SİYASET

Abdurrahman Erzurum : …ŞU AYRILIK OLMASAYDI

Tarih
07 Mayıs 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Abdurrahman Erzurum

Bu ülkenin doğal mecrasına ulaşma serüveninde yine virajlı ve tehlikeli bir bölgeye geldik. İç ve dış tehditler ile mücadele edilirken birden bire devletin zirvesinde yaşanan ayrılık herkesi derinden sarstı.

Başbakan Davutoğlu; 20 aydır devam eden Başbakanlık görevini, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşme ardından dün sona erdirdi ve bir daha genel başkan adayı olmayacağını söyleyerek bu defteri kapattı.

Siyasete AK Parti iktidarından sonra, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e danışmanlık görevi ile giren Davutoğlu ilk olarak dışarıdan Dışişleri Bakanı olarak atandı. Davutoğlu daha sonra, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla Başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığına geldi.

Bu istifa sonrası hükümeti birçok yol deneyerek yıkamayan ve çareyi AK Partinin kendi kendisini yıkmasında bulan çevreler, dün hiç olmadığı kadar mutlu oldular. Daha sonra Davutoğlu’nun konuşmasını merakla beklediler. Fakat yine beklenen olmadı. Davutoğlu bir vefa örneği olarak hiçbir sitemde bulunmadan görevi bıraktığını açıkladı. Tam bir olgunluk, nezaket ve sorumluluk içeren dava adamı davranışı gösterdi.

Bırakın Türkiye’yi, Dünya Siyaset Tarihi çerçevesinde 14 yıl boyunca iktidar olup, bu denli oy oranını muhafaza edebilen bir parti yoktur. Bu süre içerisinde bu kadar uyumlu çalışan bir ekip başka hiçbir partiye nasip olmamıştır.

Şu ana kadar genel görüntü bir süredir sosyal medyada ayrılık kampanyası başlatan kişileri mutlu edecek gibi görünmüyor. Kongre tarihinin de olabilecek en yakın zamana ayarlanmış olması sürecin en az zararla atlatılması amacını güdüyor.

Elbette bu ilk değildi sonda olmayacak ama, yine de her ayrılığın bir sevimsiz yanı var.

Ama tarih maalesef bu tür dostların, dava arkadaşlarınınayrılıkları ile dolu.

Bununla birlikte tarihte görülen ayrılıklar ve iktidar ilişkileri şu son zamanda yaşadığımız şekilde, medeni ve zararsız olarak yaşanmıyordu.Siyasi tarihimizdeki krizleri, kongre çekişmelerini hatırladıkça bu ayrılık çok sıradan bir vaka haline geliyor.

Biz, devletin bekası için kardeşlerini öldüren padişahların torunlarıyız. Devletin birliği beraberliği ve fitnenin önü kesmek için oğlunu öldürten, en yakın arkadaşı ve danışmanı Pargalı İbrahim Paşa’yı dört dilsiz cellata boğduran Kanuni Sultan Süleyman bizim için padişahların en önünde gelir.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından Seraskerlik makamına getirildiğinde İmparatorluğun o güne dek dört tuğla simgelenen gücünün yedi tuğa çıkarılması ve İbrahim Paşa'nın da altı tuğ taşımaya yetkili kılınmış olmasıPargalı’nın Kanuni için önemini gösterir herhalde.

Tarihimiz babasını, kardeşlerini, evlatlarını, amcalarını öldürtüp iktidarı ele geçiren yöneticilerin hikayeleri ile doludur.

Peygamberinizden sonra bizlere ışık olan 4 halifeden sadece Hz. Ebubekir hastalık nedeniyle vefat etmiştir. Bilindiği gibi diğer 3 halife suikastlara kurban giderek hayatlarını kaybetmişlerdir.

