POLEMİK

Fehmi Koru: AK Parti ‘Amerikan projesi’ midir?

Tarih
25 Aralık 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Fehmi Koru

25 Aralık 2014

GAZETECİLER bazen tuhaf ağız yoklamalarına da uğrar...

Uzun sayılabilecek yıllar önce, donanımı müsait ve Mesut Yılmaz’ın karşısına rakip çıkmayı düşünen bir Anavatan Partisi büyüğü, bir vesileyle, damdan düşercesine, “Washington’da kimlerle görüşmeliyim?” diye soruvermişti.

O sıralarda, sanki ülkeyi tanıtmak üzerime vazifeymiş gibi, aldığım her davete icabet ederek yurtdışındaki toplantılara katılmaktaydım, yolum sıkça Washington’a da düşmekteydi. Liderlik için tek eksiğinin “Washington icazeti” olduğuna inanan ANAP büyüğü, herhalde bu sebeple yol göstermemi bekliyordu.

Çok şaşırmıştım.

Türkiye’yi önemseyen ülkelerin, tabii ABD’nin de, bazı politikacılara mavi boncuk dağıttığını tahmin ederim; aksine inanacak kadar saf değilim elbette. Ancak bunun, böyle aleni bir biçimde, Adeta kız ister gibi yapıldığını hiç sanmadım. “Sen bizim çizgimizden ayrılma, İsrail’i hep kolla, şirketlerimize avantalar sağla, biz de seni başbakan yapalım” tarzı bir pazarlık, en “Amerikancı” politikacı için bile, herhalde söz konusu olmamıştır.

Bazı istisnalar var: 1983-1989 yılları arasında Panama’yı yöneten askeri diktatör Manuel Noriega’nın, Amerikalıların Latin Amerika’da darbeler yapacak askerleri eğittikleri harp okullarında okurken, CIA ile yolunun kesiştiği biliniyor. Noriega’nın 1950’li yıllardan 1980’lere kadar CIA’dan her ay maaş aldığını kanıtlayan resmi belgeler bulunuyor.

Noriega’yı, ABD, uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığı gerekçesiyle yerinden etti (1989), yargıladı, cezaevine tıktı; 2010 yılında Fransa’ya, 2011 yılında da Panama’ya teslim etti.

Konuyu aklıma getiren, birilerinin ısrarla gündeme taşımaya çalıştığı, “AK Parti bir projedir” tezi... Teze göre, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül Washington’dan aldıkları icazetle AK Parti’yi kurmuşlar. ABD “Benim çıkarlarımı kolla, İsrail’le iyi geçin” tavsiyesiyle önce Necmettin Erbakan’a yaklaşmış, o reddedince, onlarla irtibat kurmuş...

AK Parti, sizin anlayacağınız, bir “Amerikan projesi” imiş...

İnanan çıkar mı bilmiyorum, AK Parti’nin izlediği politik çizgiyle ters düştüğü için de sanmıyorum; ancak yine de birileri şu günlerde tezi sıcak tutmak için olağanüstü çabalar sarf ediyor.

Benim gözleme dayalı bilgim ise tezin iddia ettiğinden çok farklı.

Robert Pearson, AK Parti’nin kurulduğu dönemde ABD’nin Ankara Büyükelçisi’ydi. Ülkelerini Ankara’da temsil eden neredeyse bütün büyükelçiler yeni kurulan partiyi ziyaret ettikleri ve birkaç kez uzak durmasının mahzurları kendisine de çıtlatıldığı halde, Pearson, kapısından içeri adımını atmaya aylarca direndi.

Yıllar sonra Tayyip Erdoğan’ın “One minute” çıkışıyla ünlenecek Davos toplantısı, 11 Eylül (2001) eylemleri sonrasında New York’ta yapıldığında, Gül-Erdoğan ikilisi de davetliydi. Davos toplantısı sonrasında AK Parti heyeti Washington’a gitti. Bülent Alirıza’nın Türkiye bölümü başkanı olduğu CSIS dışında kendilerine ev sahipliği edecek itibarlı bir düşünce kuruluşu çıkmadığı gibi, çok alt düzeyde bürokratlarla muhatap edilmek istendiler.

Washington’un 2002 seçiminde beklediği, AK Parti’siz bir koalisyondu.

Gözleme dayalı bu bilgiye ek olarak, AK Parti’nin iktidar oluşunun dördüncü ayında baş gösteren 1 Mart tezkeresi krizi, Büyükelçi Eric Edelman’la aleni sürtüşmeler, İsrail’le hiçbir zaman düz gitmeyen hükümet politikası ve en önemlisi Wikileaks belgelerinde okuduğumuz Amerikalı diplomatların Erdoğan ile Gül’e dair değerlendirmeleri de tezi boşa çıkartıyor.

“Abesle iştigal” buna denir işte.

Habertürk

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;