TÜRKiYE'NİN küresel lig'de vazgeçilmez bir oyuncu olduğunu binlerce kez yazdım. Bazıları abarttığımı düşündü. Alışkanlıklarının önüne geçemiyorlardı. Ancak hala olan biteni anlamayan ezberle, şablonla giden çok insan var. Türkiye'nin değerini, kapladığı alanı ve konumunu göz önüne alarak değerlendirme yapılmalıdır. Aksi durumda hayal kırıklığı olur...
Açalım biraz...
Türkiye yakın zamanda Libya meselesinde, Suriye meselesinde AKDENİZ meselesinde pek çok kez AVRUPA ile karşı karşıya geldi.
Hem Fransız hem de Alman savaş gemileriyle açık denizde gerilim yaşandı. Eller tetiğe kadar gitti. Mülteci meselesi de böyleydi. Her fırsatta AB ile TÜRKİYE'nin çıkarları çatışmaktaydı... Yıllarca bizi kapıda bekletenlerle şimdi üst perdeden tartışıyorduk. Rekabet içindeydik...
Peki neler oluyordu? Soru bu. Cevabı bulduğunuz an KÜRESEL GİDİŞATI ÇÖZMEK zor değildi.
İki örnekle ilerleyelim... Biri THE ECONOMIST diğeri ise Pirelli CEO'su MarcoTronchetti Provera...
Dünyaca ünlü dergi The Economist geçtiğimiz hafta kapağında BUZ TUTMUŞAVRUPA'YA YER verdi. Avrupa kıtası için felaket senaryosu çizdi ve "Küresellig'de sınıf düşmenineşiğinde, ekonomik vesiyasi çöküş yaşayabilir" yorumunu yaptı. Jeopolitik dengelerdeki değişim, artan enerji maliyetleri ve yüksek enflasyonun AVRUPA'yı bitireceğini yazdı. Kabaca...
Artan enerji fiyatlarının şirketleri rekabetten uzağa ittiğini enflasyonu patlattığını iflasları getirdiğini ve dünya üzerindeki gücü budadığını anlattı.
Yani benim 24 ŞUBAT'tan bu yana yazdıklarımın bir benzerini KAPAK yapmışlar...
Oysa sorulacak ilk soru "KİM KİMİNLE SAVAŞIYOR?" olmalıydı. Doğru soru cevabıda getiriyordu... Konu uzun vederin olsa da özet yapılabilirdi.
BlackRock CEO'su Larry Fink'in başını çektiği güçyani Biden'ı destekleyenfinansal dev, son birkaç yıldır"YEŞİL DÜNYA" mottosututturdu. Avrupa burada LİDERLİĞE soyundu.
Mesela "KÖMÜRE, FOSİL YAKITLARA YATIRIM YAPMAYACAĞIM" diyen ve bunu mektupla büyük şirketlerin CEO'larına duyuran Blackrock'u solladı.
Rusya-Ukrayna savaşından önce ENERJİDE MAKAS değiştirmişlerdi.
Zamanla da hedefe ulaşacaklardı. Öyle sanıyorlardı.
Binlerce kez yazdığım gibi ABD'nin kurgusuyla RUSYAUKRAYNA'ya dalınca AVRUPA titredi kaldı. Masa başında karar almakla hayatın gerçekleri farklıydı. Bunu yaşıyorlardı. Hem de faturasını ödeyerek... BUZ TUTMUŞAVRUPA kapağını yapan ve "AVRUPA İDDİASINIKAYBEDİYOR" diyen The Economist, finalde ne söylüyordu? EVET! ABD yine MARSHALL YARDIMIYLA gelsin... İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra askeriyle AVRUPA'ya gelen NATO ile şal gibi üzerlerini örten ABD parayı da unutmuyor ve MARSHALL yardımıyla sistemi tamamen kuruyor ve ele geçiriyordu. Gücü de buydu zaten. O günden sonra AB kendi içinde anlaştı anlaşmaya çalıştı. BİRLİK kurup ABD'nin karşısına dikildi. Askeri ve enerjisi yoktu. Önce Rusya'yı sonra da Çin'i yanlarına almaya çalıştılar. ABD gidişatı bozamıyorsa sorun da yoktu.
Ancak günün birinde kapılarına dayanacağı kesindi. Rusya üzerinden bunu yaptılar.
Kuzey AKIM'ları patlatarak "YOK ÖYLE!" dedi. Tüm AVRUPA ekonomisi bir anda dondu kaldı. Bütün planlar üretim hesapları rekabet rakamları alt üst oldu. AVRUPA adeta bir SAVAŞIN sonuçlarıyla karşı karşıya kalıyordu.
Kağıt üzerinde müttefik olmaları bir çok ittifakta birlikte yol almaları ya da sarışın mavi gözlü olmaları DOST oldukları anlamına gelmiyordu.
Yanıldığımız nokta da burasıydı. ABD kontrol ettiği bir ÇİN'i ayakta tutup AVRUPA'dan koparıp dengeyi kurmak istiyordu. Ancak asıl hedef 27 ülkenin oluşturduğu AVRUPABİRLİĞİ'ni çökertmekti.
İddiasından vazgeçirmekti.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.