An gelir ölürsün, dünya "parantezin" kapanır; ebedi yurda yolculuk başlar.
Öyle bir yolculuktur ki ayrım gözetmez; kadın erkek, yaşlı genç, zengin yoksul, aydın cahil, ila ahir.
Melih Cevdet bu hakikati, tabutçunun ağzından ironik bir dille anlatır: "Yeni tabutlarımız geldi / Bayanlar için baylar için / Çocuklar için büyükler için / Kısalar, uzunlar, şişmanlar için..."
Mademki doğdun illaki öleceksin!.. Bu yanıyla, öyle bir "hastalıktır" ki hayat, yakasına yapıştığını öldürmeden bırakmaz.
Tabutlarda "Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti yazar. Kimsenin aklına saçma sapan asabiyetler düşmesin diye başka ne söz ne de sembol vardır.
Sessizce ve saygıyla yürünür cenazelerin ardından.
Geleneğimiz böyledir.
Ne alkış ne flama vardır.
***
Ferhan Şensoy'un Galatasaray bayrağına sarılı tabutu önceki gün Teşvikiye'de kılınan cenaze namazının ardından alkışlarla son yolculuğuna uğurlanırken, 4 kişilik bir grup "yuh" çekmiş sonra da Beşiktaş lehine tezahürat yaparak "gerginliğe" neden olmuşlar.
Karakolda verdikleri ifadede "Ferhan Şensoy olduğunu bilseydik yapmazdık" demişler.
Ne kadar ayıp!
Hayır yani, Ferhan Şensoy olmasa ne olur.
Önünden geçen tabuttur. Bir gün sen de ona gireceksin. Tefekkür edemiyorsun bari empati duy. Ölen kim olursa olsun, gözü yaşlı ailesi, yakınları yok mu?..
Bazı dindarlara tanık oluyorum, onlar da yakışıksız konuşuyorlar ölülerin ardından.
Oysa, Ulu Önder yanından geçen bir cenaze için ayağa kalkmış, orada bulunanların kendisine bunun bir Yahudi cenazesi olduğunu haber vermeleri üzerine, "O da bir insan değil miydi?" (Buhârî, Cenâiz, 49; Nesâî, Cenâiz, 45-47) buyurmuştur.
İnsana hürmet nerede ey erenler?!
***
YORUMLAR
711 kez izlendi
776 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.