Türkiye’ye dışarıdan ve içeriden uygulanan sıkıştırmanın bir anlamı, hedefi var; açık ki bu milleti bekasından vazgeçmeye zorluyorlar. Ve bunun için de Türkiye’yi baskı altında tutmaya, dört bir koldan geliştirdikleri kıskacı sürdürmeye devam edecekler. Batı’nın baskısını son dönemde giderek arttırması da bu meselede düğümün çözüleceği noktaya gelip çatmamızdan kaynaklanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki AK Parti ve MHP ittifakı, Türkiye’yi bir üst lige çıkararak bu sorunu tümden geride bırakmayı umuyor. Batılı güçler ise geç kalmamak ve ipin ucunu kaçırmamak adına sınırlarımızda, alel acele, dünyanın gözü önünde bir terör ordusu kurarak, eşine az rastlanır bir diplomatik ve ekonomik abluka geliştirerek; içeride de yine kendilerinin oluşturduğu muhalefeti derleyip toparlayarak ülkenin bekasına büyük bir darbe indirmeye hazırlanıyorlar.
Doğu Akdeniz’deki ittifaklaşma, Filistin’in adım adım yutulması, Suriye’nin parçalanması, S-400 ve F-35’ler tartışması, Fırat’ın doğusuna operasyon konusu bu beka mücadelesinin bir parçası. Büyükşehirlerin yönetiminin kimde olacağı, özellikle de Ankara ile İstanbul’u kimin yöneteceği hususu da verilen beka mücadelesiyle yakından bağlantılı.
31 Mart seçimleri, milletin “beka seçimi”ni de belirledi. “Cumhur ittifakı”na giden yüzde 52 oy, hükümetin beka tehditlerini savuşturması için 2023’e kadar elini güçlendirdi. İçeride milletin sağlam bir birliği oluşmuş durumda.
Fakat muhalefetin büyük şehirlerde etkili olması, Ankara ve İstanbul’da başarılı sonuçlar elde etmesi Batı’nın içeride mevzi kazanması anlamına geliyor ki, bundan da Türkiye’yi içeride daha fazla zorlayacakları anlamı çıkar.
Hiç yorum yapılmamış
698 kez izlendi
770 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.