Sesli Makale

Birleşik Arap Emirlikleri’nin ev sahipliği yaptığı 2019 Asya Kupası yarı finalinde BAE’yi yenen Katar, kupada ilk kez finale yükselerek Japonya’nın rakibi oldu.

Katar milli takımı, BAE’nin başkenti Abu Dhabi’de oynanan maçı 4-0 kazanarak BAE milli takımını adeta sahadan sildi.

Körfez bölgesinde yaşanan krizden ve yansımalarından haberi olmayan, Katar-BAE maçını uluslararası bir turnuvada oynanmış sıradan bir futbol müsabakası zannedebilir.

Oysa Katar’ın salı günü kazandığı bir futbol zaferinden öte bir şeydi.

Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın Haziran 2017’de Doha’yla tüm ilişkilerini kesmelerinden bu yana söz konusu dört ülke ve medyası Katar ve Katarlılar aleyhinde yoğun bir kara propaganda yürütüyor.

Bir yandan Katar’ın küçük ve önemsiz bir ülke olduğunu ileri sürerlerken, diğer yandan sanki en büyük düşmanlarıymış gibi tüm uğraşları Katar oldu.

Katar’ı kuşatma ve mevcut yönetimi devirme girişimleri başarısızlığa uğrayınca daha da hırçınlaştılar.

Katarlılar turnuvanın başından bu yana milli takımlarının BAE’de oynadığı maçları televizyondan seyretmek zorunda kaldı.

Çünkü BAE, 2019 yılını sözde “Hoşgörü Yılı” ilan etmesine rağmen, Katarlıların ülkeye girmelerine izin vermiyor.

Hatta Katar bayrağını elbisesinin içine gizleyerek stadyuma sokan bir Sudanlı gözaltına alınıp sorguya çekildikten sonra sınır dışı edildi.

BAE medyası ve taraftarları Katar-BAE maçı öncesi söylemleriyle karşılaşmayı sıradan bir futbol müsabakası olmaktan çıkarmıştı.

Maçı BAE milli takımının kazanacağına o kadar inanıyorlardı ki, binlerce bilet seyirciye bedava dağıtıldı.

Fakat hiç de beklemedikleri ağır bir yenilgi yaşadılar.

BAE’nin fiili yöneticisi Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed ikinci golden sonra stadyumu kaçarcasına terk etti.

Katar-BAE maçı Ortadoğu’daki bölünmüşlüğü yansıtan bir maçtı.

Bir tarafta Arap Baharı’nı ve devrimlerini destekleyenler, diğer tarafta ise diktatörlerin, Mısır darbesinin ve karşı devrimin yandaşları.

Dolayısıyla Katar’ın kazandığı futbol zaferine Arap sokağında epey sevinen oldu.

Yenilen her takımın oyuncularının ve taraftarlarının üzülmesi gayet normal.

Hele yenilgi takımın kendi sahasında ve net bir skorla alınmışsa üzüntü daha büyük olur.

Fakat BAE taraftarlarını asıl üzen Katar’a yenilmekti.

Başka bir ülkenin milli takımına yenilselerdi bu kadar üzülmeyeceklerdi.

Kalelerinde dört gol görmeleri, “en büyük düşmanlarını” sevindirmiş olmaları ve yapılan “Rabia” işaretleri ise Muhammed Bin Zayed’in adamlarını kelimenin tam anlamıyla kahretti.

“Rabia” işaretinin BAE’de terör örgütü propagandası kabul edildiğini hatırlatalım.

Katar-BAE maçı sıradan bir futbol müsabakası olmaktan çıkmışsa bu durumdan öncelikle BAE yönetimi ve medyası sorumlu.

Yenilgiden sonra “futbolda kazanmak gibi kaybetmenin de normal olduğunu” ve “Katarlıların ve İhvan’ın abartılı bir şekilde sevindiğini” yazıp çizmelerine bakmayın.

Şayet yarı final maçında yenilip elenen takım Katar olsaydı ortalığı yıkacaklardı.

BAE rejimi, Arap Baharı devrimlerinin patlak vermesinden bu yana izlediği özgürlük ve demokrasi karşıtı politikayla sürekli kin ve nefret tohumları ekiyor.

Ülkeler arasında yaşanan krizler gelip geçicidir.

Fakat kriz dönemlerinde halklara bilinçsizce pompalanan düşmanlık duygularının etkisi daha uzun süreli ve yıkıcı olur.

BAE’li yöneticiler Arap sokağında insanların Katar’ın maçı kazanmasına neden bu kadar çok sevindiklerini ve kendilerinden nefret etmelerinin sebebini merak ediyorlarsa aynaya baksınlar ve izledikleri politikayı sorgulasınlar.

yazının kaynağı