Bakın ne diyor, Irak Merkezi Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı:
“Türkiye ve İran ile koordineli bir şekilde IKBY’nin elindeki sınır kapılarının kontrolünü ele geçirebiliriz.”
Davettir bunun adı! Eğer resmileşirse, Türkiye’ye “Benim topraklarıma askerlerini sokabilirsin” anlamına gelir.
Rus askerleri, böyle bir davet sonucu Suriye topraklarında bulunuyor. ABD, bu tür davetler ve izinler sebebiyle dünyanın pek çok bölgesinde at koşturuyor. Sovyetler Birliği de 1979’da komünist Babrak Karmal yönetiminin yaptığı davet üzerine Afganistan topraklarını işgal etmişti.
Üstelik, bizim elimiz daha güçlü. 1926 Ankara Antlaşmasından doğan haklarımız var. Biz, Kuzey Irak’ta garantör sayılırız. 1974’te bu sıfatla Kıbrıs’a nasıl bir çıkartma yaptıysak, Kuzey Irak’a da öyle gireriz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıkça söyledi:
-MGK ve Bakanlar Kurulu’nda aldığımız kararları aşama aşama uygulayacağız.
Biliyorsunuz, bu kararların içinde askeri seçenekler de var. Türkiye, gerekirse o adımı atmakta kararlı. Bunu Suriye topraklarında gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Operasyonu ile gösterdi.
Buna rağmen, halen temcit pilavı gibi “Olmaz, yapamayız, giremeyiz” diye tekrarlayanlar var. Öyle garip bir savunma ve mücadele içindeler ki, sanırsınız Kuzey Irak toprakları babalarından kendilerine intikal etmiş tapulu malları!
hhh
“Olmaz” dediklerinin büyük bölümü oldu. “Yapılamaz” dedikleri tek tek hayata geçirildi. Şimdi Barzani ile birlikte büyük bir şok yaşıyorlar. Bu yüzden yeni bir safhaya geçtiler. Gelişmeler üzerine “Çevresindeki üç ülke tarafından acımasızca ablukaya alınan mağdur ve mazlum Kürtler” algısı oluşturmaya çalışıyorlar.
Oysa durum çok farklı…
Ortada Barzani’nin ırkçı ve şovenist duygularla beslediği “Büyük Kürdistan hayali” ve kuru inadı var. Kendisi de “Bağımsızlık 16 yaşından beri benim hayalim” diyerek söyledi zaten.
Bu yönde pek çok insanlık dışı uygulama ve hukuksuzluğun altına imza attı. Barzani ve güçleri, 2005 Anayasası ile kendisine bırakılan özerk bölgelerin dışında gözüne kestirdiği her yeri işgal etti. Pek çok Türkmen ve Arap bölgesini silah zoruyla Kürtleştirdi. Bunların içinde “statüsü tartışmalı” olan Kerkük de var.
Irak Merkezi Hükümeti, şimdi Barzani’ye “İşgal ettiğin bu topraklardan çık” diyor. O, “çıkmam”diye diretiyor. 25 Eylül referandumunu oraların üzerine oturup, bir daha hiç terk etmemek için yaptı. Tartışmalı bölgelerdeki Arap ve Türkmen nüfus ise, o referandumu boykot etti. Her iki grup da Barzani’nin peşmergelerinin baskıları altında yaşamak istemiyor.
Şimdi kimse kusura bakmasın, bunlar masum gösterilecek adımlar mıdır? Barzani’nin bölgede ortaya çıkardığı fotoğrafta “mazlumlar” değil, baskıcı metotlar uygulayan “saldırganlar” var.
Kimse kimseyi kandırmasın!..
hhh
Mesut Barzani de babası Molla Mustafa Barzani’nin izlediği yoldan gitti. Türkiye’nin ve kimsenin kendisine yaptığı uyarıları dinlemedi. Sonunda kendi attığı adımların altında kalıp sıkıştı. Şimdi, bağırıp çağırıyor, BM dahil, çeşitli platformlara baş vurarak, mazlum rolü oynuyor.
Türkiye ise, geçmişte yaptığı yanlışların aksine, bu defa son derece doğru bir politika izliyor. Kimseye kulak asmadan milli menfaatlerinin gerektirdiği gibi hareket ediyor.
O Çekiç-Güç’le baltayı kendi ayağına vuran, kendi geleceğini sıkıntıya sokan Türkiye yok artık. Üstelik, değişen Türkiye’de yapılan algı operasyonları da eskisi gibi sonuç vermiyor.
Artık herkes yeni Türkiye gerçeğini görüp, kabul ve hazmetmek zorunda!
Akşam
2 Ekim 2017
YORUMLAR
1272 kez izlendi
930 kez izlendi
799 kez izlendi
828 kez izlendi
574 kez izlendi
2085 kez izlendi
2142 kez izlendi
1026 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.