Bolu’dan Ankara’ya yürüdüler. Verilen onca söze rağmen, CHP Genel Merkezi’nde bir duvarla karşılaştılar. Sonuç alamadılar, işlerine dönemediler. Ama CHP’li belediyelerde işten çıkarılan işçiler kararlılar, Kurban Bayramı’na kadar bekleyecek, yine olmazsa açlık grevine başlayacaklar.
Tek istedikleri evlerine ekmek götürmek…
Öyle çok büyük paralar da almıyorlardı zaten. Çoğu asgari ücret sınırında çalışıyordu. Belediyenin en ağır işlerini onlar yükleniyordu.
31 Mart seçimlerinde belediye el değiştirince kapının önüne konuldular. İşten çıkarılmalarının tek sebebi var; o da partizan bakış açısı.
Çok vahim bir durum bu…
Daha da vahim olanı, bu partizanlığa gerekçe üretmek: “Çalışmıyorlardı” suçlamasına sarılmak, hatta daha da ileri gidip, “Bankamatik işçilerdi onlar” iftirasından medet ummak.
“İftira” diyorum, çünkü çalışmadıklarına ilişkin elde herhangi bir veri yok. Hiçbirine bu yönde uyarı yapılmamış. Herhangi bir zabıt tutulmamış. Hukukun gerektirdiği tek bir adım atılmamış. Üstelik, belediye başkanlığı yeni el değiştirmiş. Bu işçilerin çalışıp çalışmadığını tespit etmenin imkânı da yok.
Bütün bunlara rağmen, “çalışmıyorlardı, gönderdik” deniliyorsa eğer, bütün sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, insan haklarıyla ilgili kuruluşların ayağa kalkması lazım.
Ama yok böyle bir durum. Üstelik tam tersi bir tabloyla karşı karşıyayız. Hak-İş Genel BaşkanıMahmut Aslan, çalışma hayatı açısından oldukça iç acıtıcı iddialarda bulunuyor. Rakip sendikaların olayın üzerini örtme çabalarından bahsediyor…
Doğruysa eğer, “sarı sendikacılık” yapıyorlar. İşverenle anlaşıp, hakkını korumak için var oldukları çalışan kesime yapılan zulme ortak oluyorlar.
Tam bir ört ki ölem durumu!
***
Toplum olarak kabul edilemez, sineye çekilemez bir durumla karşı karşıyayız…
“Bugün onlara, yarın başkasına” yönelebilecek son derece büyük insani bir sıkıntı bu. Üstelik, büyüyerek devam edeceğine ilişkin sinyaller var.
“Çalışmıyorlardı, işten çıkardık” söylemi, bir işaret fişeği. Bu söylem kabul görür, tepki gösterilmez ve teslim olunursa, çok tehlikeli bir yol açılacak. Daha geniş kitleler kapı önüne konulacak. Ciddi insanlık dramları yaşanacak. Çalışma barışı, işçi-işveren ilişkileri, hukuk devleti ve sosyal doku hançerlenmiş olacak. Ortaçağ acımasız kapitalizminin söylemleri bunlar! Hatta Faşist bir bakış açısı!
Sahibine de bir yarar sağlamaz. Hele hele yıllarca “ezilenler” nutukları atıp, “işçi sınıfının hakları” üzerine ahkâm kesen Türkiye’deki sol kesime fayda yerine büyük zarar getirir. Bugüne kadar iyi-kötü kullandığı en önemli silahlarından birini kaybetmiş olur.
YORUMLAR
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.