BELKİ çok kişi hatırlamak istemiyor ancak iktidar çok büyük risk alıp OSLOGÖRÜŞMELERİ için zemin hazırladı. Terör dalgasının ülkeyi yıllarca yormasından sonra atılacak bu adım hem cesaret hem de uzak görüş isterdi. Atıldı... OSLO'da masa kuruldu. Taraflar bir araya geldi. Aklı başında her devletin yapacağı gibi temas gizlice sağlandı. Canlı yayında toplantı yapılacak hali yoktu. Her iki tarafı masaya oturtan ve KAYITLARI tutan ise İNGİLİZİSTİHBARATIYDI! SIZINTI görüşmelerin yarıda kalması için yapılmıştı.
Sonuca gidilmemesi içindi... Ki istihbarat servislerinin amacı da budur. SIZINTI üzerinden DEĞİŞİMİN KAPISINI aralamak... Zaten hemen arkasından gelen günlerde bu kez KCK içindeki MİTGÖREVLİLERİ deşifre ediliyordu. Yani masadan sonuç alınmaması için bir ya da birden fazla güç devredeydi...
Bunda şaşılacak bir şey de yoktu. Dün olanın benzeri aynı şekliyle bugün de olmaktaydı... Aslında son yıllara damga vuran bütün olayların başlangıcı OSLO görüşmeleri ve bunun sızmasıydı...
17-25'ten 15 Temmuz'a kadar giden yol açılmıştı...
Bunca krizden sonra Ankara NATO'dan da Washington'dan da uzağa düştü. Yeni bir yol arayışı başladı. Rejimler ya da ülkelerin rotaları 15 Temmuz gibi büyük kırılmalarla değişirdi.
Bizde de böyle oluyordu.
Rus ajan Skripal'in ya da Rus muhalif lider Navalny'nin zehirlenmesi KREMLİN'in ilişkilerine darbeydi. Rus uçağının düşürülmesi, Büyükelçi Karlov'un öldürülmesi de Türk-Rus ilişkilerine... Washington, ısrarla Türkiye'nin YPG'ye zarar vermesinin önüne geçmek istiyordu. Ankara- Moskova yakınlığı ise tansiyonu fırlatan bir adımdı.
Bunun sonucu S-400 krizi baş gösterdi. Türkiye, NATO kaynaklı saldırıları yaşadığı için HAVA SAVUNMASİSTEMİNİ RUSLAR'dan temin ediyordu. Muhtemel saldırının NATO'dan geleceğini düşünmekteydi.
İşte bu kriz medyada konuşulduğundan çok ötede bir yerde! Bu nedenle "Amerika'nın savunma alanındaki çıkarlarını doğrudan ilgilendiren S-400 sorunu Türkiye ve ABD arasında Kıbrıs dahil olmak üzere tarih boyunca yaşanan krizlerden daha büyük ve daha başka..." yorumlarına neden oluyordu.
Ankara'yı iyi bilen isimler tansiyonun daha da artacağını işaret ediyordu:
Bu yönetimin Trump yönetiminden farkı çok sayıda görevlide Erdoğan ve onun iç siyasetteki politikalarına ilişkin bir hoşnutsuzluk olması. Trump Erdoğan'ı seviyor ve Türkiye içinde ne yaptığını önemsemiyordu.
Yeni dönemde durum böyle olmayacak. Bu da gerçekten ciddi bir sorun...
Türkiye en son GİRİT FORMÜLÜNÜ getirse dekabul görmedi. Kriz içteniçe daha da büyüdü! Yineaynı ses: "Türkiye'nin politikasında keskin dönüş olmazsa ilişkiler fayda sağlamayacak. Bölgede Ruslar'ın alan kazanmasına yarayacak." Biden'ın seçilmeden öncesöylediklerini hatırlatalım... Vepuzzle'ı tamamlayalım...
"Bence yapmamız gereken O'na (Erdoğan'a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek.
Muhalefeti desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Geçmişte yaptığım gibi, muhalefetle doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz..." ABD Başkanı, Beyaz Saray'a gelmeden önce bunları söyledi. Geldi.
Dışişleri Bakanı Türkiye için "SÖZDE MÜTTEFİK" dedi. Pentagon ise geçtiğimiz gün "YPG politikalarındabir değişiklik söz konusudeğil. Birlikteliğimizsürecek" açıklamasını yaptı.
ABD'deki asıl rahatsızlık Türkiye'nin Londra ile yeni oyunda yer alması, büyük rol üslenmesi... Sıkıntının nedeni bu... Libya'da, Doğu Akdeniz'de, Suriye'de, Karabağ'da olan da bu...
PKK tabelasının son günlerde önümüze gelmesi de bu!
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.