Sesli Makale

Bu siyasi tablo bile siyasi partilerin nerede durduğunu da göstermeye yetiyor. AK Parti ve MHP yürütmenin tek elde toplandığı üniter bir yapıdan yana; Meclis'te "Rejim elden gidiyor, bölüneceğiz" sözlerini dilinden düşürmeyen CHP ise söylemlerinin aksi bir yolda ilerliyor; bunun en büyük kanıtı özerklik ve federasyondan tutun da konfederalizme kadar Türkiye'yi bölecek ne kadar sistem varsa merkezine alan HDP ile kurduğu ortaklık.

Terör örgütü PKK'nın uzantısı olan HDP'ye siyasetin meşruiyet kapılarını aralayan da zaten CHP ve Doğan medyası oldu.

CHP, AK Parti ve MHP'yi ülkeyi bölünmeye sürüklemekle suçlarken; aslında kendisi, 7 Haziran seçimlerinden hemen önce PKK'nın uzantısı olan HDP'yi evin içine alarak ülkeyi içeriden parçalayacak süreci tetiklemişti. Şimdi, bu birlikteliği daha ileriye taşıma hazırlığındalar.

"Başkanlık sistemi" etrafında koparılan fırtınanın asıl sebebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ortak düşman" olarak gösterip CHP ile HDP birlikteliğini daha görünür kılmak. CHP ile HDP birlikteliğini, Türk siyasal sistemine yeni "muhalefet" çizgisi olarak yerleştirmek istiyorlar. Referandum sürecini bu temelde değerlendirecekler. CHP ile HDP tabanını referandum sürecinde aynı ortak zeminde buluşturarak birbirlerine olan yabancılığı gidermeyi hesaplıyorlar.

AK Parti ve MHP hükümet sistemi değişikliğiyle Türkiye'yi daha istikrarlı, daha sağlam bir zemine oturtmaya çalışırken; muhalefeti kontrol eden uluslararası güç çevreleri, CHP ve HDP üzerinden, bu zemini sarsacak yeni bir siyasal ortaklık inşa ediyor.

Ne var ki, CHP ve HDP'nin bağlı olduğu küresel merkezde işler hiç de iyi gitmiyor. Küreselci çete, Obama ve Clinton'ın kaybetmesiyle ağır bir yenilgi aldı. Küreselcilerin yaşadığı yenilgiden diğer ülkelerdeki uzantıları da etkilenecek. Donald Trump'ın yemin edip göreve başlamasıyla onları zor günler bekliyor.

Akşam
22 ocak 2017