Sesli Makale

Yazıya oturmadan önce CHP liderinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı seyrettim. Birileri Netflix falan diyor ama yok abi.

Asıl film bu adam!

Adam Türkiye gerçeklerinden tamamen kopmuş. Uzay mekikleri uzaya yaklaşırken fırlatılmasına neden olan çeşitli parçaları arkasında tek tek bırakır ya hani.

Bununki de o durum.

Türkiye hedefine ilerlerken bunu geride bırakmışlar gibi. Bitmiş gitmiş olayları ama, tamamen yalan yanlış olayları bugünün gerçeğiymiş gibi bir saat boyunca anlatıyor da anlatıyor…

Türkiye'nin neredeyse her ilinde büyük kabalıklar önünde konferanslar vermiş biriyim. Dinleyicinin reflekslerini az çok bilirim. Kurduğun cümleler heyecan vermeyince böyle yüzüne "Ne anlatıyor bu saf" diye bakarlar.

Size yeminle söylüyorum, CHP grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nu dinleyen CHP'li vekillerin yüzünde bu bakışı onlarca kez yakaladım.

İçten içe, "Yahu biz seninle nereye kadar gideceğiz?" dercesine bezgin bezgin bakmalar, "Bitse de gitsek" dercesine kaş göz işareti yapmalar, "Bizim kaderimize sen mi düşecektin?" diye düşünerek, oturdukları masayı tırmıklamalar falan...

Ama arada bir yine de ayıp olmasın diye kerhen alkışlamalar.

Hepsi ekranda kabak gibi belli oluyor.

Haksız da değiller CHP'li vekiller...

Ekranda öyle cümleler kuruyor, öyle örnekler veriyor ki ben olsam koronayı tercih ederim vallahi!..

Bakın size birkaç örnek vereyim.

Adaletten bahsediyor, adaletsizliğe uğramış gazetecilerin isimlerini veriyor.

Kurduğu cümle bire bir şöyle:

"Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Müyesser Yıldız ve Selahattin Demirtaş suçsuz yere hapiste. Nerede adalet?"

Evet evet, şaşırmayın!

Kobani olaylarının bir numaralı faili; Yasin Börü ve 53 vatandaşımızın katili Selahattin Demirtaş gazeteciymiş.
Haksız yere içeride yatıyormuş!

Durun daha cümle bitmedi, asıl bomba şimdi geliyor.

Hemen akabinde Demirtaş'ın eşine sosyal medya üzerinden küfreden bir kişiden bahsediyor. O küfrü sanki bir AK Partili yapmış gibi, hatta bütün AK Partililer yapmış gibi hepsine birden hakaret ediyor, "Siz insan mısınız" diye aşağılıyor.

O cümlesi de aynen şöyle:

"Bu kişiyi yakaladılar, sonra serbest bıraktılar. Bari madalya verseydiniz öyle dolaştırsaydınız!"

Nasıl kokuşmuş bir adalet anlayışına sahip olduğuna bakar mısınız?

53 masumun ölümünden sorumlu Selahattin Demirtaş masummuş ve hapiste olmamalıymış. Ama Selahattin Demirtaş'ın eşine küfreden kişi hapse atılmalıymış!

İşbaşına gelince AK Partililere ve HDP'lilere dağıtacağı adalet böyle olacak demek ki...

Geçelim diğer cümlesine...

"Bizim bütün belediyelerimiz birer destan yazdı. Tüm belediye başkanlarımız tarihe geçti" dedi.

Dedi bunu, vallahi dedi!

Haliç'i yeniden kokarca hâline getiren, millete İSKİ ve İGDAŞ faturalarını iki misli kakalayan, yardım kolilerini sadece CHP'lilerin olduğu evlere bıraktıran, pandemi sürecinde bir hastane yolu dahi yapamayan ve faturalı rüşvetle milleti soyup soğana çeviren İstanbul Belediye Başkanı tarih yazmış!

Sel götüren İzmir'i, lağım kokan İzmir'i yöneten Belediye Başkanı destansı işler yapmış!

Fuar alanına şezlong atıp yanına çöp kutusu koyan Adana Belediye Başkanı efsane olmuş.

Ama bu süre içinde iki devasa pandemi hastanesi açan, Cumhuriyet tarihinin en büyük barajını hizmete sunan, İstanbul Havalimanı'nın yeni bölümlerini hizmete sunan, bütün esnaflara kredi kapılarını açan, işten çıkarmayı yasaklayıp bütün çalışanlara kısa çalışma ödeneği veren ve pandemi tedavisinde vatandaşından tek kuruş para almayan AK Parti iktidarı ise çok beceriksizmiş!

Ben demiyorum, o diyor. 

Ve en komiği...

Daha önce de söyledim.

Kocaeli’nin 200 bin nüfuslu Darıca ilçesinde bile 400 bin maske dağıtıldı vatandaşa. Türkiye genelinde 400 milyon maske dağıtıldı. 

Ücretsiz!

Ama bizimki kürsüde, başparmağını işaret parmağına bastırarak "Vatandaşa bir tane maske veremediler. Bir tane ya, bir tane maske. Kaç para bir maske ya. Maliyeti ne kardeşim. Bir tane maske veremediler" diye sayıklayıp duruyor.

"Bir tane maske veremediler" diye suçladığı iktidar bırakın kendi ülkesini, dünyanın 122 ülkesine tıbbi malzeme yardımı yapmış. Bütün dünya, "Zor günümüzde yanımızda yer alan Türkiye'ye sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz" diye açıklama yapıyor.

Ama bizimki "Bir tane ya, bir tane maske dağıtamadılar" diyor inanabiliyor musunuz?

Açın o anın görüntülerini izleyin. 

Kendisini dinleyen CHP'lilerin bile bu sözlere inanmadığını, alkışlamadığını ve başlarını utanç içinde öne eğdiklerini göreceksiniz.

Türkiye bu süreç içinde bütün dünya ülkeleri arasında büyüme oranı en yüksek ülke olmuş. Böyle ölümcül bir dönemde bile yatırımlara ara vermemiş, gazdan ayağını çekmemiş. 

Akdeniz'de tam hâkimiyet kurmuş, Libya'da yumruğunu vurduğu masayı darmadağın etmiş. Yetmemiş, bir sondaj gemisini de Karadeniz'e göndermiş. O da yetmemiş, bu dönemde PKK ile mücadelesini en üst düzeye çıkarmış. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu süreçte dünya liderlerinin aksine bırakın dünya sorunlarını, bir ailenin çocuklarının ameliyatıyla dahi ilgilenmiş. Darda, zorda kalan her bir aileyi tek tek aramış, yardım göndermiş.

Anlayacağınız herkesin takdirini kazanmış, herkesten teşekkür almış. 

Bakın HDP...

yazının devamı