SİYASET

Markar Esayan : Kürtler neden birden “tırşikçi” oldu?

Tarih
07 Kasım 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Markar Esayan
BTÖ’nün yöneticilerinden Cemil Bayık’ın HDP’ye “TSK, Münbiç ve Tel Abyad’a operasyon düzenlerse on binlerce sivili sınıra yığın” talimatı verdiği, aynı amaçla örgütün ülke içinde sabotajlar ve intihar saldırıları yaptığı/yapmayı planladığı dün basına (Yeni Şafak) yansıdı. Aslında açık kaynaklardan takip ettiğinizde, BTÖ’nün yöneticilerinin bu yönde sayısız tehdit/ayaklanma çağrısında bulunduklarını görürsünüz.

Aynı şekilde, HDP’nin eşbaşkanlar düzeyinde birçok “sokağa çağrı” yaptığına da tanık olduk. Ama en kötüsü 6-7 Ekim’de Yasin Börü’lerin vahşice öldürüldüğü ayaklanma denemesiydi.

O günlerde ayaklanmayı toplumsallaştırabilmek adına Türkiye’nin DEAŞ’a yardım ettiği, Kobani’nin düşmesi için çalıştığı türünden bir kara propaganda yapıyordu HDPKK… Erdoğan’ın ABD’nin ikiyüzlü Suriye politikasını yüzlerine çarptığı “Kobani düştü düşecek” açıklamasını, tıpkı “Affedersiniz Ermeni” sözlerine yaptıkları gibi bağlamından kopardılar ve sadece çarpıtmakla kalmadılar; kastının tam tersini söylediğini iddia ettiler. Bu sözleri yüzde yüz çarpıtılmış haliyle kabul etmeye hazır kesimlerde etkili oldular. Ama bir kısım sağduyulu insan da bu propagandadan etkilendi. Çünkü HDPKK’ya muazzam bir iç/dış destek vardı.

Oysa Kobani’yi asıl kurtaran Türkiye’nin Peşmerge’yi topraklarından bölgeye geçirmesi olmuştu. Ve HDP bu tezkereye hayır oyu vermişti. Niyetleri üzüm yemek değildi, başkaydı.

Bugün Bayık ve benzerleri asıl amaçlarını gizlemiyorlar bile. Niyet, üst aklın Ortadoğu’daki emperyal amaçları çerçevesinde örgütün şiddet üretme kapasitesini kullanmak. Kürtleri sürekli ölmesi gereken bir insan deposu olarak görüyorlar. Yani, HDPKK’nın Kürtlerin hakları, hukukları, Türkiye çatısı altında olabilecek meşru talepleriyle hiçbir ilgileri yok. Tamamıyla üst aklın kontrolünde emperyalist bir kirli oyunun maşası olmuş durumdalar.

Ancak bu karanlık plan çöktü. 6-7 Ekim’de de, 22 Temmuz sürecinde de, 15 Temmuz gecesinde de Kürt vatandaşlarımız ülkelerinin barışı, istikrarı, hayrı hilafına hiçbir çağrıya kulak vermedikleri gibi, ülkelerine sahip çıktılar. 7 Haziran’da, aslında yine PKK’dan kurtulmak ve siyasetin güçlenmesi için kısmen HDP’ye yönelmişlerdi. Küçük yerlerde ise PKK’nın tehditleri ve FETÖ’nün lojistik desteğiyle sonuç alınmıştı. O zamanki iyiniyetlerinin HDP tarafından savaş baronlarına peşkeş çekildiğini gördüler. Bölgede şu an HDP’ye dönük büyük bir öfke ve kopuş var. Tarihi bir fırsatı olabilecek an zelil şekilde heba ettiler. Onun yerine kefenini giyen, Kürt/Kürtçe inkarını sona erdiren memleketin yiğit liderine, aslında Kürt sorununun gerçek müsebbipleri ile birlik olup saldırdılar. Pazarlık masasında ellerindeki en değerli koz da Kürtlerin “sebil” kanıydı.

Bakınız, tam 100 yıl önce Sykes-Picot ile aynı oyun tezgahlanmış, Osmanlı yönetimindeki aşiretlere devlet vaat edilmiş, sınırlar çetvelle çizilmişti. Elimizde bu kadar değerli bir tecrübe var. Yüz yıl sonra bu ülkeler ne halde bugün? Bu önemli bir sorudur. O ülkeler Suriye, Irak ve diğerleridir. Bugün aslında yok olmakta olan, birer cehennemdirler. Kaldı ki 1916’dan 2011’e kadar da bu ülkelerin halkları birgün gün yüzü görmemişlerdir. Günümüzde ise yüz binler halinde ölmekte, evlerinden kovulmaktadırlar. İşte bugün de Kürtlere vaat edilen böyle bir gelecektir.

Ama bunlar Kürt halkını temsil etmiyorlar. Bugün bu “acı” gerçekle yüzleşiyorlar. O yüzden sözde Kürt siyasetçileri kendi halklarını “hain, tırşikçi, korkak” diye aşağılayabiliyor.

Çünkü kaybettiler ve bunu görüyorlar.

Akşam
7 Kasım 2016 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;