Sevgili kardeşim Ahmet Kekeç de öyle.
Birileri olayı, "Star yazarları arasındaki kavga" biçiminde yansıtarak asıl gerçekliği gizliyorlar. Ne Kekeç'in, ne de benim Taşgetiren'le şahsi bir sorunu var. Ama aramızda ciddi bir zihniyet farklılığı var. Bizim Taşgetiren'in şahsıyla değil ama zihniyetiyle sorunumuz var. Çünkü Taşgetiren'in FETÖ tapelerinden getirip başımıza yağdırdığı taşlar, "ahlakçılık" kisvesine büründürülmüş gayr-ı ahlaki siyasi taşlar.
Taşgetiren FETÖ tapeleri üzerinden tepiniyor. "Kol saati" ve "yolsuzluk" bahsinde dedikleri, FETÖ tapelerinde denilenlerin aynısı. Kekeç kardeşim ısrarla soruyor: "FETÖ tapelerindeki iddiaların dışında elinde ne tür bilgi ve belge var? Varsa ortaya koy!" Taşgetiren bu soruya cevap vermek yerine sürekli kaçak güreşiyor. En kötüsü bel altı çalışıyor. Bir tek kendisini "yolsuzlukları içine sindirmeyen" biri olarak göstererek başta Kekeç olmak üzere bu bahiste kendisini eleştiren herkesi gayr-ı ahlaki bir üslupla itham ediyor.
"Yolsuzlukları içine sindirenler", "Kol saatinin üzerine kapananlar" tarzındaki seviyesiz ve haksız suçlamaların altında yatan o şişkin kibir ve ego ziyadesiyle mide bulandırıcı. Madem bu dilden anlıyor, o vakit biz de kendisine anladığı dilden cevap verelim.
Ey Taşgetiren asıl derdin ne senin? Mertçe çıkıp açıkla. FETÖ tapeleri üzerinden tepinip durma! Varsa elinde somut bilgi ve belge paylaş, bilelim. Madem bir iddia ortaya koyuyorsun, ispatı da sana düşer. İddiasını ispatlayamayana ne dendiğini iyi bilirsin. Ne Kekeç, ne de bizden herhangi biri öyle çirkince ve kurnazca iddia ettiğin gibi bir şeyin üzerini örtmeye veya bir şeyin üzerine kapanmaya çalışmıyor. Sırf kendini bir yerlere "cici" ve "farklı" göstermek için Kekeç gibi ömrünü şerefle geçirmiş insanlara çirkin iddia ve imalarda bulunabilecek kadar alçalabiliyorsan çok yazık!
Senin derdin Kekeç'le değil! Senin asıl derdin Erdoğan'la! Ve Erdoğan'ı kimler adına kurnazlıkla ve sinsice vurmaya çalıştığını Kekeç derin öngörüsüyle keşfettiği için rahatsızlık duyuyorsun.
***
Şimdi sıkı dur... Madem herkesten çok İslâmi konularda hassas olduğun algısını oluşturmaya çalışıyorsun, o zaman sana bazı İslâmi ilkeleri hatırlatayım. Bir: "Zandan kaçının..." İki: "Kişinin her duyduğunu söylemesi günah olarak kendisine yeter." Üç: "Beraat-ı zimmet asıldır." Dört: "Kusurları ve günahları faş etmeyiniz, örtünüz!"
Gıybet, dedikodu, su-i zan vb. manevi hastalıkları eminim ki hepimizden çok en iyi sen bilirsin. Dervişlik postuna büründüğüne göre bunları bilmemen mümkün değil. "Masumiyet karinesi"ni sana hatırlatmamıza hiç gerek yok. Bir yanda 15 Temmuz sonrası için "mağduriyet edebiyatı" üzerinden suçlamalar getiriyorsun, öbür yanda FETÖ tapelerine dayanarak hem savcı, hem hakim, hem cellat rolüne soyunuyorsun! Kendinle çelişme bari!
Bak Kekeç'in de, benim de sana söylediğim şeyi bilerek ve sinsice çarpıtarak başka bir amaca hizmet etme. Biz sana yolsuzlukların üzerini ört veya yolsuzlukları içine sindir demiyoruz. Tam tersine iddia ettiğin yolsuzlukları her şerefli insan gibi ispatla diyoruz. FETÖ tapeleri dışında elinde bilgi ve belge varsa paylaş diyoruz. Yoksa mertçe çık de ki: "Ben FETÖ tapelerindeki iddialara inanıyorum." Kim ispat edilmiş bir yolsuzluğu savunuyorsa dünyanın en şerefsiz adamı olsun. Lakin şerefli insanlara yolsuzluğu savunuyor algısını yapıştırmanın, dahası ispatı olmayan iddialar üzerinden kara çalmanın da şeref bahsinde yeri olmayan bir davranış olduğunu unutma!
Star
21 Eylül 2017
YORUMLAR
698 kez izlendi
770 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.