13 Şubat 2015
2015 yılına, Çin’in Doğu Türkistan’daki Müslümanlara uyguladığı zulümlerin yanı sıra, yürürlüğe koyduğu yeni yasalarıyla girdik. Hatta Çin yeni yasalarını, pardon yasaklarını, çizimlerle ifade ederek Uygur sokaklarına astı. Artık Doğu Türkistan’da namaz kılmak, dini kıyafetlerle iş yerine gitmek, kadınların başörtüsü takması kısacası İslama dair her türlü imge ve ibadet yasak. Zaten Çin yönetimi için, Doğu Türkistan’daki derileri yüzülerek öldürülen insanlar, tecavüz edilen kadınlar, kurşuna dizilen imamlar için katli vacip. Biz de camilerinden okunamayan salalarına kulak kabartamadık, uyuduk geçtik…
Çin Doğu Türkistan’da yasaklarını uygulamaya başlarken, İngiltere İçişleri Bakanlığı ülkelerindeki Müslümanlar ile ilgili araştırmalar yapıyordu. Geçen yılki verilere göre İngiltere’deki Müslüman nüfusu ikiye katlanmıştı. Ama yanında başka bir artış daha vardı. Müslümanlara karşı nefret suçlarının sayısı kabarmıştı. 425 kişi sadece Müslüman olduğu için nefret suçuna tabii tutulmuştu. Tabii bu sayı sadece polis kayıtlarına geçen rakam… Bu veri haber başlıklarında olmadığı için ilgimizi çekemedi, uyuduk geçtik…
Bu haberden kısa bir süre önce de Times gazetesi, Churchill’in yengesi Bertie’ye "Beni paşa olarak düşünün. Keşke olsaydım" diye mektup yazdığını; yengesinin de "Lütfen İslam dinine geçme. Sende bir doğululaşma eğilimi, paşa-vari bir eğilim dikkatimi çekti. İslam'la temas edersen, düşündüğünden çok daha kolay din değiştirebilirsin " diye cevap verdiği haberleri yer alıyordu… Kariyerinde Müslüman Türkleri zehirli gazla öldürmeyi hayal etmiş, hatta ölürken bile vasiyetinde bizlerin Batı sahnede yer almamamız için, milli ve manevi değerlerimizden kopartılarak, etnik ve mezhep kışkırtmaları ile gücümüzün zayıflamasını istemiş Churchill az daha Müslüman oluyormuş… Birileri İngiltere’deki artan Müslüman nüfusu ve onlara karşı işlenen suçlara karşı garip bir algı hareketi mi kurgulamıştı ne? Ama zaten biz, zulüm gören Filistinli Müslüman çocuklarını anlatan, Hanzala karikatürünün çizeri Naci-El Ali’nin, Londra kaldırımlarına terör saldırısı sonucu akan kanına da sesimizi çıkaramamıştık… Bu algılı kurgulu haberden habersiz olan duyumlarımızla duymadık, uyuduk geçtik…
Peki 1992'de Mölln'de, 1993’te Solingen'de, 2008’de Ludvigshafen’de kundaklanan gurbetçilerimizi ya da 2013 Mart’ında 7 çocuğuyla birlikte yanarak yaşamını yitiren Nazlı Özcan’ı ve onun kundaktaki bebeğini hatırladınız mı? 2000-2006 yılları arasında faili meçhul cinayetlere giden 8 Türk dönerci için Alman gizli servisinin bilgi sahibi olduğu resmî olarak kayıtlara geçtiğini de pek bilemeyiz sanırım. Bu cinayetlerle ilgili 4 NSU üyesinin örgüte yardım ve yataklık suçlamasıyla yargılanmasını ne kadar takip ettik? Dortmund kentinde bir Türk ailesinin evinde çıkan yangında üç çocuk hayatını kaybederken Polis sözcüsü Peter Schulz, yangının sabotaj sonucu gerçekleştiğine dair göstergeler olduğunu belirtmişti. Yakın zamanda Almanya’da geçirdiği kazada hayatını kaybeden Türk genci Cem Aykır için arkadaşlarının hazırladığı anma yeri, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce yakıldı. Almanya'da son haftalarda Türklerin yoğun olduğu bölgelerdeki cami kundaklamalarının ardından araçların da yakılmaya başlandığı haberlerini biz başka türlü mü izledik. Yani şu haberle; 13 Ocak 2015 Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve bazı bakanlar Almanya'daki Müslüman toplumunun başkent Berlin'de düzenlediği 'Hoşgörü Mitingi'ne katıldı. Hoşgörü mü? Bu kadına Almanya’da katledilen Müslüman Türklerin hasıraltı edilen davalarını soracak bir Allah’ın kulu yok muydu? Bu olayları da mı duymadık, uyuduk geçtik?
