İKİNCİ Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika gelip patronluğunu ilan etti.
Ama eski güç sahibi İngiltere yetkiyi tam olarak devretmedi. İki gücün arasındaki mücadele, bizi hiç ilgilendirmedi. Sarışın mavi gözlü adamlarını hep dost sandık. Öyle bir şey yoktu.
İngilizler OSMANLI'ya en zayıf yanından girdi.
Osmanlı bünyesinde Sırp'ı, Bulgar'ı, Rus'u, Alman'ı, Hırvat'ı yani YABANCIYI barındıran bir yapıydı. İYİ OLAN HERKESİN ÖNÜ AÇIKTI. İngilizler ise bir bütün oluşturan FARKLI yapılara girer ve orayı ele geçirirdi. Devlet, bürokrasi, tarikat, dernek ya da vakıf gibi. İngiliz aklı, milleti ele geçirmenin doğru olmadığını düşünür "önemli olan HALKI ETKİLEYECEK isimleri kontrol etmek" ilkesiyle hareket ederdi. Mesela bir tarikat liderini kontrol ettiğiniz zaman bu tarikat bir de büyük ve etkili bir yapıysa, koca yapı elinizde demekti. Aileler için de aynı formül uygulanırdı! Parayı verir son sözü onlar adına bunlar söylerdi. Böyle çok operasyon yedik.
Amerika ise bireylere seslenirdi.
Osmanlı gibi. İyi olanın önünü açar ve bir hedef altında birlikte yürürdü. Ama Osmanlı'dan farkı EKONOMİK MUSLUKLARLA KONTROLÜ sağlamaktı. İngilizler'i küresel anlamda yenmek için kendi EKONOMİK kurallarını koymalıydı.
Koydu da. Yendi de...
Ama ne hikmetse işler yine karıştı. Hem de iyice...
Kasım 2015'te Rus savaş uçağı SU-24 sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle düşürüldü. NATO üyesi bir ülke tarafından düşürülen ilk Rus uçağıydı. Haliyle bu olayın tepkileri büyük oldu. İlişkiler gerildi, kopma noktasına geldi. Ekonomik ilişkiler büyük yara aldı. Karşılıklı kırıcı çıkışlar ve imalar birbirini izledi. İki ülke tarihte hiç bu kadar iyi ilişkiler içinde olmamışken, kara bulutlar gelip çöktü. UÇAĞI KİM DÜŞÜRDÜ? Neden düşürdü? Emri kim verdi? Bilmiyoruz.
Ancak uçak olayının arkasından sadece iki gün sonra çok önemli bir isim bu olayı anlattı. Analizini yaptı. Bu kişi Amerikan DERİN DEVLETİNİN yazılımcılarından olan Zbigniew Kazimierz Brzezinski'ydi... Peki o gün neler söylemişti? Okuyalım....
"Türkiye ile Rusya arasındaki gerilim ölümcül olmamalıdır.
Burada devreye zeka girmelidir.
Zeka çözüm odaklı olmaktır. Eğer iki ülke ego savaşı olarak gelecek günlere hazırlanırsa, bundan kaybedecek olanlar kendileridir. Peki kim kazanır? Elbette ABD ve İngiltere.
Çünkü Ortadoğu'da yeni bir güç kavgasına şahit olacağız. Türkiye ile Rusya'yı karşı karşıya getirmenin, büyük avantajlarının olduğu ortada.
Ortadoğu'daki taşların yerini değiştirmek için Türkiye ile Rusya ilişkilerinin sıfırlanması çok önemli.
İki ülke arasındaki gerilim sürdüğü sürece, etkileri daha çok hissedilecek.
Hem Türkiye hem de Rusya esas odaklanması gereken konulara değil de birbirlerinin zaaflarını bulmak için çabalayacaklar... Böyle sürerse ikisi de kaybeden olacaktır..." İngilizler uzun zamandır RUSYA ile olan hesabını görmek için uğraşıyordu. Kraliçe'nin gölgesi konumunda olan ROTHSCHILD'ler bunu saklama gereği duymuyordu bile... Gorbaçov, Yeltsin ve Putin zamanında da kavga büyüktü. Bu adamlar Rusya'nın kendilerine ait olduğunu düşünüyor. Putin de aksini tabii!
