SİYASET

Elif Çakır : Kararı AK Parti verecek: Hangi AK Parti?

Tarih
27 Nisan 2019
İzlenme
Kişi
Yazar
Elif Çakır

Bir yol ayrımına gelen AK Parti, 2002’de başlayan 17 yıllık siyasi öyküsünün nereye doğru seyredeceğinin kararını kendisi verecek...

Dolayısıyla geldiği yol ayrımında, terazisinin iki kefesine dikkatlice bakarak, muhasebesini iyi yapmalıdır...

17 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin iki dönemi olduğunu söyleyebiliriz:

-  2002 – 2012 yılları arasındaki reformcu dönemi.  Bazıları buna AK Parti’nin iktidar olup da muktedir olamadığı “ilk dönemi” diyebilir.

-  AK Parti’nin 2012- 2019 arası, yani reformlardan vazgeçtiği dönem. Siz buna AK Parti’nin hem iktidar hem muktedir olduğu “ikinci dönem” diyebilirsiniz.

AK Parti’nin Türkiye’yi yönettiği 2002- 2012 arasını kapsayan diliminde “Türkiye İttifakını” sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta yaptığı, “Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde siyasi görüş ayrılıklarımızı bir kenara koyarak, 82 milyon hep birlikte ‘Türkiye İttifakı’ olarak hareket etmeliyiz” açıklamasında bahsettiği, MHP Liderinin taş koymasıyla heyecanların, sevinçlerin kursakta kalmasına sebep olan “Türkiye İttifakını” AK Parti zaten sağlamıştı.

Hatta şöyle söylemek daha doğru olur.

AK Parti, ‘adalet’, ‘hukuk’, ‘demokrasi’, ‘temel hak ve özgürlükler’, ‘devlet-asker-din ilişkisi’ gibi Türkiye’nin kronikleşmiş sorunlu alanlarında reform niteliğinde demokratikleşme adımları atmıştı. Devletin sivilleşmesinin ve demokratik hak arama yollarının hukuki alt yapısını geliştirmişti. Bu cesurca değişim hamlelerinde, toplumun ‘siyasi ve ideolojik görüş ayrılıklarını’ bir kenara koyan, farklı kesimlerin desteğini almıştı.

AB  sürecindeki reformlara CHP’nin verdiği destek de dahildir.

AK Parti’nin tek başına ulaştığı yüzde 50’lik oy, işte böyle bir ittifakın sonucuydu.

Aldığı yüzde 50’lilk oyun içerisinde, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün hakim olmasını isteyen, devletin sivilleşmesini isteyen, temel hak ve özgürlükler alanının genişletilmesini isteyen, siyaset kurumlarının üstünde tehdit oluşturan vesayetin son bulmasını isteyen, evrensel hukuku özleyen, terörle mücadele ederken Kürt sorunun demokratik zeminde de ele alınmasını isteyen, liberallerin, sosyal demokratların, dindarların, milliyetçilerin, Kürtlerin oylarının olduğu bir realitedir.

Bugün adı konulan Türkiye İttifakı işte bu anlama gelmiyor mu?

Adı böyle konulmamıştı ama Türkiye’de bir dönem, Türkiye’nin kronikleşmiş sorunlarının çözümünde, bu ülkenin liberalleri, demokratları, dindarları, Kürtleri, Milliyetçileri, siyasi ve ideolojik görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak AK Parti’nin açtığı reform şemsiyesinin altına gocunmadan girmişti. Bu ülkede bir dönem, ülke söz konusu olduğunda siyaset üstü davranılabilmişti.

AK Parti’ye “yetmez ama evet” diyen kesim, AK Parti’nin kendi tabanı değildi. “Yetmez ama evet” diyenler bu ülkenin “AK Parti’yi değişimin, demokratikleşmenin bayraktarı” olarak gören demokrat ve  liberal aydınlarıydı. 

Neden? Çünkü AK Parti güven vaat ediyordu.

İktidar olup muktedir olmadığı yani uzlaşı kültürünün siyaset olanaklarını yansıttığı ilk dönemleri ile muktedir olduğu sonraki dönem arasındaki en belirgin fark şu:

2002 ve 2012 yılları arasındaki AK Parti’nin söylemleri ve eylemleri arasında uçurumlar yoktu.