Fransa’da sözde Müslüman bir terör örgütü ‘Charlie Hebdo’ çizerlerini öldürdüğünde dünya ayaklanmıştı. Herkes ‘Charlie Hebdo’ oluvermişti. Ama bu olaylardan sonra Müslümanlara baskıyı arttıran Fransız yetkililerin, Müslüman Msakni çiftinin beş çocuğunu zorla kendilerinden aldığını bilir misiniz? Tunus’a gidecek olan aileyi Suriye’ye gidecek sanıp terörist muamelesi yapan Fransızlara Fransız kaldık. Halbuki Paris’te bir Yahudi marketine düzenlenen saldırıda 15 kişinin hayatını kurtaran genç Müslüman Bathily, Fransızların Müslümanlardan beklemediğini yapmıştı. Fransızlar bu olay sonrasında Müslümanlara olan güvenlerini 3 küçük çocuğu gözaltına alarak gösterdi. Nice şehrindeki bir ilkokulda Ahmed adındaki bir çocuk, öğretmenin : "Siz de Charlie misiniz?" sorusuna "Asla! Ben Charlie değilim" gibi ifadelerde bulunduğu için iddialara göre; okul müdürü öğrenciyi tokatladı, kafasını tahtaya vurdu, yetmedi polise suç duyurusunda bulundu. Sonrasında ise polis, çocuğu ve babasını sorgu altına aldı. Aisne’de 9 yaşındaki Aymen saygı duruşunda ‘Allahu Ekber, En çok büyük Kur’an’ dediği ihbarı ile Jandarma Karakolu’na çağrılarak babasının gözetiminde sorgulandı. Alpes-Maritimes’de ilkokul 3’üncü sınıf öğrencisi 10 yaşındaki bir kız çocuğunun okul ödevine, “Gazetecilerin öldürülmesinde teröristlerle aynı fikirdeyim, çünkü onlar bizim dinimizle dalga geçtiler” yazdığı iddiasıyla savcı ile tanıştı. Aynı zamanlarda İsrail askerleri El-Halil ile Kudüs kentlerinde düzenlediği baskınlarda çocuk yaştaki 35 Filistinliyi gözaltına aldı. Gene duyamayıp, uyuduk geçtik…
Super Bowl’da gösterilen, ünlü bir araba firması reklam filminin, birkaç saniyelik bölümünde başörtülü bir Müslüman görünüyor diye bazı İslam karşıtı ABD'lilerden sert tepki aldığını duydunuz mu? Peki geçtiğimiz günlerde komşusu tarafından öldürülen 3 Müslüman genci? Kuzey Carolina'da 23 yaşındaki diş hekimliği öğrencisi Deah Barakat, 21 yaşındaki eşi Yusor Muhammed Ebu Salha ve 19 yaşındaki baldızı Razan Muhammed; Chapel Hill’de bulunan evlerinde başlarına ateş edilerek öldürüldü. 46 yaşındaki katil Craig Stephen Hicks polise teslim oldu. Konu ile ilgili yine bildik ‘Charlie Hebdo’ medyası ve kalemşörleri sessiz kaldı. ABD medyası ise konuyu geçiştirdi. Fakat sosyal medyada konu ile ilgili ses yükselince olaydan 2 gün sonra katliamı ilk sayfalarına almak zorunda kaldılar. Ve birden saldırganın eşi televizyonlarda boy gösterdi. Diyordu ki: “Eşim otopark sorunu yaşadığı için gençleri öldürmüş olabilir”. Halbuki gençlerin ailesi saldırganın defalarca gençlerin Müslümanlığına atıfta bulunarak taciz ettiğini belirtiyordu. E şimdi bu haberi duymadıysanız şimdi duydunuz, geçiştirmeyin!
Konu ile ilgili sesinizi yükseltmezseniz, dünyadaki bu islamofobik kurguların içinde bir gün sıra size gelince sizi kim duyacak? Biz zaten tarihimiz boyunca sadece Müslüman kimliğimiz ile onlarca katliama uğradık. Lütfen silkinin ve kendinize gelin. Birileri ‘Benim Adım Charlie Hebdo’ nağmelerini okuyup; IŞİD, Boko Haram, El Kaide ve diğer terör örgütlerinin yaptıklarını bizim dinimize kitlemeye kalkışırken duyurun artık sesinizi. Sadece iki ayda dünyadaki çoğu Müslüman sırf dini kimliği nedeniyle tacizlere, göz altılara ve katliamlara uğruyor.
İslamofobinin pik yaptığı ve bunu örtbas etmek için türlü türlü algı oyunlarının oynandığı şu günlerde, geçmiş olayların takipçisi olmalı ve gerektiği zamanda şu sözü birilerini kanırtacak şekilde yüksek sesle söylemeliyiz: ”Benim Adım Müslüman”
Seslimakale.com
twitter.com/ElvanKavi
YORUMLAR
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.