GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : Dur Fazıl dur, bir çuval inciri b.. etme!

Tarih
02 Eylül 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

AK Parti ilk iktidara geldiği günden bu yana.

Hep aynı mavalı dinler, dururuz:

“Tek adam diktatöryasına doğru gidiyoruz!”

Biraz da Tayyip Erdoğan’ın boyun eğmeyen tavrını çarpıtanlar..

Her “Höt” dediklerinde, selam duran başbakanların tersine, askeri vesayete karşı dik duran bir başbakan profilinden rahatsız oldukları için..

“Tek adam devleti olduk” dediler..

Eşi Emine Erdoğan’ın, GATA’daki bir hastayı ziyaret etmek istemesini, başörtülü olarak askeri hastaneye girilemeyeceği gerekçesi ile engelleyenler, “Olmaz ki ama.. Hem başbakan, hem cumhurbaşkanı aynı partiden olmaz ki.. Bari cumhurbaşkanını, uzlaşma ile seçin.. Yoksa diktatör ülkesi oluruz”dediler..

Oysa diktatörlük ile suçladıkları Tayyip Erdoğan, o tarihte, Cumartesi Anneleri ile buluşuyor, onların sorunlarını dinliyordu..

Gezi olayları sırasında..

“Ne bu ya.. Tek adam ülkesi olduk..  Dinlemiyoruz. İsyan ediyoruz” dediler..

Gezi isyanını çıkaranları, yurtdışı gezisinden gelen Tayyip Erdoğan, akşam saat 23.00’te kabul etti..

Sabaha doğru 03.00’e kadar onları dinledi..

“Tek adam ülkesi.. Diktatörlük” dedikleri ülkede..

Her fırsatta..

Bir sorun anlatmak isteyene, kulak verildi..

Dertlerini anlatmalarına imkan tanındı..

Ama onlar pes etmediler..

Tayyip Erdoğan her seçim kazandığında..

Onlar da seçime girdikleri halde..Seçimi kaybettikleri halde..

Sanki Erdoğan darbe ile işbaşına gelmiş.. Ve seçim yapmadan, yıllardır ülkeyi yönetiyormuş gibi..

“Diktatörlük” aşağı.. “Diktatörlük” yukarı..

Damgayı vurdular..

Hele 2017 anayasa değişikliği öncesinde..

“Bu anayasa değişikliğine evet oyu çıkarsa, artık Türkiye yaşanılmaz ülke olur. Diktatörlük anayasal kesinlik kazanır. Tüm yetkilerin tek elde toplandığı bir askeri yönetimden farksız bir ülke haline geliriz. Tek ses, tek görüş ile Türkiye yaşanılmaz olur” dediler..

O anayasa değişikliği kabul edildi..

O değişiklik gereği 24 Haziran 2018 seçimleri yapıldı..

İstemedikleri Tayyip Erdoğan, yine kazandı, Başkan oldu..

Yani..

Yanisi şu..

Türkiye Cumhuriyeti, artık diktatörlük oldu..

Onlara göre, Anayasa Mahkemesi üyelerini de.. Yargıtay’ı da.. Danıştay’ı da..

TBMM’yi de..

Sayısız başkan yardımcılarını ve bakanları da..

Hepsini diktatör iki dudağının arasından çıkacak keyfi açıklamalarla belirleyecekti..

Eşini yardımcı, kızlarını bakan, oğullarını üst düzey yönetici yapacaktı..

25 Haziran’dan itibaren baktık ki..

Bunların hepsi yalan..

Hepsi palavra..

Anayasa Mahkemesi orda..

Eski üyeleri ile görevine devam ediyor. Yargıtay hakeza.. Danıştay’dan şikayetçi olması gereken birisi var ise, muhafazakar kimliği ile Tayyip Erdoğan.. Çünkü çıkan kararlar, eski Türkiye’yi hatırlatan kararlar..

Geçtik..