Bir yandan toplumun bütün kesimlerine “aynı bağın gülüyüz” diye seslenirken bunun gereğini de yapan, toplumu kuşatmaya çalışan, ayrıştırmamaya, ötekileştirmemeye özen gösteren bir AK Parti vardı.

Mükemmel değildi ancak görünen bir çabası vardı.

Bu ülkenin bütün kesimlerimi kapsayan daha önce gerçekleştirdiği ittifaka, yani Türkiye İttifakı’na geri mi dönmeli, diyorsunuz değil mi?

***

“Seçim sonuçları gösteriyor ki yapılan ittifak parti kimliğine zarar verdi” diyen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisine yaptığı şu uyarı ve serzenişte haksız olduğu söylenebilir mi?

“Milletin gözyaşı, emeği, aklı ve yüreği ile kurulan partimiz ve ülkemiz, hırslarına esir düşmüş dar ve çıkarcı bir çevrenin ikbal kaygılarına terk edilmez. Ortak aklı mekanizmaları etkin bir şekilde yeniden çalıştırılmalı, teşkilatlarımız asli niteliğine ve işlevine kavuşturulmalı ve milletimizle olan bağımız tevazu temelinde yeniden inşa edilmelidir.”

Milletle olan bağ...

AK Partinin kuruluşunda var olan 2012 yılına kadar işleyen ortak akıl mekanizması...

Soru şu:

AK Parti şimdi de gerçek anlamda milletle bağ kurabilen bir parti olmuş olsaydı...

Bu ülkenin ana muhalefet partisine yumruk atıldığında nasıl bir tavır gösterirdi?

Sahi, o yumruğu atan saldırgana karşı tavır ne olurdu?

Sonuçta, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da aynı zamanda bu ülkenin bir vatandaşı, bu milletin içerisinde değil mi?

Sormaya devam edelim:

AK Parti’ye ortak akıl mekanizması hakim olmuş olsaydı, AK Partide siyaset yapmış birileri eskisi yenisi fark etmez, CHP liderine yumruk atan saldırgana kahraman muamelesi yapılabilir miydi?

Tarihe kara bir leke olarak geçecek o utanç fotoğrafları yayınlanabilir miydi?

***

Benim asıl bu yazıyı yazma sebebine gelelim:

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun menfur bir saldırıya uğraması kadar vahim olan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin saldırı sonrasında yaptığı ilk açıklamada, sarf ettiği, beni dehşete düşüren şu sözleri:

“Cumhur İttifakı’nın yüzde 73.30 oranında oy aldığı bir yer. CHP artı İYİ Parti ittifakı ise yüzde 9.83 oy almış. Yani gerilim içinde yapılmış olan bir seçim var. Bu seçim ortamında yüzde 9 oy aldığınız yere gitmeyi nasıl düşünüyorsunuz? Oradaki potansiyeli gördükten sonra tahrike teşvik bir takım bir kavgaya çatışmaya müsait mi değil mi? O bölgede ne işin var senin?” (21 Nisan)

Korkunç değil mi? İnsan dehşete düşüyor.

Gele gele bu noktaya mı gelindi?

Cumhur İttifakı’nın kalesi olan yerlere Millet İttifakı’nın siyasetçileri, Millet İttifakı’nın kalesi olan yerlere Cumhur İttfakı’nın siyasetçiler gitmesinler mi?

Kafa göz dağılır, taşla sopayla kovalanılmaları hak mı olur?

Nereye varır bunun sonucu?

Evet, AK Parti bir yol ayrımında...

Güzel başlayan öyküsünün nasıl seyredeceğine kararı kendisi verecek...

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • Oaman göktürk

    29 Nisan 2019 09:52
    1 0
    Davutoğlu, ak partinin meral akşeneridir. Üst akıl desteği ile akparti ve cumhur ittifakını zayıflatma emri almıştır. Elif hanım sizede kamuoyunu yönlendirme görevi verilmiş belliki. Kılıçdaroğlunun yumruk yemesinin öncesinde pkk yerde sürünürken 4 şehit verdiğimiz baskını yaptıran ve şehit cenazesine kılıçdaroğlunu gönderende aynı şeytandır.siz bu insanları parlatıyorsunuz. Yakında imamoğlunu ve temeli de parlatan yazınız çıkar.
  • Ahhh...

