SİYASET

İsmail Kılıçarslan : Şükrü abinin başına gelenler

Tarih
25 Eylül 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

'Şükrü abi' dediğim, Kocaeli ilimizin Kartepe ilçesinin eski belediye başkanı Şükrü Karabalık. Kendisini tanımam. Ne yüz yüze görüştük ne de telefonda. Hatta bu yazıyı yazmadan önce de kendisini arayabilecekken aramadım. Meseleyi bütünüyle yayınlanmış haberlerden hareketle anlatmaya karar verdim.

Meseleye geleceğim, ancak önce şu kadarını ifade etmeme izin verin. Siyasetin son derece önemli bir ayağı olan yerel yönetimlerde FETÖ ve paralel yapı temizliği tam bir 'ipe un serme tiyatrosu' şeklinde ilerliyor. Bunun çok çeşitli sebepleri var elbette. Belki uzun uzun konuşuruz bir başka yazıda bunları. Ancak mesela meraklısı Bursa, Kocaeli, İstanbul gibi büyükşehirlerde bu mücadelenin seyrini ibretle takip edebilir. 'Zaten biz 2,5 yıldır bu yapıyla mücadele ettiğimiz için darbe girişiminin ardından hiç işten çıkartma yapmadık' açıklaması yapanından FETÖ mensubu olduğu bilinen isimleri uzaklaştırmak yerine Milli Görüş geleneğinden gelen isimleri 'FETÖ'cü' yaftasıyla işten çıkaranına kadar bir dünya garabetle karşılaşma garantisi var.

Gelelim, kendisini hiç tanımadığım halde 'abi' şeklinde hitap etmekten mutluluk duyduğum Şükrü abinin hikâyesine.

Şükrü Karabalık, Kocaeli'nin Kartepe ilçesini gayet büyük bir başarıyla yöneten bir belediye başkanı iken 2011 yılında 'olağanüstü tuhaf bir kumpas'ın tam ortasında kalıyor.

İddiaya göre Kartepe Belediyesi'ne ait bir iştirak olan Kartepe A.Ş'nin Genel Müdürü Hüseyin Turan; Mülkiye Başmüfettişi Erol Özer'e 50.000 lira rüşvet vermeyi teklif ediyor. Erol Özer de Hüseyin Turan'a suçüstü yaptırıyor. Dönemin Kaçakçılık ve Organize İşler Şube Müdür Yardımcısı Nezir Özcan'ın büyük gayretleri ve yardımlarıyla gerçekleşiyor olay. Tabii ki dönemin savcısı Mehmet Veli Can hemen bir dava açıyor ve dosyaya Şükrü Karabalık'ın ismini de yerleştiriveriyor. Unutmadan söyleyelim. O dönemde Kartepe Kaymakamı olan Mustafa Ünaldı da bu meseleye büyük önem veriyor.

Şimdi bir düşünelim. Velev ki Kartepe A.Ş'nin müdürü Hüseyin Turan, gerçekten müfettişe rüşvet teklif etmiş olsun. İyi de, belediyenin bir iştirakinde verilen rüşvet yüzünden, ortada somut hiçbir delil-bağlantı da yokken, niçin bir belediye başkanının ismi de o davaya konulur ve 'tutuklu yargılanma talebi' ile mahkemeye sevk edilir? Bunu bilmiyoruz.

Neyse ki davaya bakan hâkim 'olmaz öyle şey' demiş de Şükrü abi tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmiş. Yine de Şükrü abinin bu anlamsız kumpas davasından beraat etmesi 2013 Haziranını bulmuş.

Yine dönelim 2011'e. Şükrü abi demiş ki 'bu olanların hepsi düzmece. Erol Özer, Nezir Özcan, Mehmet Veli Can ve Mustafa Ünaldı bu tezgâhta birlikte hareket ediyorlar.' Tabii ki o dönemde Şükrü abiyi dinleyen olmamış. Bu cümleyi izninizle tekrar etmek istiyorum: 'Tabii ki o dönemde Şükrü abiyi dinleyen olmamış.'

2014 yerel seçimlerinde AK Parti, çok başarılı bir belediye başkanı olmasına rağmen Şükrü abiyi aday göstermemiş. Kartepe Belediye Başkanı, yine AK Parti'den Hüseyin Üzülmez olmuş. Hakkında istifham oluşturmak istemem, o yüzden Kocaeli medyasında Üzülmez ile ilgili olarak okuduğum bazı haberleri 'doğrulatamadığım için' pas geçiyorum. Yine meraklısı, darbe girişiminin ardından tutuklanan Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Murat Özdağ'dan başlayarak konuyu araştırabilir. Zira bizim konumuz bu değil.

Gelelim 15 Temmuz sonrasına. Şimdi sıkı durun.

2011 yılında gerçekleşen bu tuhaf kumpasta isimleri öne çıkan bu dört kişiye ne olmuştur dersiniz?

Durum şu: Dönemin Mülkiye Başmüfettişi Erol Özer, darbenin ardından açığa alındı. Dönemin savcısı Mehmet Veli Can, darbenin ardından tutuklandı. Dönemin KOM Şube Müdür Yardımcısı Nezir Özcan, darbeden sonra tutuklandı. Dönemin kaymakamı Mustafa Ünaldı, darbeden sonra tutuklandı.

Şimdi geldik zurnanın istenmeyen sesler çıkardığı yere. 2011 yılında Kartepe'yi merkez üssü seçerek dümdüz, alenen, açıktan '17-25 Aralık kumpası'nın provasını yapmış bu alçak, bu operasyon çocuğu herifler. Olaydan 'Kartepe' kelimesini çıkarıp yerine 'Türkiye' kelimesini, Şükrü Karabalık ismini çıkarıp yerine Recep Tayyip Erdoğan ismini yerleştirdiğinizde mesele o denli net şekilde anlaşılıyor ki. Meselenin safahatı, kurulan kumpasın ayakları, asıl cezalandırılmak istenenin kim olduğu falan da o kadar berrak ki…

Bu demde özetle derdim şudur. O dönemde Şükrü abiyi, Şükrü abileri dinlememenin acısını 17-25 kumpasıyla ve ardından 15 Temmuz girişimiyle ağır şekilde çektik. Hiç olmazsa bundan sonra kulak verelim bu adamlara. Kocaeli'de, Bursa'da, Kayseri'de, İstanbul'da var bu adamlardan. Onları bir dinleyelim. Bu alçaklık organizasyonuyla mücadelede sineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmanın biricik yolu budur zira.

Ne diyordu Balotelli: 'Şimdi sen tam olarak ne diyorsun anlamadım hacı abi. Yerel yönetimlerde paralelle mücadele edilmiyor mu diyorsun? İş siyasette FETÖ temizliğine gelmeden bu iş çözülemez mi diyorsun? Ne diyorsun?'

Yenişafak
25 Eylül 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;