Son Trump-Putin telefon görüşmesi ile gelişen Ukrayna savaşının sonuna ilişkin muamma. İki, İngiltere’nin Avrupa Birliği ile-ağdalı ‘Brexit’ sürecinin ardından-yeniden kucaklaşması. Üç, Yunanistan-Türkiye hattına Atina merkezli yüklenen garip gerilimin nedeni. Dört, Azerbaycan-İsrail-İran üçgeninde Eurovision’a kadar yansıyan olaylar. Beş, Budapeşte’de devam eden ‘Türk Devletleri Teşkilatı Gayrı Resmi Zirvesi’ndeki ‘aile işleri’…
Bunların anlamlandırılması, en azından her birinde gelişen aktüel olayların fotoğrafının çekilmesi gerekiyor. Başlıklar içinde ilintili olanların da belirginleştirilmesi gerekiyor…
MOSKOVA ‘KANIRTMAYA’ DEVAM EDİYOR…
Bir ara Putin ve Trump’ın katılma ihtimalinin de belirdiği son İstanbul toplantısının ardından, iki süper gücün liderleri bir telefon teması gerçekleştirdi. Herkesin gözü yaklaşık iki saat süren bu görüşmedeydi…
ABD tarafı yine Trump stili açıklamalarla başarılı bir oturum gerçekleştiğini duyurdu ve “konuşmanın tonu ve ruhu mükemmeldi” dedi. Doğrudur. Trump’ın, Ukrayna savaşına yaklaşımının Biden döneminden farklı olması Kremlin’in olumlu bulduğu, korumak istediği bir eğilim. Ancak Ruslar, krizin çıkış nedenini yani açık yarayı yakmadan herhangi bir yere imza atmamakta kararlılar…
Kremlin’in, Putin’in ağzından yayınladığı açıklama-nezaket ve protokol cümlelerini çıkarırsanız-bunun işaretleriyle dolu…
Mesela açılış cümlesi, “meslektaşlarımız, ABD Başkanı ile yaptığım telefon görüşmesinin sonucu hakkında yorum yapmamı istediler”. ‘Kerhen yapıyorum yani’ anlamı çıkacak bu türden cümlelere resmi açıklamalarda rastlanmaz…
Ya da, “… Rusya’nın pozisyonu nettir. Bizim için en önemli şey krizin temel nedenlerini ortadan kaldırmaktır.”
Şekil şartlara yapılan vurgu da, yani Putin’in ABD Başkanı ile görüşmeyi Soçi’de “bir müzik okulu ziyareti sırasında gerçekleştirdiği” bilgisi de, konuya “ayak üstü önem verdikleri” havası yayıyor. Normalde, özel donanımlı odalarda, yetkili/ilgili tüm kurmayların hazır bulunduğu ortamlarda yapılır bu görüşmeler. Ama işte Ruslar bu tür gösteriler yapar. Telefon öncesine ayarlandığı belli ve Amerika’dan gelen, “süreç yürümezse ağır yaptırımlar gelir” mealindeki açıklamaların aldığı yanıt bu işte…
Görüşmede gündeme getirilen “memorandum” fikrinin, “krizin temeline” yönelik kapı açacağını görürlerse Ruslar destek verir. Değilse, muharebe alanındaki ilerlemeleri hâlâ devam ediyor…
BK VE AB ‘İTTİFAKINA’ DÖNÜŞ!..
2020 yılında AB ve Birleşik Krallık yollarını ayırdı. Süreciyle birlikte bu finale ‘BREXİT’ dendi. Yaklaşık beş yıl sonra, geçtiğimiz pazartesi günü bir araya gelen, İngiltere Başbakanı-Avrupa Komisyonu Başkanı-AB Konseyi Başkanı, İngiltere ve AB’yi yeniden bir araya getirdi. BREXİT’i ortadan kaldır(a)mıyorlar ama amaç zaten bu değil…
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ‘ne olduğunu’ daha iyi açıklar; “Britanya dünya sahnesine geri döndü. İlişkilerimizde yeni bir çağın başlangıcını işaret ediyor”…
Bu iddialı açıklamalar, uzlaşılan bir seri anlaşmanın sadece ekonomi ya da pazarlara ulaşımla sınırlı olmadığını, “güvenlik ve savunma” ile ilgili olduğunu gösteriyor. Nitekim, Ukrayna meselesinden göçmen trafiğine kadar birçok başlıkta ortaklık kurulmuş oldu. En önemlisi de İngiltere’nin, AB’nin 150 milyar Euroluk savunma kredilerine ulaşabilecek olması…
AB yetkililerine göre siyasi hedef şu: “Uluslararası düzen saldırı altında. AB ve İngiltere kurallara dayalı küresel düzenin koruyucularıdır”…
Herhalde açık; yeni Avrupa güvenlik mimarisi şekillenirken İngiltere de buna katılıyor ve Rusya-ABD’nin de bunu yorumlaması gerekiyor. Tabii Ankara’nın da!
YUNANİSTAN’IN DERDİ…
Atina ve Ankara yönetimlerine sorarsanız, iki ülke ilişkilerinde ılıman iklimin hâkim olduğu bir dönemden geçiyoruz. Gelgelelim, Yunanistan’ın bazen Kıbrıs bazen Ege, son örnekte görüldüğü gibi PONTUS üzerine açıklamaları mide bulandırmaya devam ediyor…
İyi ilişkiler çizgisinde yürürken dahi Yunanistan’ın ‘çıkıntılık’ yapması bizim için alışıldık. Fakat ABD-Türkiye ilişkilerindeki değişim sızlanmalarını artırıyor. ‘Dedeağaç’ dönemindeki afra-tafraları hatırlarsanız, tersi durumda mızıklanmaları normal…
Ancak şimdi bir başka neden daha var. O da İngiltere-AB bahsinde andığımız 150 milyar Euro meselesi! Yunanistan, Türkiye’nin bu fondan yararlanmasını engellemek, Avrupa savunma sanayisindeki etkisini sınırlamak istiyor…
AB Konseyi, 27 Mayıs’ta, “Avrupa için Güvenlik Eylemi” düzenlemesini kabul toplantısı yapacak. Gerçekleşirse Yunanistan, Türkiye gibi aday ülkelerin AB ile bu konudaki anlaşmalarını veto edemeyecek. Atina bunun olmaması için tüm Avrupa başkentlerine bastırıyor. Arada bize de kılçık atıyor ki, Yunanistan’la kriz çıkaralım ve Avrupa’ya “bunlarla mı ortak savunma kuracaksınız” diyebilsin…
Ankara ataklara gereken cevapları veriyor. Ama tuzağa düşecek kadar değil. Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisinde yer alması pozisyon zenginliği yaratabilir ama bir yandan da “hedef neresi” tartışmalarını getiriyor. Resmi eğilim ise ekonomik bir fırsattan da yararlanmak.
Sonuç; Atina’nın ısırma çabaları paçada kalıyor. “Stratejik değeri” yok…
***
Yerimiz üç maddeye yetti. Azerbaycan-İsrail-İran ilişkileri ve bunlara Türkiye’nin nasıl baktığı ile Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde “Aile Arasında” neler konuşulduğuna devam yazılarında bakalım…
Hiç yorum yapılmamış
1344 kez izlendi
952 kez izlendi
804 kez izlendi
842 kez izlendi
575 kez izlendi
2088 kez izlendi
2146 kez izlendi
1027 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.