Aslında şu an OSMANLI'da bize kurulan kumpasların bir benzerini yaşıyoruz. FARKLILIĞIMIZ olan ZENGİNLİĞİMİZ olan YAPILARDAN gelinmiyor mu?
Geliniyor! Eğitim sistemi içinde ayrı ve önemli bir parantezi dolduran eğitim kurumlarından gelinmiyor mu? Geliniyor! Oruçta, iftarda, sahurda bile bölmek için adımlar atılmıyor mu? Atılıyor! İslam'ın karşısına, Müslümanlığın karşısına LAİKÇİLİK çıkarılmıyor mu?
Çıkarılıyor! Daha önemlisi yüzlerce yıldır el ele iç içe, omuz omuza yaşadığımız KÜRT kardeşlerimizle aramıza ayrılık tohumları ekilmiyor mu? Ekiliyor! Daha neler neler...
Hem içeride hem etrafımızda sorun yaşıyoruz. Hepsi belli akılların ürünü!
Bunlarla da bitmiyor! PARANIN SAHİPLERİ SERVETLERİYLE birlikte Amerika'nın yolunu tutuyor!
100 trilyon dolar borcu olduğu söylenen Amerika'yı ayakta tutmak için. Bu nedenle BAŞKANLIK yarışı da adaylar da aldıkları PARASAL DESTEKLE gündemde. BARONLARIN dediği olacak yani. İşte bu BARONLAR Rusya ile yan yana, İslam ile iç içe, Balkanlar ile omuz omuza, Orta Asya ile kalp kalbe bir TÜRKİYE istemiyor. Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım iki mektupla çok önemli adım attılar. Ancak korkarım ilişkiler uzun süre daha eski günlerine dönemeyecek. Çünkü Rusya'yı ayakta tutan PETROLÜN fiyatına KREMLİN değil, BARONLAR karar veriyor. Yani Putin hiç olmadığı kadar zorda. Ayrıca Putin Rusya'sının, Ankara'dan gelecek ciddi bir özürden sonra elini uzatıp uzatmayacağı da meçhul. Büyük ihtimal o el uzatılmayacak.
Muhammed Ali'nin cenazesiyle bize Amerika'dan saldıranlar, şimdi de Kremlin üzerinden prestijimize hücum edeceklerdir. Amaç Erdoğan'ı yalnız bırakıp gücünü törpülemek.
Bölgede TEK BAŞINA kalan bir ANKARA'nın çok fazla dayanamayacağını düşünüyorlar.
Oyunu buna göre kuruyorlar.
Ayrıca ikinci bir uçak olayının yaşanmayacağının da garantisi yok! Ya da başka bir senaryonun hayata geçirilmeyeceğinin sözünü kimse veremez! Para sahipleri PARALARINI uçaklarla NEVADA'ya taşırken Avrupa da bizden koptu. Onlar da "KÜRTLER yoksa TÜRKİYE yok" dedi. Bakın Almanlar'a, BARONLARIN sözlerini hem tekrar ediyorlar hem de onaylıyorlar! Yani uçak düşüyor, Ankara-Moskova ilişkileri duruyor, Avrupa bize sırtını dönüyor, İran mesafeli kalıyor, Suudlar bir ileri iki geri yapıyor, Esad kaldıkça kalıyor, Mısır "ILIMLI MODEL BENİM" diye öne çıkıyor, Amerika, "Muhamed Ali'ye ben sahip çıkarım. İslam da bana emanet" diyor... Türkiye'yi kıskaca alma operasyonlarına biraz geri çekilip uzaktan baktığımızda, HEM BİREYLERİN (Amerikan modeli) hem önemli YAPILARIN kontrol edilip (İngiliz modeli) kullanıldığını görüyoruz... PARANIN Amerika'ya hareketinden sonra bambaşka bir anlaşma karşımızda duruyor.
İmparatorluklarını birbirine devretmeyenler anlaştı gibi! Ve bu anlaşmanın merkezinde bilelim ki TÜRKİYE var. Doğru mudur bilinmez ama GOOGLE bile dünyanın merkezini "ÇORUM" olarak açıkladı! Amerika para ile dünyayı kontrol etmek için yola çıktı.
Gidip BARONLARLA anlaştı.
Şimdilik durum bu!
Elbette Rusya çok önemli bir güç!
Elbette çok iyi bir dost ve komşu!
