KÜÇÜK gibi görünen basınç noktaları bazen çok şey anlatır. Bir süre önce Irak'ın Süleymaniye kentinde önemli bir gelişme yaşandı. Süleymaniye Uluslararası Havalimanı'nda zaman ayarlı bir bombalama oldu.
Saat 16:18'deki patlamadan sonra ortalık karıştı. Meydana gelen patlama, Türk Hava Sahası'nın Süleymaniye uçuşlarına kapatılmasından sonra yaşanıyordu.
İngiltere merkezli ajanslar olayı "BirTürk insansızhava aracıSuriye'de ABDdestekli SuriyeDemokratikGüçleri'nin lideriMazlum Abdi'ye yöneliksaldırı gerçekleştirdi" diye servis etti. Saldırı sırasında hedef alınan konvoyda Mazlum Abdi ile birlikte üç ABD askeri personelinin bulunduğu ancak ölen ya da yaralanan olmadığı bildirildi.
ABD Merkez Komutanlığı sözcüsü Joe Buccino, Wall Street Journal'a yaptığı yazılı açıklamada, "Süleymaniye'de bir konvoya saldırı düzenlendiğini doğrulayabilirim. Konvoyda ABD askeri personeli de vardı. Herhangi bir can kaybı yaşanmadı" dedi. Açıklamasının devamında ise "ABD güçleri, IŞİD'in kalıcı olarak yenilgiye uğratılması için yerel ortak güçleri desteklemek üzere Irak ve Suriye'de kalmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı. İnsanın haklı olarak "Koca ABD bir IŞİD'le baş edemiyor. Nasıl bir iş bu?" sorusunu sormadan edemiyordu.
Türkiye 3 Nisan'da "PKK terör örgütününhavalimanına nüfuz etmesive uçuş güvenliğinin tehditedilmesi" gerekçesiyle hava sahasını kapatıyordu. Ve olan biteni soğukkanlı bir şekilde izliyor. Bunların dışında açıklama da yapmıyordu.
Aradan birkaç gün geçti. Bu kez CENTCOM yani ABD Merkez Komutanlığı sahne aldı.
Suriye'nin kuzeyinde düzenlenen bir operasyonla, üst düzey bir IŞİD yöneticisinin öldürüldüğü belirtildi. Bir helikopterle yapılan operasyonda IŞİD'in Suriye'de ve Avrupa'da terör saldırılarını planlayan üst düzey bir ismin öldürüldüğünü açıkladılar.
Yanındaki iki ismin de etkisiz hale getirildiği duyuruldu. CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla da yaptığı açıklamada "IŞİD'e karşı aralıksız yaptığımız operasyonlarla örgütün bölgede (Türkiye'yi de kastediyor) ve ORTADOĞU'DA EYLEM YAPMASININ ÖNÜNÜ KESİYORUZ..." sözlerine yer verdi. Her zamanki gibi "IŞİDbitene kadar buradayız" şablonu da peşinden geliyordu...
Bırakın KÜRESEL eylemleri, bölgesel çapta gücü olan her ÖRGÜTÜN arkasında BÜYÜK İSTİHBARAT TEŞKİLATLARI vardır. Aksi mümkün değildir. Büyük güçler Tez-ANTİTEZ ve SENTEZ'i kendileri meydana getirir. Bu EL Kaide örneğinde de PKK örneğinde de YPG örneğinde de IŞİD örneğinde de böyledir.
Alınması istenen sonuçlar için bunlar oluşturulur ve görev KOD'u yazılır. Bu örgütlerin sınırımızın hemen aşağısında olma nedeni BÖLGESELDEĞİŞİM TALEBİDİR... Yani sınırların tekrar ele alınması, yeniden çizilmesi, yeni bileşenlerle yeni merkezlerin oluşmasının istenmesidir. ABD, IRAK'a iki kez niye girdi? Sınırı mı vardı? Oradaki petrole ihtiyaç mı duyuyordu? Elbette hayır.
