Diyânet İşleri Başkanı, hutbede eşcinselliğin büyük günahlardan olduğunu söylediği için İzmir ve Ankara Barosu başta olmak üzere bir kesim tarafından hedefe kondu. Yani hem kulluk hem de anayasa gereği vazifesi İslâm'ı anlatmak olan birine, Kur'an ayetlerini anlattığı için saldırıyorlar. Gerçekten seküler bir devlet olsaydık, inananlar inandıklarını söylemekte özgür olurlardı ama değiliz. Müslümanları zihnen gerici, hukuken ikinci sınıf vatandaş olarak gören bir güruh ile yüz yüzeyiz. Ancak bugün mevzuun hukukî boyutunu değil, bir sosyolog olarak dünyadaki toplumsal söylem ve uygulamalarda nereye evrildiğinden bahsetmek istiyorum. "Biz varız"dan, "Anormal sensin"e giden yol...
Dünyada kendisini eşcinsel olarak tanımlayan nüfus her sene artıyor. Aynı trend, Türkiye için de geçerli. Türkiye'de yaklaşık 20 yıldır kamusal alanda görünürlük elde etmeye çalışan bir eşcinsel hareket olduğundan bahsedebiliriz. İlk başta uğradıkları şiddete karşı "biz varız ve normaliz" diye karşı çıkanlar, işi elbette orada bırakmadılar.
Örneğin, bundan on yıl önce Amerika'da eşcinsel evlilikleri yasal değildi. Evlat edinmeleri yasaktı. 2011'de Obama yönetimi,evliliği "erkek ve kadınarasındaki birliktelik" olarakyorumlayan yasayıkaldırdı. Eyaletlerden bazılarısırayla eşcinsel evliliğitanırken, en son AnayasaMahkemesi'nin 2015'teverdiği kararla eşcinsel evlilik Amerika'daki tüm eyaletlerde serbest hale geldi. Eşcinsel çiftlerinevlat edinmesi ise 15 eyaletteserbest. Şimdi ise Amerika'daki eşcinsel hareketin en büyük amacı evlat edinmeyi tümüyle yasallaştırmak, sayısı 100'ü aşan 'toplumsal cinsiyet' dedikleri kategorileri kabul ettirmek ve dahası doğduğu cinsiyetten farklı olduğunu söyleyen bir çocuk varsa, onun cinsiyetini dönüştürmesini yasal ve zorunlu hale getirmek... Batı'daki 'eşcinselçocuk furyası'na her sene binlerce çocukve ergen dahil oluyor. Çünkü moda dergilerindensinemaya, siyasetten akademiyeebeveynlerin ve çocukların en çokcesaretlendirildiği meselelerden biri halinegetirildi. Nesli ifsatta son nokta: "Eşcinsel çocuklar"
Misal olarak, ABD BaşkanıTrump'ın bile "Bu çocuk istismarıdır"diye nitelediği bir davadanbahsetmek istiyorum. Teksas'ta, bir çiftin üç yaşındaki erkek çocukları James, kendisini kız olarak tanımlayıp, "Frozen" filminde olduğu gibi kız elbiseleri giymek istediğini söylüyor. Anne, bu isteğini kabul ediyor. James'e kız elbiseleri giydirmeye başlıyor ve hatta ona "Luna" diye hitap etmeye başlıyor.
Baba ise bu duruma şiddetle karşı çıkıp, oğullarının daha cinsiyet gelişimini anlamayacak yaşta olduğunu, annenin James'i buna zorladığını ve ebeveynler olarak kız-erkek ayrımı üzerinden cinsiyet eğitimi vermeleri gerektiğini savunuyor. Oğluna, annesi tarafından makyaj yapıldığını ve takma kirpik takıldığını söyleyen baba, oğlunun akıl karışıklığının eski eşi tarafından istismar edilerek daha da ilerletildiğini söylüyor.
Jüri, tıbbî ve psikolojik konudaki velayeti yalnızca anneye verse de hakim kararı bozup, ortak velayet kararı alıyor. Ancak Amerikan Çocuk Doktorları Akademisi'ne göre, çocuk kendisini hangi cinsiyete ait hissettiğini söylüyorsa, kaç yaşında olursa olsun, ebeveynlerin bunu desteklemesi gerekiyor. Yani mevcut durumda,pediatristlerden pedagoglara söylemhakimiyetini kuran "bilim"e göre, çocuğunuzkarşı cinsten olduğunu söylüyorsa,o ne derse ve isterse, ona göre hareketetmeniz çocuk sağlığı için en doğrusu. Anlayacağınız üç yaşındaki çocuğa "ateşe dokunma" demek serbest ama "sen erkeksin, erkekler şöyle giyinir, böyle yapar" diye yol göstermek baskı olarak niteleniyor!
Tabii bu işin bir de "hormonlarla oynama" boyutu var ki oldukça acı verici ve sapkınlığın bulduğu dip noktayı gösteriyor. Farklı cinsiyetten olançocuk, ergenliğe girdikten sonrahormon baskılayıcılar alıyor. Bu, etkisi geri döndürülemeyecek bir ilaç. Böylelikle vücuda zerk edilen zehir sayesinde kız çocuklarının göğsünün çıkması veya erkek çocuklarının kıllanması engelleniyor; seslerinin karşı cinse benzemesi sağlanıyor, vs.
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.
YORUMLAR
mtek
30 Nisan 2020 01:12
10
BİR ÜLKEDE NAMUZSUZLARIN SESİ, NAMUSLULARDAN FAZLA ÇIKIYORSA BAŞTA ADALET,YARGI VE KONUŞMASI GEREKEN MAKAMDA,AKADEMİSYEN,KÖŞE YAZARLARI,SİYASİLER YETERİ KADAR TEPKİ VERMİYORSA VAY HALİMİZE ,HELAK OLURUZ.VEBAL VARDIR.KURAN DA ÖRNEKLERİ VARDIR
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.