Sesli Makale

Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturalı iki ay oldu. Süre çok kısa olmasına rağmen, İmamoğlu'nun derin bir hayal kırıklığı yaşattığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Düne kadar toz kondurmayan gazeteciler bile bu hayal kırıklığını köşe yazılarında dillendirmeye başladı. 

Hürriyet'ten Ahmet Hakan seçim döneminde İmamoğlu'nu destekler yazılar yazmıştı hatırlarsanız.

Bir de şimdi görün. 

Hande Yener'in, “Bodrum’a da gittik beraber. İstanbul’da da yaşadık. Sorun şehirlerde değildi. Biz tam yalandık” şarkısını İmamoğlu'na uyarlayacak hâle geldi iki ay sonra...

Sabah gazetesinden Hıncal Uluç da hayal kırıklığı yaşayanlardan...

Hıncal Abi, "Dostum" dediği İmamoğlu'nu dünkü yazısında neredeyse işe yaramaz biri olarak ilan etti.

Şu satırlar Hıncal Abi'ye ait.
"Gelir gelmez, geldiğini belli edecek bir şeyler yapmasını bekledim. Sembolik de olsa bir şeyler bekledim. Peki ne yaptı, 'Her şey çok güzel olacak' diye gelen, gelir gelmez 'İstanbul'un kaybedecek saniyesi yok' diyen Başkan?
İki defa tatil..
Nerde göründü?.
Magazin sayfalarında.. Zülfü Livaneli konserini defalarca izler ve sahneye çıkıp şov yaparken. Şimdi siz, siz olun da hayal kırıklığına uğramayın."

Hayal kırıklığından bahsedenler sadece bu isimler değil elbet.

Tartışma programlarına konuk olan AK Parti karşıtı uzmanlar, İmamoğlu'nu eleştirmemek için kırk dereden su getiriyor. Ama iş bir süre sonra öyle bir noktaya geliyor ki onlar dahi, "Bu dönemde iki defa tatile çıkmak, İstanbul'u bir sel felaketi sırasında terk etmek yanlış bir karardı" demek zorunda kalıyor.

Sosyal medya da farklı değil.

Düne kadar Ekrem İmamoğlu kampanyasında gönüllü olarak çalışan fenomen sosyal medya hesapları, yaşadıkları hayal kırıklığını dışa vurmaktan geri kalmıyor. Yani anlayacağınız herkes, "Bari sembolik bir icraata imza atsaydı" diye veryansın ediyor. 

Geçen gün, seçim kampanyası sırasında Ekrem İmamoğlu için cansiparane şekilde çalışan siyasetçi bir dostla sohbet ettik.

Konu sel baskınına ve İmamoğlu’nun tavrına geldiğinde ilk başta savunma yapmaya çalıştı bu arkadaşım. Ama konuşmanın sonunda, “Valla onu bunu bırak. İşin doğrusunu istersen bu kadar kısa sürede böyle hayal kırıklığı yaşayacağımı hiç tahmin etmiyordum” diye itirafta bulundu.

İki aylık sürenin sonunda bunların söylenmesi acı tabii ki…

Yukarıda saydıklarım dışında başka bir kesim var ki onlar kendilerine başka bir rol biçmiş gibi hareket ediyor.

Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum. Bu kesim akşamdan sabaha, sabahtan akşama Ekrem İmamoğlu'na akıl veriyor. 

Bu kesimin içinde, "Belediyede neden hâlâ bir tenkisat yapılmadı. AK Partililer neden hâlâ oralarda duruyor. Onları derhâl kov" diye talimat verenler var.

"Şu ismi başkan yardımcısı yap. Falanca ismi falanca şirketin başına genel müdür olarak getir" diye emir buyuranlar var. "Sen bu isme nasıl görev verirsin. Derhâl geri adım atmanı bekliyorum" diye hesap soranlar var. 

İş öyle bir hâle geldi ki kendini İmamoğlu'nun tatil yapıp yapmamasına karar verecek merci olarak görenler dahi türedi.

Şirin Payzın isimli gazeteci bunlardan biri:

"Sosyal medyadaki eleştirileri asla dikkate alma. Hepsi parayla tutulmuş kocaman bir hiç. Bazen CHP'ye oy veren kılığına bürünürler ki korkasın. Gerçek hayat twitter değil yolda sana sarılanlar. Bildiğin yoldan ayrılma Ekrem İmamoğlu" diyerek "Tatiline devam et" diyebiliyor bu hanımefendi. 

Anlaşılan bu arkadaşlar, Ekrem İmamoğlu'nun seçim öncesi ve sonrası dile getirdiği "İstanbul'u hep beraber yöneteceğiz" sözünü epey yanlış anlamış.