SİYASET

Serdar Turgut : İyi ki Yeni Şafak yazarını sonradan okudum

Tarih
13 Temmuz 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Serdar Turgut

Dün yeni bir sosyal anlaşmaya ihtiyacımız olduğunu, bunun “modern, seküler, demokratik, Müslüman” özelliklere sahip bir Türkiye bazında olması gerektiğini ve bu amaç uğruna ortak paylaşılan hayat biçimimizi yani kültürümüzü oluşturmak için farklılıklarımızda anlaşarak makulde buluşmamız gerektiğini anlatan bir yazı yazdım.

Pazar günü bu yazıyı yazdıktan, pazartesi yayın için yolladıktan sonra diğer gazetelerde ne var diye bir baktım.

İyi ki yazımı yazıp geçtikten sonra okumuşum gazeteleri. Çünkü Yeni Şafak Gazetesi’nden Yusuf Kaplan’ın yazısını okuduktan sonra yazımı yazmaya girişseydim, herhalde o kadar gönül rahatlığıyla yazamazdım. Yusuf Kaplan, “Batıcı laik azınlık, bu ülkenin önünde takoz, defolup gitmeli” tavrını savunduğu yazısında laiklere karşı bir öfke içinde ve onların bu ülkede olmamaları gerektiğini düşünüyor.

Kabul edersiniz ki, laikler ile Müslümanlar arasında güçlü bir Türkiye için yeni bir sosyal kontrat olmasını savunan benim gibi bir yazarın, Yusuf Kaplan’ın öfkeli yazısını okuduktan sonra moralinin pek düzgün olması zorlaşıyor.

Teorik, felsefi düzeyde bu konuyu tabii ki tartışabiliriz, ama ben burada köşe yazısına daha uygun bir formatta tutacağım işi. Yusuf arkadaşla herhalde bir konuda anlaşabiliriz: Bu ülke hepimizin, hem laiklerin hem de inançlıların ortak ülkesi ve kimse de buradan gitmeyecek. Bizler aramızda “ortak hayat tarzımızı” yaratamazsak, yani yeni bir sosyal kontrata imza atamazsak o zaman bu ülkenin geleceği kararacak. Özetle herkes “ötekiler”in nasıl gönül rahatlığıyla kalabileceğini ve nasıl ortak yaşayabileceğini düşünmek zorunda.

Yusuf Kaplan bir konuda haklı olabilir. Yakın geçmişte AK Parti iktidarı öncesinde laikler bazen takoz olarak davrandılar bu ülkede. Laiklerin, inançlı insanlara yönelik baskıcı tavırları gerçekten vardı.

BENİM SİCİLİM TEMİZ

Ben bugün ne kadar yeni bir seküler sosyal anlaşmayı, laiklerin haklarını savunuyorsam, o dönemde de inançlı insanların haklarını savundum, haksızlığa uğrayanların yanında durdum. İlk yıllarında daha iktidara gelmeden başlayarak AK Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı destekledim.

Bütün bunlar arşivlerde ve kendi kişisel tarih sicilimin temiz belgesi olarak varlar. Bu yüzden bugün dediklerimi gönül rahatlığıyla ve gerçekten inanarak, ayağımı yere sağlam basarak söyleyebiliyorum.

YENİ SEKÜLER İNSAN

Bizim artık yeni bir seküler insan tipine ihtiyacımız var. O seküler insan, inancın çok daha önemli olduğu, aynı zamanda modern, seküler, demokratik ve Müslüman bir Türkiye için kendisinden farklı hayat tarzı olan insanlarla makulde anlaşıp ortak çalışacak.

Geçmişin hatalarında, onların rövanşında tıkanıp kalınmazsa bugün böyle bir ihtiyaç bulunduğu konusunda hepimiz anlaşabiliriz sanıyorum. Bildiğim kadarıyla Yusuf Kaplan çok okuyan bir kişi, bu kısırdöngüden çıkabilmesi için onun bilgi birikimine güveniyorum. Bu arada konuşmak da isterse buna daima açığım.

Bunları şimdi yazıyorum, ama yazımı gönderdikten hemen sonra okuduğum yazısı moralimi gerçekten bozmuştu. “Boşuna mı yazıyorum; bir anlaşma, bir uzlaşma umudu gerçekten yok mu?” diye düşünmüştüm.

MAKULÜ ARAYAN İNANÇLI

Ama neyse ki sonra Star Gazetesi’nden Ahmet Taşgetiren’in yazısını okudum da moralim biraz yerine geldi. “Bize Düşman Lazım” başlıklı yazısında tecrübeli yazar, benim savunduklarımı farklı bir üslupla, farklı yaklaşımlarla anlatıyordu.