Bunlar bana göre değil, bu şahsiyetler bana referans olamaz diyorsan, al sana yakın tarihten bir sayfa. Atatürk’e suikast iddiasıyla tutuklanan Kurtuluş Savaşının efsane isimleri; Kâzım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Cafer Tayyar Paşa, Rüştü Paşa, Refet Paşa,Cemal Paşa, Bekir Sami Bey, Cavid Bey, Adnan Bey’lerin yaşadıklarını ve etkisizleştirilmelerini doğru okumak lazım. Ömürleri cephelerde birlikte geçen ve bu ülkeyi uzun yıllar birlikte yöneten İsmet İnönü ile Atatürk’ün son zamanlarını iyi analiz etmeliyiz.

Yine İsmet İnönü-Bülent Ecevit, Turgut Özal-Mesut Yılmaz, Tansu Çiller-Süleyman Demirel arasındaki iktidar mücadeleleri herkesin malumudur.

O kadar geriye gitmek yok. CHP’de Deniz Baykal’ın gidişi, Önder Sav’ın etkisizleştirilmesi, MHP’de yaşanan muhalifler ile Bahçeli arasındaki mücadele ve yeni yeni tavır değişikliği yapan ikinci, üçüncüadamlar, bize bu olayların siyaset kurumunun doğasında olduğunu göstermektedir.

1789 Fransız devriminden, 1917 Rus devrimine, Türk devriminden İran’a kadar her devrim hareketinde ilerleyen zamanlarda harekete başından itibaren katılan kadrolardan bazıları zamanla kendisini dışarıda bulur.

AK Partinin 2001 yılında yükseldiği 70 kadar kurucusundan kaç tanesi hala aktif görev yapıyor? Abdülkadir Aksu, Abdüllatif Şener, Ertuğrul Günay, İdris Naim Şahin, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ali Babacan, Egemen Bağış nerede şimdi?

İnsanın olduğu yerde fikir ayrılığının olacağı gerçeği ortada.

Önemli olan ise bu ayrılıkların, bu mücadelelerin gerçek nedeni? İktidarı ele geçirmek için, makam için, dünya için kardeşini öldürten padişahın bunun hesabını vermekte zorlanacağı gerçeği gibi, yine makam için insanları, arkadaşlarını görevden uzaklaştırmak da hesap vermeyi gerektirir.

Hz. Ali’nin bir olayı meşhurdur. Savaşta bir düşmanını tam öldürecektir, düşman ona tükürür, Hz Ali de elini indirir ve adamı öldürmez, Düşmanı kendisini neden öldürmekten vazgeçtiğini sorar, Hz Ali’de şu cevabı verir: “Ben seninle Allah yolunda ve sırf Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için savaşıyordum ve onun için seni öldürecektim. Sen yüzüme tükürünce öfkelendim, sana kızdım. Eğer o an öldürseydim, sana olan kızgınlığımdan dolayı bunu yapmış olacaktım. Yani seni Allah rızası için değil de kendi nefsim için öldürmüş olacaktım. İşte bu düşünceyle seni serbest bıraktım.” der.

Dedik ya burada amaç önemlidir. Mücadeleler, dava için, Allah rızası için yapılıyorsa, bu yolda yaşananların hepsi kutsaldır. Bu yolda halis niyet taşıyan herkes kazançtadır.

Bunu nasıl mı anlarız?

Bu oluşumda, kişiler yöneticiliktenkasetle, kumpasla değil de istişare ile ayrılıyorsa,

Bu oluşumdan ayrılanların kahir ekseriyeti hala biz bu partinin neferiyiz diyorsa,

Bu oluşumun içinde lidere bağlılık, istişare, sadakat, vefa, kardeşlik hukuku, sabır, Rıza hala en önemli unsurlar olarak kalabiliyorsa,

Bu oluşum varlığını kendisi için değil, dünyanın mazlum milletleri için elzem olduğunun bilincindeyse,

Bu oluşumun fertleri insanımıza sağladıkları kazanımların geri alınabileceği korkusuyla iktidara mecbur olduklarını hissediyorlarsa,

Ve bu oluşumun tepesinden en altına kadar, geldiği yeri ve gideceği yeri biliyorsa sorun yoktur, bir gram üzülmeye ve korkmaya gerek yoktur.

Böyle değilse; Şüphesiz Allah Adildir, O ne güzel vekildir.

Ajanshaber
7 Mayıs 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;