Sesli Makale

AK Parti'den birilerinin karşı mahalleye yaranma amacıyla sergilediği gevşek tavırları anlattığım "Bize yazıklar olsun" başlıklı yazıma parti tabanından yağmur gibi tepki yağdı.

Görünen o ki parti tabanının bam teline dokunmuşum. Parti yönetiminden birileri bana gönderilen mesajları veya yazımın altına iliştirilen mesajları okumuş olsa, inanın başını iki elinin arasına alır, "Biz kendi tabanımıza yapılan bu haksızlığı, bu zulmü nasıl olmuş da görememişiz" diye hayıflanır.

Yazdıklarımı Türkçe yazdım, birileri anlasın diye Türkçenin tercümesini yapacak hâlim de yok.

Altını tekrar çizerek söylüyorum.

Bu partiye canıyla ve malıyla emek veren dava sevdalısı insanlar artık parti içinde yabancı muamelesi görüyor. Düne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a AK Parti'ye ve AK Parti'ye destek veren seçmenlere en ağır hakaretleri edenler bugün partinin çeşitli kademelerinde cirit atıyor.

Ve bu kişiler partiye ihanet etmeye devam ediyor.

Daha acısı, partiye ihanet eden bu kişiler de birileri tarafından korunup kollanıyor. Bu koruma ve kollamaya isyan çığlıkları ile tepki gösteren gerçek dava erbapları ise birer ikişer partiden uzaklaştırılıyor.

Kimse de "Bunlardan haberimiz yok. Söyle de bilelim ona göre davranalım" diyemez.

Diyemez çünkü ne oluyorsa Türkiye'nin gözü önünde oluyor. Nasıl yaşandığını duymak isterseniz size sadece bir tane örnek vereceğim.

Geçtiğimiz haftalarda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Grup Toplantısı'nda kürsüye çıkardığı bir adam vardı. Unutanlar veya hatırlamayanlar için ismini söyleyeyim.

Bayram Sarı...

Bu adam İYİ Parti'nin kürsüsüne çıktı, AK Parti'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yerden yere vurdu, Meral Akşener'e "Sayın Genel Başkanım" diyerek methiyeler düzdü. İyi Parti sıralarından da büyük alkış aldı.

Bütün Türkiye bu görüntüyü canlı yayında izledi mi?

İzledi...

Peki kimdir bu Bayram Sarı hiç merak ettiniz mi? Hiç boşuna araştırma zahmetine girmeyin. Kim olduğunu ben söyleyeyim.

Bu adam 2009 yılında AK Parti Şanlıurfa İl Genel Meclis Üyesi olmuş. 2014 yılında Belediye Meclis Üyeliğine seçilmiş. 2020 yılında, yani son kongrede Bozova AK Parti "üst kurul delegesi" olarak görevlendirilmiş!

Yani o kürsüye çıkıp AK Parti’ye ve Erdoğan’a saydıran adam AK Parti’nin içinden biri!

Peki Allah aşkına!..

Bunu sadece ben mi görüyorum. 

AK Parti'nin il ve ilçe teşkilat yönetimi bunu görmüyor mu? Bu adam partinin içinde nasıl oluyor da hâlâ yer alıyor söyler misiniz?

Ya peki bu adam gibiler partinin içinde yer almaya devam ederken, nasıl kişiler partiden dışlanıyor dersiniz?

Şimdi size başka bir örnek vereyim. Samimi bir dava adamının partide nasıl üvey evlat muamelesi gördüğünü anlatayım.

İsmi Adil Karakuş...

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Diyarbakır gibi bir yerde Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine konuşanların karşısına tek başına dikilmiş.

"Ben bu seçimin Âlem-i İslam'ın bütünlüğüne sebep olacağına inanıyorum. O yüzden buradayım ve seçim bitinceye kadar da burada olacağım. Gerekirse şehit olacağız ama yine de burada olacağız. Biz Reis-i Cumhurumuzu kati surette Mursi'nin yalnızlığına terk etmeyeceğiz. Sultan Abdülhamid Han'ın yalnızlığına bırakmayacağız. Herkes akıllı olsun. Onu zalimlerin yalnızlığına terk etmeyeceğiz. Bu yolda Allah yâr ve yardımcımızdır" diye çığlık çığlığa davasını anlatıyor.

Bunu yazarken canımdan can gidiyor, etimden et koparıyorlar sanki ama gerçek olan şu:

Adil Karakuş bugün savunduğu partinin kapısında bildiğiniz el muamelesi görüyor. 

Adil Karakuş tek olsa, sadece bir örnek olsa, “gözden kaçan bir detaydır” diyeceğim.

Ama değil...

Vallahi de billahi de Adil Karakuş gibi on binler var, yüz binler var. Yazanların hikâyesini tek tek yazsam, inanın feryat edersiniz.

Ben bu partinin de bu davanın da düşmanı değilim.

Yazınca ağır yazıyorum, bunun farkındayım. Lakin Adil Karakuş ve Adil Karakuş gibiler partinin dışına itilirken, bize, davamıza ve inandığımız değerlere küfredenlerle yol yürünmesi benim kanıma dokunuyor! 

Benim derdim AK Parti değil. AK Parti'nin seçim kaybetmesi de değil korkum. AK Parti gider bir başka parti gelir bunu da biliyorum. 

Ben AK Parti'nin başındaki liderin inandığı ve milyonların sevdalısı olduğu hak davasına zarar geldiği için isyan ediyorum. Yeryüzündeki mazlumların umuduna darbe indirildiği için isyan ediyorum. İçimizde olup, yanımızda olmayan birilerinin dava sancağını yere düşürecek hareketlerini gördüğüm için isyan ediyorum.

Keşke diyorum...

Keşke, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün, "AK Parti'nin hak davasına gönül vermiş ve fakat çeşitli nedenlerle küstürülmüş, partiden dışlanmış dava arkadaşlarım; ses versin" diye bir çağrıda bulunsa... Ya da "Onlarla buluşup dertlerini dinlemek istiyorum" diyebilse…

Ve oluşacak mahşerî kalabalığı görse...

Olur mu bilmiyorum!

Ama bu olmadığı için, sesini duyurmak isteyen seçmenin isyanını ben ve benim gibiler dile getiriyor.

AK Parti bu sese kulak vermek yerine, kendisine düşman olan ve kıyamete kadar düşman kalacak olanlara yaranmaya çalıştığı sürece kaybetmeye devam edecek.