Sesli Makale

19 Ağustos 2014...

Küçük diktatör, öyle derler ülkedaşları Sayın Maliki’ye, Büyük diktatör Saddam’ın halifesi. Çok da yerinde bir isimlendirme olmuş. Irak’ın tarihinde 8 kara yılın başrollüğünü yaptı, Sünni kesimi kenara attı, akrabaları ve çevresi ülkenin kabadayıları olmuştu adeta. İki kez üst üste başbakan oldu, üçüncüsüne de rağbeti vardı zorlamaya çalıştı, kendi insanlarından ve başta ABD olmak üzere uluslararası kitlesinden itirazlar üzerine, yüce makamından sessizce çekildi. Yeni Irak’ın yol haritasını belirlemek de Haydar El-Abadiye kaldı, ülkenin karanlık tünelinden aydınlığa çıkaracak umut haritası. Maliki döneminin bitmesi bölge için hem önemli bir adım hem de ihtiyaçtı. Ülkeyi yönetmeyi beceremediği gibi, ülkenin tüm kurumlarında da yolsuzluk yaparak tüm kaynakları kurutmuş ve halkın içinde bölücülüğü desteklemişti. Başarısızlığı sadece ülkenin sınırında kalmayıp, komşu ülkelerle sorun yaratma ustası oldu. Malik’nin düşmesinin bir başka boyutu ise, İran’ın bölgedeki Hilal adıyla bilinen projesinin başarısızlığının kanıtlanmış olması. Daha doğrusu, İran’ın Maliki’yi “Esed”çesine desteklemesi, arkasında durması ve ayakta tutmak için çabalamasına rağmen, başarısızlığının kanıtlanması. Ve nihayetinde İran Malikisinden vaz geçmek zorunda kaldı. Tamam, Haydar El-Abbadi de İran’ın tarafında duracak bir şahıs, sonuçta Maliki ile Partidaşlar – Maliki’nin Genel Sekreteri olduğu Şii kökenli İslami Dava Partisinden-, Ama El-Abbadi siyasetin kurallarını bilen, güçlü sayabileceğimiz, şahsiyetli, dışarıdan emir alacak ve emre itaatkâr olabilecek biri de değil. El-Abbadi’yi yakından takip edenler de bilir ki komşu ülkelerle Hüsnü Civar vizyonunu benimseyerek barışçıl tavrıyla ülkeyi yalnızlık bataklığından kurtarabilecek birisidir. Sayın El Abbadi’nin işi hiç de kolay değil elbette ki, hatta fazlasıyla zor, IŞİD kadar düğümlenmiş bir problemi var, ama bundan daha zor olan bir görevi daha var; o da halkın özellikle de Sünni halkın güvenini geri kazanmasıdır. Çünkü Maliki’nin taraflı politikası Sünni Aşiretleri devlet makamına güvenmemeye sürükledi, hatta açık söylemek gerekirse Maliki, Sünnileri IŞİD’e karşı tek olmaları halinde verdiği sözleri yerine getirmemekle sırtlarından vurmuştu. Sünni aşiretler Maliki’nin zulmü karşısında yalnız kalmışlardı, 8 yılı aşkın bir süre bu zulmün tek şahitleri oldular, ta ki IŞİD’in Irak’taki toparlanması ve Musul’u sayılı saatler içinde ele geçirmesi ile birlikte Sünnilerin çığlığının yükselmesine kadar. Dolaysıyla El-Abbadi’nin ilk görevi IŞİD sorununu çözmek olmamalı. Bu yüzden, IŞİD’i bölge cisminden çıkması gereken bir diken olarak gören uluslararası ülkeler, El-Abbadi’yi Halkını ikna edecek bir şahsiyete sahip ve halkla 8 yıl süren küskünlüğe son vermesi ve kucaklaması için uygun bir isim olarak görüyor.

Seslimakale