Genel affın çıkıp çıkmayacağı binlerce ailenin merak ettiği bir konuydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül affın çıkacağına dair mesajlar verdi.
Erdoğan'ın yaptığı açıklamada dikkat çeken bir detay var. Cumhurbaşkanı haklı olarak vatana karşı terör suçu işleyen hainlerin aftan yararlanmayacağını söyledi.
Buna CHP ve HDP dışında hiç kimsenin itiraz edeceğini düşünmüyorum. Ancak af konusunda ciddi endişelerim var.
Bilindiği üzere FETÖ ile mücadele konusunda ciddi hatalar yapıldı. Tabiri caiz ise, iğne ile kazılması gereken yerlere kepçe ile dalındı. En az FETÖ'cüler kadar masum insanların da canı yandı.
Aylardır söyleyip duruyorum.
Bugün FETÖ'cü olmakla suçlanıp hapislere atılan ya da meslekten ihraç edilenlerin ciddi bir kısmı bizim kadar masum. Pek çoğu iftiraya maruz kalan bu insanlar maalesef bizim kadar masum...
Bakın size bugün sadece iki yargı kararından bahsedeceğim.
İstanbul Üsküdar'da görevli bir emniyet görevlisi geçtiğimiz günlerde tutuklu bulunduğu mahkemeden alınıp duruşmaya getirildi. Yaklaşık bir yıldır savunma hazırladığını söyleyen ismi bende saklı bu kişi, mahkeme heyetine "Size 5 dakika içinde masum olduğumu ve suçsuz yere hapiste tutulduğumu ispatlayacağım" dedi ve dediğini de yaptı.
"Savcılık, bir gizli tanığın ifadesine dayanarak benim İstanbul'da bunların sohbetlerine katıld��ğımı iddia ediyor. Ancak savcılığın belirttiği tarihlerde ben İstanbul'da hiç bulunmadım. Çünkü Diyarbakır'a polis memuru olarak görev yapıyordum. Kayıtlara bakıldığında o tarihlerde İstanbul'a ayak basmadığım ortaya çıkacaktır.
Savcılık benim ByLock kullandığımı söylemiş. Ama bana ait hiçbir cihazda bırakın sohbet etmeyi, ByLock'un izine bile rastlanmadı.
Savcılık bankalarına para yatırdığımı söylemiş, böyle bir hesap yok. Savcılık himmet verdiğimi söylemiş. Ben bunların emniyette güçlü olduğu dönemde himmet vermediğim için defalarca sürgün yedim ve bunların hepsi kayıtlı.
Sadece, kim olduğu belli olmayan gizli tanığın ifadesine dayanarak hapiste tutulmam hukuksuzluktur. Bu bir yıldır tutulduğum cezaevinden çıkışıma karar vereceğinize inanıyorum!"
Bu savunmadan sonra iddianameyi hazırlayan savcının ne dediğini tahmin edersiniz? İsnatta bulunduğu suç delillerini tek tek ortaya koymasını beklersiniz değil mi?
Ama öyle yapmamış Savcı Bey!
"O zaman salıverilsin" demiş!
Bir emniyet mensubunun alnına haksız yere "Hain" damgası vuruyorsunuz, hukuksuz bir şekilde cezaevinde bir yıl tutuyorsunuz. Sonra hiçbir şey olmamış gibi davranıp "O zaman salıverilsin!" diyorsunuz! Bir insanın, bir babanın, bir ailenin hayatını alt üst etmek ne kadar kolay değil mi?
Bir örnek de Ankara'dan vereyim.
"Mahrem İmamlar" operasyonu çerçevesinde hapse atılan bir öğretmen. Bir yıla yakın süre hapiste tutulduktan sonra mahkemeye çıkarılıyor. Bir yıla yakın süren araştırma ve soruşturmalarda bu öğretmen hakkında tek bir suç delili bulunamıyor.
En sonunda ByLock kullanıp kullanmadığının araştırılması için bir bilirkişi ataması yapılıyor. Sözüm ona bu bilirkişi, öğretmenin ByLock kullanıp kullanmadığına karar verecek.
Bizim bilirkişi uzunca süren çalışmasından sonra mahkemeye nasıl bir rapor sunuyor dersiniz?
Aynen aktarıyorum:
"Kişinin telefonunda ByLock'a dair bir emare bulunmamıştır. Ancak, telefonda bulunun bazı kalıntılar, ByLock kullanmış olabileceğine işaret etmektedir!"
Nasıl yani?
Hem ByLock'a dair bir emare bulunmuyor, hem de rastlanan bazı kalıntılar üzerinden kişinin ByLock kullanmış olabileceğine dair tahminde bulunuyor bizim bilirkişimiz!
Ama durun, rezillik bununla sınırlı değil!
Bilirkişi olarak atanan zatın isminin altında uzmanlık alanının yazıyor olması gerekiyor değil mi?
Resmî mahkeme kaydında yazılan o unvanı da aynen paylaşayım:
YORUMLAR
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.