KENDİSİNE muhalifim diyenler;
ABD, Avrupa ve bütün dünya'da pandemi sonrası oluşan ekonomik sarsıntıyı, bilerek ve isteyerek dikkatlerden kaçırmaya gayret ediyorlar. Dünyadaki müthiş kırılmaya bakmayalım istiyorlar.
Sanki tek sorun Türkiye'deymiş gibi analizler, açıklamalar suçlamalar yapıyorlar. O zaman gerçekleri biz hatırlatalım: ABD ve Avrupa'ya ulaşan tedarik zincirleri kopmadı mı…? İngiltere ve Avrupa'da market rafları boşalmadı mı…? İngiltere'de benzin kuyrukları oluşmadı mı…? Pandeminin bütün dünyayı sarsan jeopolitik sonuçları olmadı mı…? Pandeminin küresel ekonomi/ finans sisteminde yıkıcı etkileri yaşanmadı mı…? Pandemi dünyada derin yapısal değişimlere yol açmadı mı…? ABD'de fiyat artışları yaşanmıyor mu…? Avrupa'da; doğal gaz fiyatları fahiş bir şekilde artmadı mı…? Ayçiçek yağı ile ilgili dalgalanmalar Avrupa'da da yok mu…? Gıda fiyatları Fransa'da yüzde 28, Avrupa genelinde yüzde 34,4 artmadı mı…? ABD'de yıllık enflasyon rakamın yüzde 10-15 olduğu tartışılmıyor mu…?
SALGIN HİÇ OLMAMIŞ GİBİ KONUŞANLAR
Mart 2020 tarihinden bu yana dünyaya kabus gibi çöken bir salgın hastalık, hiç olmamış gibi ekonomik karşılaştırmalar yapıyorlar. Türkiye'de Mart 2020 tarihinden itibaren; ilkokullar, ortaokullar, liseler, üniversiteler, öğrenci yurtları, lokantalar, kahvehaneler, kafeler, berberler, kuaförler, tiyatro, opera, bale salonları, gece klüpleri, barlar, atari salonları, stadyumlar, kapalı spor salonları, KAPALI İDİLER… Havayolu şirketleri uçuş yapamadılar, halen bazı ülkeler için gidiş geliş sınırlamaları var.
Turizm tesisleri, dev 5 yıldızlı oteller, nikah salonları, aylarca KAPALI İDİLER.
AVM'ler pandemi kısıtlamaları altında belli belirsiz faaliyet gösterdiler. Aylarca her hafta sonu düzenli olarak sokağa çıkma yasakları vardı, şehirlerarası seyahatler izne tabi idi. Gün içinde belli bir saatten sonra her gün sokağa çıkma yasağı vardı. Cenaze namazları aylarca 10 kişi ile eda edildi. Türkiye'deki bütün devlet memurları aylarca evlerinden mesai yaptılar.
İKTİDARI DEĞİL DEVLETİ YIKMAK
Şimdi ise kendisine muhalifim diyenler; kabus gibi bu 1,5 yılı, bunların hiçbirinin yaşanmadığı geçmiş yıllar ile mukayese ediyorlar.
Bu mukayese bilerek düşmanlıktır, çünkü haklı değildir, doğru değildir… Milletin ve ülkenin felaketini arzulamaktır. Korku filmine benzeyen böyle bir 1,5 yılı, dünyada her işin normal seyrettiği başka yıllarla mukayese edenlere iyi niyetli diyebilir miyiz…? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geleceğini kurtarmaya çalışırken, kendisini muhalifim diye tanımlayanlar, devlete ve millete bilerek kötülük yapıyorlar… Ekonomide kriz oluşsun diye bilerek gerçekleri yamultuyorlar. Milletimizin arasında karamsarlık, umutsuzluk yaymaya çalışıyorlar. Yaşama sevincimizi çökertmeye çalışıyorlar. Devlet yönetimine güveni kırmaya çalışıyorlar.
Şimdi bunlara muhalefet diyebilir miyiz…?
İktidarı yıkacağız derken devleti yıkmak kabul edilebilir mi…?
Hiç yorum yapılmamış
717 kez izlendi
781 kez izlendi
556 kez izlendi
2080 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.