Sesli Makale

13 Mart 2015

Emperyalizm ve Siyonizm’e karşı büyük bir tehdit oluşturan Yeni Türkiye’nin potansiyeli kimyalarını bozanlar, deneysel olarak laboratuvarlarda ürettikleri hiçbir ayrımcılık mikrobunu bu topluma bulaştıramazken Gezi’den öylesine umutluydular ki Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümünde bir kez daha iştahları kabardı.

Ölüm üzerinden ekmek yemeğe hevesli olanlar ise Gezi’nin faşist ruhunu yine sokak aralarında hakim kılmaya çalıştı.

   İç savaş çığırtkanlığında öylesine pervasızlaştılar ki sanatçı kılığına girmiş provokatörler bile gün boyu yasal haklarından feragat ederek ücretsiz çalıştı! 

RedHack’in, İstanbul Polis Derneği’nin sitesini hacklemesini “beyinlere, yüreklere, ellere, kollara sağlık” diye kutladı onlardan sadece bir tanesi!

“Ekmek almaya gitti” dedikleri Berkin’i terörizmin içine atanlar, onun elindeki sapan ve yüzündeki maske olmaya devam edecek elbette! Bunda hiçbir beis yok.

   Algıları zorlayan ise sokak görevlilerinin işlerinin başında olması değil, bir anne ve babanın çocuğu üzerinden ülkeyi bölmeye çalışanlara geçit vermesi.

Acıların rengi olmaz bir evladı kaybetmenin tarifi de. Canlarının nasıl yandığı konusunda hiçbir kuşku da akla gelmez. Zaten mesele de bu değil.

Acıları yarıştırma gibi aşağılık bir aklın ürünü de değil isyanım; ama soramadan edemiyorum:

Yasin Börüler, Özgecan Aslanlar evlat değil miydi?

   O anne babaların hiç mi canı yanmadı da acılarını yüreklerine gömerek  “Ya Hak” kelimesinin adaletine sığındılar.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, yeni İç Güvenlik Paketi hakkında “Yasin Börü’nün annesine sormak lazım İç Güvenlik Reformu gerekli mi; değil mi?” sözleri karşısında konuşan Yasin Börü’nün annesi Hatice Börü, “Hükümetin bu yasayı bir an önce hayata geçirmesi gerekiyor. Oğlum Yasin ve arkadaşları kurban eti dağıtılırken öldürüldü, katillerinin bulunmasını istiyorum” derken öyle bir noktaya vurgu yaptı ki, anlayabilenler için içinden çıkarılacak çok Berkin var!

   “Demirtaş insanları neden eylem yapmaya tekrar çağırıyor? Anlaşılan önceki olaylardan ders almamış” diyen bu anne, “Sokağa çıkma kararını alan diğer bütün suçluların da cezalandırılmasını istiyorum” ifadelerini de kullandı.

Sarf edilen bu sözlerde bırakın bir kitlenin sokağa dökülmesi için çağrı yapmayı tam tersi asıl katillere gönderme var.

Yeni Yasinler ölmesin diye çaba var!

   Vicdan var, insanlık var, onur var!

Ya Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan’ın sözleri…

Vahşice ve alçakça bir cinayete kurban giden kızcağızının üzerinden nemalanmaya çalışanlara kelimeleriyle art arda attığı tokatların haddi hesabının matematiksel karşılığı bulunmuyor.

   “Bu memlekette artık ikilik olmasın. Bu vahim olayı yapan insanlara da zulmedilmesin. Adaletin karşısına çıkıp cezalarını çeksinler. Allah onların ana-babalarına da yardımcı olsun” diyebilen bir baba o!

Gezi’nin faşist ruhluları, “Kadınlara ve çocuklara tecavüz edip cinayet işleyenler, onları koruyamayan AK Parti’ye oy verir tabii” diyebilecek kadar çıldırmışken bu anne babaların sözlerinin hiç mi değeri yok!

Evet yok!

  Bu ülkeyi, dünya yamyamlarının akşam yemeği yapıp Berkin’in ölümünü yanına ekmek diye koyanlar için duyulamayacak kadar asiller çünkü(!)

Kim bilir belki de Berkin annesine seslenebilse, “Annem beni sokak terörüne kurban ettiler, Yasinlerin annesine ‘Oğlunuz gerçekten IŞİD’çi miydi?’ diye soranlar, asıl benim elime o sapanı kim verdi, yüzümü kapattıranların amacı neydi, diye sorsunlar. Ölümüme sebep olanlar kimse, yargı karşısında gereken cezayı alsın; ama oğlunun üzerinden sokaklarda yeni Berkinlerin kanıyla beslenmek isteyenlere izin verme! Beni senden alan asıl katillere artık benim yavrumun üzerinden size ekmek yok de be annem!” derdi.

Derdi be Gülsüm anne, emin ol derdi!

Diriliş Postası