    28 Nisan 2019 11:18
    2 0
    Şehit cenazesine katılmak için otobüsle Aladağa düğüne gider gibi gidenleri unutmadık. Unutmayın. Onlar bizim üzüntülerimize ortak olmaya değil , üzüntümüzü görmeye gelirler.Onların suratların da hüzün içlerinde sevinç vardır. Partisinde pkk cenazesine katılanlara ses çıkarmadılar , yumruğu yiyenin bizzat kendisi dedi hastaneye töreristleri ziyarete gittiğini.. Unutmadık , unutmayacağız....
  • bbc

    28 Nisan 2019 01:29
    1 0
    bunun bbc'ye verdigi reportaj vardi. orada neler soyluyordu? Bu tur hibrit viruslere ulusal basinda kesinlikle yer verilmemeli. feto surtugu munafik ...
  • .

    28 Nisan 2019 00:39
    1 0
    Yol ayrımında olanın sizin olduğuzu düşünüyorum, zira ülkenin düşmanlarının işbirlikçileri gezi den bu yana, siperden kendilerini gizleme gereği duymadan ateş etmekte, akşam dağda teröristle sabah şehit cenazesinde, bu nasıl bir turşu hanımefendi
  • ayhan yılmaz

    27 Nisan 2019 18:34
    1 0
    lütfen elif çakıra iletin pkk ve hdp yi kucaklayanlar aynı zamanda şehitleri de kucaklamış görüntüsü vermek istiyorlar. uyanık olalım. bu ülkede eli silahlı hangi terör örgütü olursa olsun desteklenmemeli. pkk yı destekleyen şehit cenazesine gitmesin. benim katilimi seven beni nasıl sevecek .
  • ayhan yılmaz

    27 Nisan 2019 18:26
    0 1
    ak parti ve mhp ittifakı devam etmeli. bunun yanında diğer vatandaşları da kucaklayıcı politika izlenmeli.doğrusu bu.
  • Safa

    27 Nisan 2019 12:21
    7 1
    Elif hanım yazinızin bir kısmana katılmakla beraber 2002 2012 diyorsunuz avrupa diyorsunuz ama sonuc olarak neler gitti demiyorsuniz.davutoglu fikirleri ile ulke siyaseti ne hale geldi toparlamak 5 yılı aldı darbe oldu vs.uzatabiliriz hep tayyip beyden birseyler bekleniyor tamamda birazda pusuda bekleyenler birseyler yapsa küsen hep onlar ihanet edenlerede tayyib bey küsmedi mi gidip helallik istedeler hata yaptık deseler kotü mü olur
  • arif

    27 Nisan 2019 12:05
    8 0
    iktidarını müktedirini boşver sen. Mit müsteşarını alma, gezi olayları, 17/25 aralık, terör-çukur eylemleri ve ayaklanma, darbe girimi vs hiç olmamış gibi mi davranılacak. şu çuvaldızınızı biraz da kendinize batırın lütfen.
  • İstanbullu

    27 Nisan 2019 10:27
    6 0
    Elif hanım yazınızın bazı bölümlerini onaylıyor ama bazı bölümler var ki böyle düşünmeniz beni üzmüştür.1- AK parti hicbir zaman iktidarını muktedirliğe dönüştürmedi . 2- Kılıclaroğluna sen % 73 Cumhurittifakının aldığı bir yere nasıl gidersin denmedi, SEN EY KILICLAROĞLU BİZİM YAVRUMUZU KALLEŞCE ÖLDÜRENLERLE İTTİFAK YAPIP , EVLERİNE ATEŞ DÜŞMÜŞ VATANDAŞLARIN İÇİNE ELLERİNİ SALLAYA SALLAYA NASIL GİDERSİN sen nasıl bu kadar yüzsüz olabilirsin...
  • Sanay

    27 Nisan 2019 10:11
    6 0
    Elif hanım güzel söylüyorsunuz bazı konularda haklı olabilrsiniz belki ama chp mensupları her zaman teröristlerin yanında yer almış adeta onların hamisi olmuşlardır,en yakın örneğini 31 Mart ta gördük.Bu saldırıyı tasvip etmiyoruz ama onlarda insanların acısına saygılı olsunlar,adeta dalga geçer gibi oraya gitmeyecek,ortamı germek için uğraşmayacaktı.Teröristlerin sırtını sıvazlayıp sonrada onların öldürdüğü vatan evladının cenazesine gitmeyekti.Birazda kendinizi o ailenin yerine koyun.....
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;