İki tane saygısız, Tayyip Erdoğan’a küfredince..

Üç tane müfteri, Tayyip Erdoğan’a alçakça iftiralarda bulununca..

Açılan davaları gerekçe gösterip, “Bakın bakın. Biz demedik mi.. Diktatörlüğe gidiyoruz işte!” dediler..

“Muhalefet susturuluyor.. Tek kişinin konuştuğu, tek kişinin karar aldığı ülke oluyoruz” dediler..

“Bilim adamlarının susturulduğu, sanatçıların ülkeden kovulduğu askeri yönetime döndük” dediler..

“Hatta askeri yönetim dönemlerinde bile yaşamadıklarımızı yaşıyoruz” dediler..

Tüm bu karalamalara rağmen..

Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar hep tekrarladığı.. Ülkenin insanlarına “oy verdin-vermedin” kriteri ile değil.. 

“Ülke için bir şeyler yapıyor musun” kıstasına bağlı yaklaşımını..

Muhaliflerin bir dönem sembol ismi olan Fazıl Say’ın annesinin ölümünde gösterdi..

Fazıl Say, düne kadar Tayyip Erdoğan’a çaktırmadan hakaretler etmiş.. Laflar saydırmış.. Erdoğan’a karşıtlığını göstermek için, İslam dinine de saygısızlık içerecek şekilde bazı sarhoşların şiirlerini tekrarlamış..

“Diktatör” dedikleri Erdoğan, bunların hepsini bir kenara koydu..

Fazıl Say ki, daha 2.5 ay önce.. Bir açıklamasında, “Üniversitelerde tekrar konserler vereyim istiyorum, yıllardır davet edilmiyorum, gençlerle buluşamıyorum, bu kapıların da ardına kadar açılması için gayret edeceğim. Şansımı tekrar ve tekrar deneyeceğim” dedi..

Fazıl Say ki.. 

“Dünyanın en önde gelen kurumlarıyla yılda 100 kere çalışıyorum, ülkemde bu olamıyor, acı bu...

Bu durum kime ne kazandırdı ki?

En üstten en alt kademelere yayılmış ‘Fazıl Say defolsun gitsin’ algısına karşı mücadele vereceğim. Çünkü ‘Fazıl Say defolsun’ zihniyetinin kimseye bir faydası yoktur, 81 milyon insanın bir tanesine bile faydası yoktur” yaklaşımını göstermiştir..

Devleti yönetenlere düşen görev..

Fazıl Say’ın attığı bir adıma, iki adım yaklaşarak cevap vermektir..

Tayyip Erdoğan da..

Tüm muhalif söylemlere rağmen..

O adımı atmıştır..

Benim idari bir görevim yok.

Açık söylemek gerekirse..

Bir başkasının şiirini okuyarak da olsa, İslam’a yönelik saygısız ifadeleri sarfettiği için Fazıl Say hakkında olumlu şeyler söylemek istemezdim..

Ama.. O ki..

Düne kadar, kamuoyunda kendisinin de hatası ile büründürüldüğü “ateist kimlik”ten sıyrılıp..

Annesinin cenaze namazını kılmıştır..

Cami avlusunda bekleme yerine, namaz kılanlarla saf tutmuştur..

Bize düşen artık.. O hatanın düzeltildiği yorumunu yapmaktır..

Şimdi bu tabloda..

Erdoğan karşıtları, tepiniyor olsa gerek..

Fazıl Say’a..

“Dur be Fazıl.. Dur.. Sen bir adım attın.. O sana iki adım yaklaştı.. Diktatör görüntüsünü yerle bir etti.. Hazır ABD’si ile.. AB’si ile.. FETÖ’sü ile.. Toplu hücuma geçmiştik.. Niye bu birlikteliğimizi bozdun ki? Niye bir çuval inciri b.. ettin ki!” diyorlar olsa gerek..

yazının kaynağı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;