Elbette büyük bir tarih! Ama kabul edelim ki Rusya kendi derdini bile çözemez! Keşke böyle olmasa ama gerçek bu! Amerika destek verdiği için 1950'den beri süper güç!
Uzaya gidiyorlardı şimdi Antalya'ya gelemiyorlar! Düşünün!
Rus turist sadece Kremlin'in tutumundan dolayı gelmiyor değil.
Ekonomik krizin etkisi büyük!
İstedikleri an daha da acı çektirirler...
Bizim yolumuz BATI! Olmalı. Güç orada! Onların gelmek istedikleri yer de ORTADOĞU! İnanın bizden başka gidecek yerleri çalacakları kapı yok. Kimseye sırtımızı dönmeyelim.
Ama önceliklerimiz farklı olmalı...
Çünkü çok pis oyun kuruyorlar.
Ve güçleri de var! Eğer Amerika PARAYA hükmedenler ile birlikte gelecekse sadece bizim için değil bölge için de hayat kolay olmaz...
Kimin elinde hangi kart olursa olsun! Bölgenin anahtarı biziz! Biz olmadan asla ve kat'a kimse adım atamaz... Bunu bilmek bile bizi büyütür! Tek yapmamız gereken içeride bir ve bütün olmak... Bakın Putin "Gitmeyeceksiniz!" dedi.
Rus turist gelmedi. Ama içeride bazıları BEŞTEPE ne derse desin karşısında! Garip değil mi bu! Her şeye karşı olunur mu! Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor!
Erdoğan karşıtlığının altında KÜRESEL bir akıl yatmakta. Kim bunun farkında bilmiyorum. Ama oyun büyük ve yabancı! Bütün bunlara rağmen güç bizde. Çünkü gelmek istedikleri topraklar bizim ruhumuzu taşıyor. Öyle kolay değil.
Biz "BİTTİ" demeden bitmez de başlamaz da... Ama yeter ki oyunu bilelim ve içinde olalım... Perde indiğinde koltukta oturan seyirci olmayalım
Takvim
16 Haziran 2016
Ama eski güç sahibi İngiltere yetkiyi tam olarak devretmedi. İki gücün arasındaki mücadele, bizi hiç ilgilendirmedi. Sarışın mavi gözlü adamlarını hep dost sandık. Öyle bir şey yoktu.
İngilizler OSMANLI'ya en zayıf yanından girdi.
Osmanlı bünyesinde Sırp'ı, Bulgar'ı, Rus'u, Alman'ı, Hırvat'ı yani YABANCIYI barındıran bir yapıydı. İYİ OLAN HERKESİN ÖNÜ AÇIKTI. İngilizler ise bir bütün oluşturan FARKLI yapılara girer ve orayı ele geçirirdi. Devlet, bürokrasi, tarikat, dernek ya da vakıf gibi. İngiliz aklı, milleti ele geçirmenin doğru olmadığını düşünür "önemli olan HALKI ETKİLEYECEK isimleri kontrol etmek" ilkesiyle hareket ederdi. Mesela bir tarikat liderini kontrol ettiğiniz zaman bu tarikat bir de büyük ve etkili bir yapıysa, koca yapı elinizde demekti. Aileler için de aynı formül uygulanırdı! Parayı verir son sözü onlar adına bunlar söylerdi. Böyle çok operasyon yedik.
Amerika ise bireylere seslenirdi.
Osmanlı gibi. İyi olanın önünü açar ve bir hedef altında birlikte yürürdü. Ama Osmanlı'dan farkı EKONOMİK MUSLUKLARLA KONTROLÜ sağlamaktı. İngilizler'i küresel anlamda yenmek için kendi EKONOMİK kurallarını koymalıydı.
Koydu da. Yendi de...
Ama ne hikmetse işler yine karıştı. Hem de iyice...
Kasım 2015'te Rus savaş uçağı SU-24 sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle düşürüldü. NATO üyesi bir ülke tarafından düşürülen ilk Rus uçağıydı. Haliyle bu olayın tepkileri büyük oldu. İlişkiler gerildi, kopma noktasına geldi. Ekonomik ilişkiler büyük yara aldı. Karşılıklı kırıcı çıkışlar ve imalar birbirini izledi. İki ülke tarihte hiç bu kadar iyi ilişkiler içinde olmamışken, kara bulutlar gelip çöktü. UÇAĞI KİM DÜŞÜRDÜ? Neden düşürdü? Emri kim verdi? Bilmiyoruz.
