Ankara'dan İstanbul'a karayolu ile gitmenin bir tür serüven olduğu 1950'leri nasıl unutuverdik... Ya da otoyol kapsamında değerlendirebilecek çift gidiş gelişli tek yol, İzmit ile İstanbul arasındaki asfalt değil miydi? Körfez'i köprüden geçeceğinizi düşünebilir miydiniz?
Hep karşılar
Şu ilk Boğaz Köprüsü yapılmadan önceki tartışmaları hatırlamıyor musunuz? Birileri "Zap köprüsü yapılmadan Boğaz Köprüsü asla yapılamaz" diyerek, dönemin muhalefetini seslendirmiyorlar mıydı? O köprünün gerçekleşmesini sağlayan Demirel, 12 Mart 1971 darbesi ile devrildiği için, köprünün açılış töreninde yoktu. "Gezi Kalkışması"nın yönetici kadroları da, üçüncü köprünün yapımına karşı çıkmamışlar mıydı?
Kara tren değil hızlı tren
"Kara tren gelmez mi ola"dan "Hızlı tren nasıl olsa gelir"e geçişimizi hatırlayan da pek kalmadı. 10'uncu yılda yurdun demirağlarla örüldüğüne inanan kaldı mı ki? Ya da Türk Hava Yolları'nın uçaklarını otobüsten daha çok kullanan kalabalıklar, sanki oldum olası vardılar. Kentleri kuşatan gecekondu semtlerinin yerinde şimdi AVM'lerin, gökdelenlerin olması da doğal karşılanıyor.
Hizmete dönük rekabet
3'üncü Havaalanı da, Kanal İstanbul da gerçekleşecek... Nükleer enerji santralları da devreye girecek. Yatırımlar listesinde ne varsa hepsi yapılacak. Ve kitleler bunu o zaman da doğal karşılayacaklar. Çünkü demokratik siyasetin hizmete dönük rekabet mesleği olduğunu artık herkes biliyor. Bunu bilmeyen siyasetçilerin iktidara aday olamayacakları da çok iyi biliniyor.
Sabah
22 Aralık 2016
Hiç yorum yapılmamış
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.