23 Aralık 2014
14 Aralık’tan bu yana üzerinde fırtınalar koparılan dava nedir?.. Tahşiyeciler’e kumpas davası.. Sadece bir dava yani.. Daha ilgincini söyleyeyim size, kamuoyunun adını pek de (hatta hiç de) bilmediği bir dava.. Ona rağmen ortaya çıkan manzaraya baktığımızda bu işin nereye doğru gittiğini görmek için müneccim olmaya gerek yok.. ‘Tahşiyeciler’e Kumpas’ davası kendi seyrinde devam ediyor. Ama asıl büyük fırtına kopmuş değil.. Ergenekon, Balyoz, KCK, Oda Tv, askeri casusluk, şike ne kadar popüler siyasi dava varsa son döneme damgasını vuran hepsi teker teker çıkacak karşısına paralel yapının.. Tahşiye bu davalar arasında adı bile anılmayan bir davaydı.. Ölçmek için verdim örneği.. Bakın geçtiğimiz ay Dursun Çiçek, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ üzerinden kendisine kurulan kumpası, komployu taşıdı yargıya.. 30 Ocak’ta Oda Tv Davası duruşması sırasında Soner Yalçın da, kendilerine kurulan tuzak ile ilgili şikayet dilekçesi verecek. Arka arkaya geliyor bütün davalar. Bu süreç gösteriyor ki, emniyet ve yargıdaki paralel yapı ile onun medyadaki ayağı, kelimenin tam anlamıyla yolun sonuna geldi...
•
Aziz Yıldırım 3 Temmuz 2011’de başlayan Fenerbahçe’ye kurulmuş tuzak sürecini yargıya taşıdı.. Tahşiye’nin böylesi bir etki oluşturduğu bir ortamda, Aziz Yıldırım’ın davası, yeri yerinden oynatacak demektir. Bu kadar net.. Çünkü FB davası, tek başına Yıldırım’ı ilgilendiren bir şey değil. Bu davadaki tuzaklar deşifre edildiğinde ismi geçen sansasyonel davaların tümü tek tek çözülecek.. Diyor ki Yıldırım şikayet dilekçesinde, savcılık sorgusu sırasında ifadesini alan özel yetkili savcı Mehmet Berk, meğer kendisine şöyle demiş; “Sakın ola ki bu soruşturmada isminizin geçiyor olmasına ve sizi almamıza şaşırıp, yadırgamayın. Bunlar bizim için basit operasyonlar. Biz sizden çok kısa bir süre sonra o kadar büyük ve toplumda yankı uyandıracak büyüklükte öyle bir soruşturmaya imza atacağız ki sizden çok daha güçlü ve büyük kişilerin de alındığını göreceksiniz” .... Eğer bu ifade doğruysa, Fenerbahçe Davası’ndan hemen birkaç ay sonra Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklamaya kalkan ve oradan da Recep Tayyip Erdoğan’ı almaya çalışan ekibin, bu tezgahı baştan hazırladığı apaçık çıkıyor ortaya.. Gezi Kalkışmasını da, 17 / 25 Aralık’ı da bu ifadenin içinde değerlendirin...
•
Aziz Yıldırım’ın şikayet dilekçesinden anlıyoruz ki, paralel devletin polisi, ta en baştan Yargıtay’dan çıkacak kararı bile paralel ofislerde yazıyormuş meğer... Bir tezgah kuruluyor.. polis bir suçlamayla kapına dayanıyor.. Yaptığı gözaltı işleminin aslında savcının talimatı olduğunu söylüyor. Ama aslında sıralamaya bakılacak olursa, savcı da, polis fezlekesine göre iddianame yazdığına göre, ilk adımı hep polis atıyor. Polis fezlekesi, iddianameye, iddianame yerel mahkemenin kararına, söz konusu karar da Yargıtay onamasına dönüşüyor.. Aziz Yıldırım’ın iddiası böyle... Yıldırım’a göre kendisine kumpas kuranlar bir illegal örgüt... Ve bu örgütün üyeleri kendilerine verilen vazifeleri, hukuk görüntüsü altında sanki kendilerine yasaların verdiği görevlermiş gibi gösteriyor.. Yıldırım’a göre, görünüşte, vazifesini yapan illegal örgüt üyesi bu polis, hakim ve savcılar, vazife kamuflajı ile illegal yapının kendilerine vermiş olduğu illegal emirleri yerine getiriyor...
•
Dava görülmeye başlandığında ise enteresan ilişkiler açığa çıkacak.. 3 Temmuz sürecinde Trabzonspor’un rolü ve o dönem sahnedeki aktörlerin bugün 14 Aralık Soruşturmasıyla nasıl paralel yapının yanında pozisyon aldığını, Aziz Yıldırım’a, tutuklandıktan bir hafta sonra ‘istifa et’ ahlaksız teklifinin kimler tarafından yapıldığını okuyacağız önümüzdeki günlerde.. Başdöndüren bir trafik bizi bekliyor.. Oda Tv ve Islak İmza davaları kapıda.. ‘Sahte delillerle kararan hayatlar’ filminin 2. perdesi çok hareketli olacağa benziyor.. Tahşiye bunların yanında sönük kalacak gibi.. Kalın sağlıcakla...
YeniAkit
YORUMLAR
700 kez izlendi
770 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.