Ancak uçak olayının arkasından sadece iki gün sonra çok önemli bir isim bu olayı anlattı. Analizini yaptı. Bu kişi Amerikan DERİN DEVLETİNİN yazılımcılarından olan Zbigniew Kazimierz Brzezinski'ydi... Peki o gün neler söylemişti? Okuyalım....
"Türkiye ile Rusya arasındaki gerilim ölümcül olmamalıdır.
Burada devreye zeka girmelidir.
Zeka çözüm odaklı olmaktır. Eğer iki ülke ego savaşı olarak gelecek günlere hazırlanırsa, bundan kaybedecek olanlar kendileridir. Peki kim kazanır? Elbette ABD ve İngiltere.
Çünkü Ortadoğu'da yeni bir güç kavgasına şahit olacağız. Türkiye ile Rusya'yı karşı karşıya getirmenin, büyük avantajlarının olduğu ortada.
Ortadoğu'daki taşların yerini değiştirmek için Türkiye ile Rusya ilişkilerinin sıfırlanması çok önemli.
İki ülke arasındaki gerilim sürdüğü sürece, etkileri daha çok hissedilecek.
Hem Türkiye hem de Rusya esas odaklanması gereken konulara değil de birbirlerinin zaaflarını bulmak için çabalayacaklar... Böyle sürerse ikisi de kaybeden olacaktır..." İngilizler uzun zamandır RUSYA ile olan hesabını görmek için uğraşıyordu. Kraliçe'nin gölgesi konumunda olan ROTHSCHILD'ler bunu saklama gereği duymuyordu bile... Gorbaçov, Yeltsin ve Putin zamanında da kavga büyüktü. Bu adamlar Rusya'nın kendilerine ait olduğunu düşünüyor. Putin de aksini tabii!
Aslında şu an OSMANLI'da bize kurulan kumpasların bir benzerini yaşıyoruz. FARKLILIĞIMIZ olan ZENGİNLİĞİMİZ olan YAPILARDAN gelinmiyor mu?
Geliniyor! Eğitim sistemi içinde ayrı ve önemli bir parantezi dolduran eğitim kurumlarından gelinmiyor mu? Geliniyor! Oruçta, iftarda, sahurda bile bölmek için adımlar atılmıyor mu? Atılıyor! İslam'ın karşısına, Müslümanlığın karşısına LAİKÇİLİK çıkarılmıyor mu?
Çıkarılıyor! Daha önemlisi yüzlerce yıldır el ele iç içe, omuz omuza yaşadığımız KÜRT kardeşlerimizle aramıza ayrılık tohumları ekilmiyor mu? Ekiliyor! Daha neler neler...
Hem içeride hem etrafımızda sorun yaşıyoruz. Hepsi belli akılların ürünü!
Bunlarla da bitmiyor! PARANIN SAHİPLERİ SERVETLERİYLE birlikte Amerika'nın yolunu tutuyor!
100 trilyon dolar borcu olduğu söylenen Amerika'yı ayakta tutmak için. Bu nedenle BAŞKANLIK yarışı da adaylar da aldıkları PARASAL DESTEKLE gündemde. BARONLARIN dediği olacak yani. İşte bu BARONLAR Rusya ile yan yana, İslam ile iç içe, Balkanlar ile omuz omuza, Orta Asya ile kalp kalbe bir TÜRKİYE istemiyor. Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım iki mektupla çok önemli adım attılar. Ancak korkarım ilişkiler uzun süre daha eski günlerine dönemeyecek. Çünkü Rusya'yı ayakta tutan PETROLÜN fiyatına KREMLİN değil, BARONLAR karar veriyor. Yani Putin hiç olmadığı kadar zorda. Ayrıca Putin Rusya'sının, Ankara'dan gelecek ciddi bir özürden sonra elini uzatıp uzatmayacağı da meçhul. Büyük ihtimal o el uzatılmayacak.
Muhammed Ali'nin cenazesiyle bize Amerika'dan saldıranlar, şimdi de Kremlin üzerinden prestijimize hücum edeceklerdir. Amaç Erdoğan'ı yalnız bırakıp gücünü törpülemek.
Bölgede TEK BAŞINA kalan bir ANKARA'nın çok fazla dayanamayacağını düşünüyorlar.
Oyunu buna göre kuruyorlar.