Özellikle Avrupa ve İngiltere'nin ön almasından rahatsız oldukları için geldiler. Ve oyunlarını KÜRTKARTI üzerinden başlattılar.
Zaten korumaya aldıkları da IRAK'ta görüldüğü gibi Kürtler oldu... Şimdi Suriye'de aynı operasyon devam etmekteydi.
Rakipleri hala AVRUPA'ydı...
Tabii en çok rahatsız olan da doğal olarak Türkiye oluyordu.
Mücadele KÜRESELDİ. Ancak kapımızın önünde oluyor biz de etkileniyorduk. Açalım...
Paris'te PKK'lılara kapılarını açan hata ödüllendiren Fransa gerçeği net olarak görülmekteydi.
Fransız lider Macron bir önceki hafta Çin'e gitti. Cinping'le kucaklaştı ve "Dolar'dankurtulmanın zamanıgeldi" dedi. Çok etkili ve önemli bir çıkıştı bu. Aradan birkaç gün geçti bu kez ABD'ye karşı duruşu net olan, ALMANYA ile ciddi yakınlaşma içinde olan BREZİLYA sahne aldı. DevletBaşkanı LuizInacio Lula da Silva'nın Pekinziyareti küresel sarsıntımeydana getirdi. Lula, BRICS grubunun ticarette dolara alternatif para birimi araması çağrısında bulunarak "Her gece kendime şu soruyu soruyorum: Neden tüm ülkeler ticaretlerini dolara dayandırmak zorunda? Neden kendi para birimimizle ticaret yapamıyoruz? Altın standardının ortadan kalkmasından sonra doların (rezerv) para birimi olduğuna kim karar verdi?" ifadelerini kullandı. Çin, Rusya,Hindistan, Brezilya ve GüneyAfrika Cumhuriyeti'nin oluşturduğu BRICS dünyanın yüzölçümünün dörtte birinden büyük bir alanı kaplıyor, 3 milyarı aşkın insanı (dünya nüfusunun yüzde 40'ı) temsil ediyor ve dünya ekonomisinin yüzde 23'ünden fazlasını oluşturuyordu. Lula "BRICS bankası gibi bir banka neden BRICS ülkeleri arasındaki ticareti finanse edecek bir para birimine sahip olamıyor? Bugün ülkeler, kendi para birimleriyle ihracat yapabilecekken, ihracat yapmak için dolar peşinde koşmak zorunda kalıyor" sözleriyle kurulu düzene başkaldırıyordu.
Peş peşe gelen saldırıları gören ve ön alan da ABD Hazine Bakanı Janet Yellen oldu. Çin ile Rusya'nın DOLAR'a karşı başlattığı hamleye Hindistan, Suudi Arabistan, İran, Türkiye, bazı Afrika ülkeleri ve solun iktidarda olduğu Latin Amerika ülkelerinin çeşitli boyutlarda katıldığının altını çizen Yellen "Yaptırımlar DOLAR hegemonyasını kırmaya çalışan cepheyi giderek büyütüyor" açıklaması ile sorunu ortaya koydu. Lula'nın dediği gibi DOLAR ile ALTIN arasında bir bağ yoktu. Kalmamıştı... Ancak ABD silah, ekonomik tabanı, hukuk sistemi, yumuşak güç gibi enstrümanları kullanarak DOLAR'ı tahtında tutuyordu. EN önemli gerekçe de DOLAR ile PETROL arasında bağ kurulması ve bunun sarsılmamasıydı... Buna rağmen son dönemde bu da aşınma emareleri gösteriyordu.
Türkiye sık sık yazdığım gibi çok kritik bir güçtü. Bulunduğu tarafa maçı kazandıracak kadar etkiliydi. Yeni Dünya Düzeni kurulamadığı için de ABD dünyanın pek çok bölgesinde zorlanıyordu. Sorunların sayısını azaltmaktansa çoğaltıyordu. Bu nedenle "ABD Türkiye'denuzak duramaz.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.