Sesli Makale

Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde toplumların belli değerleri ve kuralları vardır. Dinlere, kültürlere göre değişmez bunlar. En ilkel kabileden en gelişmiş topluklara kadar durum aynıdır. Yalan, iftira ve hakareti kutsayan bir topluluk gördünüz mü siz? Göremezsiniz, yok çünkü.

Her yerde ayıplanır bu eylemler. Bütün dinler ve toplumlar tarafından kınanır. Bazen adalet mekanizması devreye girer; kimi ülkede hapis, kimi ülkede de tazminat cezasına çarptırılır yalancılar ve ahlaksızlar.

Bizde ise bu tür ahlaki düşüklükleri “özgürlük” sayan bir kitle var:

Övgüler düzerler yalanlara. Alkışlarlar iftiraları. Gerçekleri ters-yüz etmektir bütün yaptıkları. Algıların peşine takılıp koşarlar…

“Değerleri” değersizliktir onların! Bir yandan “medeniyetten” bahseder, diğer taraftan kuralsız yaşamaya çalışırlar. Bilmezler ki medeniyet bir kurallar bütünüdür!

***

Yıllarca “öğretim görevlisi” sıfatıyla ders verdim İletişim Fakültesinde…

Gazeteciliği anlattım. “Bir haber yaparken kılı kırk yaracaksınız” dedim:

-Ameliyathanedeki cerrah hassasiyetiyle davranacaksınız. Yanlışa düşmeyeceksiniz. Hele hele okuyucuyu yanıltmak ve aldatmak gibi bir düşünce içinde kesinlikle olmayacaksınız.

“Haber kutsaldır” ifadelerini kullandım. Haberin içine görüş ve düşüncelerin katılamayacağının altını çizdim. “Yorum ise hürdür” derken de mesleğin en temel kuralını defalarca hatırlattım:

-Hürdür ama belli bir çerçeve içinde. “Yorum yapıyorum” diye kimsenin kişilik haklarını ayaklar altına alamazsınız. Yalanlar, iftiralar ve algılar üzerine yorum yapamazsınız…

Geldiğimiz noktada bakıyorum da…

Mesleğin en temel kuralları ayaklar altında. Eskiden bir tartışma sırasında masaya gazete konulduğunda konu kapanırdı. “Gazete yazmışsa tamam” denilirdi. Çünkü en büyük delil gazetedeki haberdi. Bazı gazeteci müsveddeleri mesleği o kadar kirlettiler ki, “Gazete yazmış, ama doğru mu?” noktasına geldi toplum bugün!

***

İşte Fatih Portakal örneği…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve BDDK tarafından, hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bence geç bile kalındı.

Zaman zaman sunduğu haberleri izlediğimde dehşete düşüyordum. Çünkü haber yerine kin ve nefret kusuyordu.

Neler yapmadı ki!..

Gerçek dışı haberler üretti. Olayları çarpıttı. Her şeye bir kulp takmak için uğraştı. Yıkıcı ve bölücü ifadeler kullanıp, daha sonra “pardon” diyerek, sorumluluktan kurtulmaya çalıştı. Yaşadığı, ekmeğini yediği ülkesini “emperyalist” bile ilan edebildi. Hem de Fox gibi bir Amerikan kanalında çalışmasına rağmen!

Vesaire, vesaire…

Benim, üniversitede bu mesleğe hazırlanan öğrencilere “sakın ha yapmayın” dediğim ne varsa onu sergiledi. Mesleğin bütün etik değerlerini ayakları altına aldı. Zaman zaman yazdım, uyardım; ama bir kulağından gidip diğerinden çıktı.

Biliyorum, şimdi birileri çıkıp “gazetecilik” diyecekler, “Nerede basın özgürlüğü?” diye ortalığı velveleye verecekler.

yazının devamı