Ayrıca ikinci bir uçak olayının yaşanmayacağının da garantisi yok! Ya da başka bir senaryonun hayata geçirilmeyeceğinin sözünü kimse veremez! Para sahipleri PARALARINI uçaklarla NEVADA'ya taşırken Avrupa da bizden koptu. Onlar da "KÜRTLER yoksa TÜRKİYE yok" dedi. Bakın Almanlar'a, BARONLARIN sözlerini hem tekrar ediyorlar hem de onaylıyorlar! Yani uçak düşüyor, Ankara-Moskova ilişkileri duruyor, Avrupa bize sırtını dönüyor, İran mesafeli kalıyor, Suudlar bir ileri iki geri yapıyor, Esad kaldıkça kalıyor, Mısır "ILIMLI MODEL BENİM" diye öne çıkıyor, Amerika, "Muhamed Ali'ye ben sahip çıkarım. İslam da bana emanet" diyor... Türkiye'yi kıskaca alma operasyonlarına biraz geri çekilip uzaktan baktığımızda, HEM BİREYLERİN (Amerikan modeli) hem önemli YAPILARIN kontrol edilip (İngiliz modeli) kullanıldığını görüyoruz... PARANIN Amerika'ya hareketinden sonra bambaşka bir anlaşma karşımızda duruyor.
İmparatorluklarını birbirine devretmeyenler anlaştı gibi! Ve bu anlaşmanın merkezinde bilelim ki TÜRKİYE var. Doğru mudur bilinmez ama GOOGLE bile dünyanın merkezini "ÇORUM" olarak açıkladı! Amerika para ile dünyayı kontrol etmek için yola çıktı.
Gidip BARONLARLA anlaştı.
Şimdilik durum bu!
Elbette Rusya çok önemli bir güç!
Elbette çok iyi bir dost ve komşu!
Elbette büyük bir tarih! Ama kabul edelim ki Rusya kendi derdini bile çözemez! Keşke böyle olmasa ama gerçek bu! Amerika destek verdiği için 1950'den beri süper güç!
Uzaya gidiyorlardı şimdi Antalya'ya gelemiyorlar! Düşünün!
Rus turist sadece Kremlin'in tutumundan dolayı gelmiyor değil.
Ekonomik krizin etkisi büyük!
İstedikleri an daha da acı çektirirler...
Bizim yolumuz BATI! Olmalı. Güç orada! Onların gelmek istedikleri yer de ORTADOĞU! İnanın bizden başka gidecek yerleri çalacakları kapı yok. Kimseye sırtımızı dönmeyelim.
Ama önceliklerimiz farklı olmalı...
Çünkü çok pis oyun kuruyorlar.
Ve güçleri de var! Eğer Amerika PARAYA hükmedenler ile birlikte gelecekse sadece bizim için değil bölge için de hayat kolay olmaz...
Kimin elinde hangi kart olursa olsun! Bölgenin anahtarı biziz! Biz olmadan asla ve kat'a kimse adım atamaz... Bunu bilmek bile bizi büyütür! Tek yapmamız gereken içeride bir ve bütün olmak... Bakın Putin "Gitmeyeceksiniz!" dedi.
Rus turist gelmedi. Ama içeride bazıları BEŞTEPE ne derse desin karşısında! Garip değil mi bu! Her şeye karşı olunur mu! Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor!
Erdoğan karşıtlığının altında KÜRESEL bir akıl yatmakta. Kim bunun farkında bilmiyorum. Ama oyun büyük ve yabancı! Bütün bunlara rağmen güç bizde. Çünkü gelmek istedikleri topraklar bizim ruhumuzu taşıyor. Öyle kolay değil.
Biz "BİTTİ" demeden bitmez de başlamaz da... Ama yeter ki oyunu bilelim ve içinde olalım... Perde indiğinde koltukta oturan seyirci olmayalım
Takvim
16 Haziran 2016
Hiç yorum yapılmamış
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
ÖNE ÇIKANLAR Tümü
Zekeriya Say : “Yalanın bacağı” artık kırılmalı!
574 kez izlendi
Salih Tuna : Bıyık da yetmiyor
559 kez izlendi
Ergün Diler : Adidas
1477 kez izlendi
Zafer Şahin : AYM’de kimin dediği oldu?
2186 kez izlendi
EN POPÜLER GÜNÜN YAZISI
YAZARLAR
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.