu. Mahkemelerde yargılananların çoğu aynı gün içerisinde tutuklanır, yargılanır ve hatta idam edilirdi. Bu mahkemelerde cellatlık yapmış Keskinli Cellât Kara Ali, Tanin gazetesi röportajında: "Ben Ankara'da 6128 kişinin sehpada ipini çekmişim" dediği bilinmektedir. Ama bu rakam ne kadar gerçeği yansıtıyor hala soru işaretidir…
İstiklal Mahkemeleri’nde halkın hiç beklemediği insanlar da yargılandı. Örneğin Atatürk’ün en yakın dostu Kazım Karabekir Paşa. Ankara’da İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanmak üzere tutuklanan Kazım Karabekir Paşa’nın haberini alan İsmet İnönü, karara karşı çıkarak, kendisinin tekrar salıverilmesi talimatını verdi. Ancak verdiği talimat, İstiklal Mahkemesi’nden, yargıya müdahale ettiği için “İsmet Paşa’yı tutuklayın” olarak kendisine geri döndü. Araya Atatürk’ün girmesi ile İsmet Paşa talimatını geri aldı ve Kazım Paşa tekrar tutuklandı. Ancak beraat etti. Hatta ilerleyen yıllarda Meclis’te vekil olarak görevine devam ederek, TBMM başkanlığı yaptı. Kazım Karabekir Paşa’yı korudu diye İsmet Paşa’nın tutuklanması için emir veren Kel Ali’dir. Tam adı İstiklal Mahkemelerinin Ankara ayağının Başkanı Ali Çetinkaya ya da isimleri tarihe İstiklal Mahkemelerinin 3 Aliler’i olarak geçen ve kararlarında bolca idam hükmü olan Ali’lerden biri… Kendisi aynı zamanda Şapka Devrimi’ne karşı çıktığı için, müdaafasına bile gerek görmeden İskilipli Atıf Hoca’ya da idam kararı vermiştir. Duruşma sırasında Mahkeme Başkanı Kel Ali “Başındaki sarık da bez, şapka da bez. Ne fark eder ki?” sorusuna İskilipli Atıf Hoca’nın “İngiliz bayrağı da bez Türk bayrağı da” diye cevap verdiği söylenir…
Bu mahkemelerden birinde bir kadın da idam edildi. Şalcı Bacı olarak etrafında bilinen bu kadıncağız, şapka kanununa muhalefetten darağacına gönderilirken hala durumu anlamlandıramayıp “Kadın şapka giye ki asıla?” dediği bilinir. Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşa tarafından idam hükmü verilen Şalcı Bacı tarihe, İstiklal Mahkemelerinde idam edilen ilk ve tek kadın olarak geçer.
Rize'deki gezici İstiklal Mahkemesi ise başka bir hikaye ile anılır. Halkın şapka giymeyi reddetmesi sonucu Hamidiye zırhlısı iki gün boyunca Rize’yi bombalar. Daha sonra bölgeye gelen gezici İstiklâl Mahkemesi ‘nden bir günde idam kararları çıkar ve birçok kişi farklı hapis cezalarına çarptırılır. Çoğu ailenin olay sonrası soyadını değiştirdiği o günlerden "Atma Hamidiye atma, vergi de vereceğuz, serpuş da giyeceğuz." sözü günümüze kadar ulaşmıştır…
Bu ülke “Sallandıracaksın dar ağacığında, görecekler günlerini “ ya da “Asmayalım da Besleyelim mi” sözleri ile bugüne kadar geldi. Türkiye, özel kurulan mahkemelerinde masum başbakanını, daha reşit bile olmayan çocuklarını astı. Bu özel mahkemeler insanların fikirlerini yargıladı, yetmedi idama mahkum etti. Vatan hainleri için kurulup sonradan bazı kişiler tarafından kişisel öldürme zevklerine dönüştürülen İstiklal Mahkemeleri, bu adaletsiz özel yetkili mahkemelerin babasıdır. Günümüzde idam cezası tedavülden kalktı. Ama suçsuz yere asılan çoğu insanın hakkı önümüzdeki günlerde tekrar masaya yatırılacak.
İstiklal Mahkemeleri ile yüzleşmeye hazır mısınız?
twitter.com/ElvanKavi
seslimakale.com
YORUMLAR
701 kez izlendi
770 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.