Sesli Makale

İyi ya da kötü, COVID-19 dünyayı gezinme şeklimizi değiştirdi. Türkiye olarak, yolumuzu ve geleceğimizi şekillendirirken diğer güçlerin ne yaptıklarına ve halkların neleri gördüklerine bakmakta fayda var. 

Bakılması gereken en önemli yer ise Amerika ve Amerika halkıdır.

ABD hükümetinin yabancı ülkeler ve küresel şirketlerle köklü ve çoğu durumda çok gizli ittifakları sayesinde, Yeni bir dünya düzenine girdiğimiz giderek daha açık hale geldi. Özellikle Biden hükümetinin dış politikadaki tutumları,  Washington’un tam anlamıyla Siyonist emmelere hizmet ettiğini göstermektedir. Küresel Derin Devlet, tıpkı şirketleşmiş, askerileşmiş, sanayileşmiş Amerikan Derin Devleti kadar gerçektir.

Amerika Derin Devleti’nin Küresel Derin Devlet'e yanıt verip vermediği veya Küresel Derin Devlet'in yalnızca Amerikan Derin Devleti'ni güçlendirip güçlendirmediği belirsizliğini koruyor. Bununla birlikte, ne kadar karmaşık ve simbiyotik olarak iç içe ve birbirine kenetlenmiş olduklarını inkar etmek mümkün değildir. Amerika’da tüm sektörler, küresel ölçekte faaliyet gösteren ve kar marjlarını artırmak için hükümet kanalları aracılığıyla çalışan mega şirketlerin hakimiyetindedir.

 Bu küresel şirket devlerinin kâr odaklı politikaları, yasama politikalarından ekonomiye, çevre sorunlarına ve tıbbi bakıma kadar her şeyi etkiliyor. 

Ama Amerika Devleti’ni yaşatan tek bir şey varsa o da Küresel Savaş Karlığı’dır. 

Savaş büyük bir para kazanma girişimi haline geldi ve Amerika, geniş askeri imparatorluğu ve bir dizi uluslararası savunma müteahhitiyle ensest ilişkisi ile en büyük alıcılarından veya satıcılarından biridir.

Amerikan askeri-sanayi kompleksi, dünyanın her yerinde sürekli savaş yürütmeye adanmış, genişliği ve kapsamı bakımından tarihte eşi benzeri olmayan bir imparatorluk kurdu. Örneğin, ABD'de bir güvenlik gözetleme devleti kurarken, askeri-sanayi kompleksi, 177 ülkede bulunan Amerikan birlikleriyle dünya çapında bir askeri imparatorluğu sürdürdü.

Federal hükümet savunma harcamalarını o kadar gizlemiş ki, doğru rakamları elde etmek zor olsa da, 2001'den beri ABD hükümetinin Afganistan ve Irak'taki savaşlarda 1.8 trilyon dolardan fazla para harcadığını biliyoruz. Bu ise henüz 2053 yılına kadar toplam faturayı 12 trilyon dolar yukarı  çekmesi beklenilen dünya çapında yürütülen savaşları ve askeri tatbikatları içermiyor.

Pentagon ile küresel silahlanma endüstrisinin yasadışı birleşmesi, bugün ülkenin kırılgan altyapısına yönelik belki de en büyük tehdidi temsil ediyor. ABD Dünya nüfusunun %5’ini temsil etmesine rağmen, dünyadaki toplam askeri harcamaların %50’isini harcayarak küresel sahnede en büyük oyun kurucu olmayı hep istemiş ve başarmıştır. Ama bu ABD’nin isteğiyle değil derin güçlerin iradesiyle olmuştur.  

Aslında, Pentagon savaşlara, 50 Eyaletin tamamının sağlık, eğitim, refah ve güvenlik için toplam harcamalarından daha fazlasını harcıyor. 

Açgözlü bir savunma sektörü tarafından yönetilen Amerika, askerileştirilmiş polis ve savaş bölgesine daha uygun silahlarla bir savaş alanına dönüştürüldü. Amerika halkı bu harcamaların kendileri için değilde Yeni Dünya planı için yapıldığını görüyor. Asıl meselede zaten burada.

Amerika halkını etkileyen bir diğer bahis ise Küresel Polisliktir;

Amerika'nın en yakın uluslararası müttefiklerinden biri ve yıllık olarak 3 Milyar Dolardan fazla ABD dış askeri yardımını  İsrail, Amerikan polisini işgalci olarak hareket etmesi için eğitmeyi amaçlayan çok az tanıtılmış bir değişim programının ön saflarında yer aldı.

Bu küresel polislik fikri, Amerika'daki yerel polis teşkilatlarını aşırıcılığı nasıl belirleyecekleri, savaşacakları ve önleyecekleri konusunda eğiten ve ayrıca ellerindeki tüm kaynakları kullanarak toplulukları içindeki hoşgörüsüzlüğü nasıl ele alacakları konusunda eğiten Güçlü Şehirler Ağı tarafından destekleniyor.

Amerika halkı, Ulusal güvenlik ve küresel barış adına kendilerine satılan, kanun ve düzen kılığına girmiş sıkıyönetim yoluyla sürdürülen ve askeri bir polis ordusu ve siyasi bir güç tarafından dayatılan özgürlüklerini kaybettiklerini düşünüyorlar.

Her şeyin ne zaman yokuş aşağı gitmeye başladığını tam olarak saptamak zor, ama Amerika halkı için işler şu anda kesinlikle aşağı doğru bir yörüngede bulunuyor. Halk bunun farkında. Özellikle Yeni Dünya Devleti’nin kendi uluslarını yok edeceğinden korkuyorlar. 

Halk “ ABD hükümeti bizi Küresel Derin Devlet'in zincirlerinden kurtarmayacak.” Diyor.

Çünkü Biden’ın sadık bir hizmetkar olduğunu ve yerine geçecek olan Kamala Harris’in bu plana sadık kalarak Amerika ulusunu yok edeceğini biliyor. Ve şunu diyebilirim ki, Amerikalılar Yeni Dünya’ya uyanık bir şekilde giriyorlar.

Türkiye ise Başkanıyla Yeni Dünya Düzeni’nin farkında ve buna göre adımlar atıyor. Ama önemli olan Devletimizin hareketlerini doğru okumaktır. Bunun için ise Amerikalılarda olduğu gibi bu planların farkında olmamız gerekmektedir. Emin olun ki, Amerika halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir önderi çok arıyor ve istiyor.  Bize düşen ise,  planları bilmek, adımları doğru okumaktır. Zaten böyle yaparsanız, masum Amerika halkının Erdoğan’ı beğendiğini göreceksiniz.

Selametle