Yazısının sonuna doğru, “Yarın bir gün Tayyip Bey çıkar ‘İçeride de toplumsal iletişimi geliştirmemiz lazım. Bu memleket hepimizin. Birbirimizi dinlemeye, anlamaya ihtiyacımız var’ derse ne olacak?” diye soruyor.

Benim umudum da aynen bunda ve yazımı zaten bu umudun gerçekleşmesi yolunda teorik bir katkı olarak yazmıştım.

Biz laiklerin içinde eskisi gibi düşünenler var ama benim gibi düşünenler de var. Aynen inançlı insanlar arasında nasıl Yusuf Kaplan gibi düşünenler varsa, Ahmet Taşgetiren gibi düşünenler de bulunuyor.

Şimdi tek sorun, benim ve Ahmet Taşgetiren gibi olanların sayısını artıracak süreçleri başlatıp makulde anlaşmaya ulaşmaktan ibaret.

 

30 YILLIK İKTİDAR

Çok güzel yaşlandığını ve alınan yaşın ona çok yakıştığını gördüğüm, çok sevdiğim ve saydığım Mete Tunçay, “AKP iktidarı toplam 30 yıl sürer, yani 16 yılları daha var” demiş.

Ben de katılıyorum buna. Bu yüzden Türkiye’nin büyük ihtiyacı olduğu yeni sosyal kontratı ve kültürü onlar yaratacak. Bu süreçte olması gereken CHP maalesef ortada yok gibi. Yakında bir iktidar şansları da bulunmadığına göre, “Yeni kültürün oluşmasına nasıl katkıda bulunuruz?” diye düşünmeli ve içlerinde buna engel olmaya çalışabilecek ulusalcı damardan bir an önce kurtulmalılar.

Asıl yeni Türkiye’yi, yeni kültürümüzü kurmak için hem iktidarda hem de muhalefette ciddi bir ideolojik tartışma ve dönüşüm gerekecek.

 

MHP’NİN DURUMU

Bu tartışmaya MHP’nin yapabileceği katkılar da çok önemli ve hayatiydi, ancak parti bu önemli konularda düşünebilecek durumdan çıkarıldı, siyaseti mahkeme koridorlarında yapmaya başladı. Türkiye’de yeni bir sosyal anlaşma milliyetçilerin katkısı olmadan yazılamayacağına göre, MHP’nin bugünkü durumundan bir an önce çıkıp katkısını yapmaya başlamasını diliyorum.

 

OSMANLI’YA SAHİP ÇIKILACAKSA...

İnançlı kesim, Osmanlı geçmişimize sahip çıkıyor. İyi de yapıyorlar. Bu sahip çıkma, sadece devletin üst yönetiminin yaptığı bir şey değil. Gündelik yaşamda, sıradan insanların bilincinde de bu sahip çıkma, bir devamlılık sağlama arzusu var. Her yerde Osmanlı devlet tuğraları satılıyor, bunlar kapış kapış alınıyor. İnsanlar evlerine, arabalarına bunları asıyorlar. Bence de gönülden sahip çıkalım o geçmişe, ama her yönüyle sahip çıkalım. Osmanlı’nın, “farkılıkları birlikte yaşatmak, bir hoşgörü ortamı yaratmak” gibi büyük bir becerisi de vardı. Bugün işin bu yönüne de sahip çıkmalıyız ve bugün çok ihtiyacımız olan yeni kültürü de bu tarih geçmişimizle bence çok daha rahat kurabiliriz.

Habertürk
13 Temmuz 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • naguyan

    13 Temmuz 2016 12:31
    0 0
    Sondan baslıyalım OSmanlı farklı kulturleri elbette bir arada yasatmıs ve yaşamış ( sonu da bundan oldu sayılır ) Ancak bunu yaparken farklııkların ortak değerlerini olusturmus Devete karsı geleni bas kaldıran takozları defetmiş (öbur dunyaya.)Sizin dediğiniz sekuler modern müslüman (Sanki Turkiye yeni müslüman oldu Bunu kullanmak bile gecmişteki baskıları anatmaya yeticek bir kelime..ne yazık) ve modern bir ulkenin onunde en buyuk engel bu laik kemalist kesimdir. Turkiye nin gerilemesinde sömurulmesinde bu kesim emperyalistlerin bekçiliğini yapmıstır bilerek yada bilmeyerek.Bu alıskanların değişmesini bekliyecek kadar vakti varmı Turkiyenin (Yeni Turkiyenin)
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;