Sesli Makale

Terör örgütü PKK ile ilişkisini kesmeyen Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanları görevden alınınca ortalık karıştı. 

Demokrasi ve özgürlük adı altında terör örgütü PKK'ya destek veren güruh boş durur mu?

Saniye sektirmeden başladılar hezeyana...

"Bu bir sivil darbedir ve demokrasi artık tamamen rafa kalkmıştır" diyorlar. Aslında bu sözlere verilecek kısa ve net bir cevabım var ama buraya yazılacak türden değil. Onun için meseleyi biraz uzun anlatmak zorunda kalacağım.

Süreci şöyle bir hatırlayalım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha seçimler öncesi, "PKK'yı belediyeler üzerinden desteklemeye devam ederseniz gerekeni yaparız" diye uyardı mı?

Uyardı...

Sonracıma...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çıkıp, "Siz oy aldınız diye teröristleri lojistik olarak destekleyecek ve besleyeceksiniz ve biz bunu seyredeceğiz öyle mi? Siz devleti tanımamışsınız, milleti tanımamışsınız. Biz size devleti de milleti de tanıtmasını biliriz" diye uyardı mı?

Uyardı.

Peki görevden alınan belediye başkanları ne yaptı? Bu uyarılara rağmen sonlarını getirecek yola adım atmaktan geri durmadı.

Ne yaptıklarını da hatırlayalım.

Biri, PKK'ya destek verdikleri için Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen KCK'lı teröristleri yeniden belediyelere doldurdu. 

Diğeri, Mehmetçik ile girdiği çatışmada yaralanan teröristleri özel bir hastanenin özel olarak hazırlanmış bölümünde gizlice tedavi etti ve ettirdi. O teröristleri, Mehmetçiğe yeniden kurşun sıksın diye iyileştirip dağlara geri gönderdi. 

Bir diğeri, PKK'lı teröristlerin taziyelerine katıldı. Yetmedi, teröristlerle birlikte katıldığı anma törenlerinde "PKK marşı"na eşlik etti!..

Öteki, teröristlerle girdiği çatışmada hayatını kaybeden şehitlerin belediyede görevlendirilen yakınlarını göreve gelir gelmez kapının dışına attı. 

Bir başkası, makam odasındaki Atatürk resmini tuvalete attı, belediyenin internet sayfasındaki Türk bayraklarını kaldırdı. 

Kısacası savunduğunuz kişiler, bu sonu, bu sonucu hak edecek her şeyi yaptılar. E, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkemize ve yüreğimize karşı işlenen bu suçları görmezden mi gelecekti?

Tabii ki hayır!

Savunduğunuz isimler alçaklık yaptılar. Hainlik yaptılar. Bu alçaklığa, bu hainliğe uygun olan muameleyi görmeleri gerekiyordu ve gördüler. 

Onlar bütün bu hainlikleri yaparken demokrasi tehlikeye girmedi. Ama devlet bu hainliğe karşı önlem alınca demokrasi ortadan kalktı öyle mi?

E, tabii siz de haklısınız.

3 yıl önce Başbakanlık koltuğundayken "Bunlar PKK'ya destek veriyor. Bunlara bunun hesabını soracağız" diyen Ahmet Davutoğlu bugün sizin yanınızda saf tutunca...

Bir dönem Cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül, teröriste verilen desteği demokrasi kılıfına uydurunca…

E, haklısınız tabii…

Bir dönem bu ülkeyi yöneten bu isimler PKK’ya destek noktasında sizinle ortak paydada buluşunca, hâliyle coştunuz!

Ama unuttuğunuz bir şey var.

Bu ülkenin bayrağı sahipsiz değil. Şehit yakınları kimsesiz değil. Yürümek istediğiniz yolda biz varız ve ahdimiz, yeminimiz var. Size geçiş hakkı vermeyiz, vermeyeceğiz.

Onun için…

Gelin şu bayatlamış demokrasi söylemlerinizi bir kenara bırakın. Çünkü biz sizin karın ağrınızı biliyoruz.  

Siz, Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında olabilmek için, her türlü terör örgütünün yanında yer alanlarsınız. Siz, "Teröre ve teröriste özgürlük istiyoruz" diyenlersiniz.

Bakın altını kalın çizgilerle çizerek söylüyorum. Sizde onur, haysiyet ve şeref namına zerre kırıntı yok!

Zira şerefiniz, azıcık onurunuz, minnacık haysiyetiniz olmuş olsaydı, "Recep Tayyip Erdoğan T.C. ibaresini kaldırdı" bahanesiyle isminizin başına T.C. ibaresi eklerken, bayrağımızı ortadan kaldıran HDP'ye destek vermezdiniz.