GÜNCEL

Arzu Erdoğral : Erdoğan ile Davutoğlu, iki kişi bilir birbirini!

Tarih
23 Mart 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Arzu Erdoğral

23 Mart 2015

MİT Başkanı Hakan Fidan ile ilgili tartışmalardan umduğunu bulamayanlar, şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İzleme Heyeti’ni olumlu bulmuyorum” açıklamalarına bel bağladı. Başbakan Yardımcısı Arınç’ın Erdoğan’a verdiği sert yanıt ise iştahları bir kez daha kabarttı. Ancak ne var ki Arınç’ın sözlerini “Hükümetten Erdoğan’a rest!” başlığıyla vererek büyük bir restleşme fotoğrafı ortaya koyanların renk ayarlarını ise yine Davutoğlu bozacak.


Hatırlanacağı üzere Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı’nın Fidan’la ilgili kanaatlerinin; Erdoğan’ın Fidan ile MİT Müsteşarlığına verdiği önemi ortaya koyduğunu söylemiş ve çözüm sürecine vurgu yapmıştı.

Bu açıklamalarla Varan-1’cilerin jenerik yazısını suratlarına yerleştiren Davutoğlu, ikinci olarak “Başkanlık Sistemi’ni kesinlikle istemiyor” diyenlere Varan-2 deme zevkini, Demirtaş’ın Erdoğan için “Seni Başkan yaptırmayacağız” sözlerine verdiği “Cumhurbaşkanı’mıza ‘muhtar bile olamazsın’ diyenler, bugün sokağa çıkamaz durumdadır” yanıtıyla yaşatmamış oldu. İstanbul’daki bahar şenliğinde yaptığı konuşmada “Kimse çözüm sürecini siyasete alet etmesin!” ifadeleriyle bir kez daha Erdoğan ile aynı karenin dışına çıkmayacağını gösterdi.


Aslına bakılırsa yine ortada bir yöntem farkının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Başbakan Davutoğlu, silahların susması adına demokratik her yöntemin sonuna kadar kullanılmasından yanayken Erdoğan bunun vakit kaybı olduğunu düşünüyor.

Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin hükümete yönelik olduğunu sananlar ise yanılıyor. Erdoğan, İzleme Heyeti ve Dolmabahçe ile ilgili sarf ettiği sözlerle aslında şu mesajı veriyor: “PKK’ya yönelik ortaya koyduğunuz siyaset, Kürt sorunuyla ilgili ‘yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatı’ anlamına geliyordu. Ancak öne sürülen isteklerin samimiyetten uzak, ayak diretme yöntemi olduğunun farkındayım.” 

Bu mesaja PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mektubu üzerinden bakmakta da yarar var. Öcalan, PKK’ya “silahlı mücadeleye son vermek üzere kongre toplama” çağrısında bulunurken kongrenin toplanmasını ‘Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu’nun kurulması şartına bağladı. 

“Silah bırakma” yerine “Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi sonlandırmak” ifadesini kullandı.

Eşme ruhu söyleminde de kardeşliğin yanı sıra ‘Kobani Direnişi’ vurgusu vardı.


Öcalan bu açıklamasıyla Kandil’in de dediği gibi silahları tamamen bırakmak değil, sadece “Türkiye’ye doğrultmamak” fikrine destek verdi. Eşme ve Kobani vurgusuyla da “Türkiye’ye sınırlar dışında silahların bırakılmaması sizin de yararınıza” örneklemesi yaptı.

İşte kilit nokta burası! Erdoğan istekler üzerinden ardı arkası kesilmeyen mesajlara bir son verilmesini ve artık işin en kısa zamanda sonuca bağlanmasını istiyor. İzleme Heyeti gibi isteklerin sadece süreci rölantide tutmak için ortaya konulduğunu düşünüyor.

Davutoğlu ise, elinde silah olanların “makul gözüken taleplerine” yanıt vererek “tüm bahanelerini tek tek çürütmenin” derdinde.

Sonuç itibarıyla iki liderin yöntemi farklı olsa da varacağı yer aynı nokta.


O sebepledir ki Erdoğan-Davutoğlu çatışması bekleyenler, daha fazla umutlanmak yerine Öcalan, Kandil ve HDP hattının artık tek ve net bir cevap etrafında toplanmazsa bu sonuçtan kimin zararlı çıkacağına bir baksın.

Diriliş Postası

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;