Sesli Makale

ABD ve İsrail, kendi yazdıkları Tevrat ve İncil satırlarından aldıkları talimatla cennete gitmek için Müslüman çocukları öldürüyor. Yahudi askerleri dünden beri Filistinliler’in üzerine ölüm yağdırırken öte yandan sivil Yahudiler Filistinler’in evlerine yerleşip işgal etmek için hazırlıklar yapıyor...

Bu durumda; ABD’nin, Avrupa’nın ya da İran’ın bizi anlamasına da ihtiyacımız yok ittifakına da... Yapmamız gereken tek şey; emrolunduğu üzere dosdoğru durmak. Dosdoğru durmayanlar, duramayanlar kendilerine diplomasi ya da uluslararası dengeler üzerinden bahaneler üretebilirler; ama şimdi bizim, durup bu zırvalarla oyalanacak vaktimiz yok.

Filistin meselesini kendi politik ajandaları için istismar fırsatı görenler ve mücadeleyi kirletenlere ihtiyacımız yok. Kendi siyasal çıkarları uğruna Filistin’i sataşma malzemesi olarak kullanabilirler; ama şimdi bizim durup bu zırvalarla oyalanacak vaktimiz yok.

Müslümanlar’ı öldürebilir, topraklarını gasp edebilir, ailelerini dağıtıp çocuklarını da kaçırabilirler… Biz ölümsüz de değiliz, yenilmez de... Bize ne zafer emredildi ne de onları yenmek; bize emredilen tek şey gayret. Şimdi bizim, durup neticeye yönelik yapılan hesaplarla oylanacak vaktimiz yok.

Şunları hep aklımızda tutmamız lazım; Filistin bir bütündür. Gazze, Batı Şeria, Kudüs ayrı ayrı ülkeler değildir. Buralar Filistin’dir. Filistin bir bütündür, Filistin davası da bir bütündür...

Körfez ülkeleri Filistin konusunda duyarsız, etkisiz, yalancı; hatta İsrail yanlısı. İran için Filistin, “Anti-İsrail” söylemiyle dış ve iç politikada suistimal edilen siyasi bir malzemeden başka bir şey değil. ABD’nin garantör olduğu kukla Suud Krallığı’nın askerleri, Filistinli çocukları öldürebilirler ve Suud Krallığı bundan hiç gocunmaz.

Adı her ne olursa olsun; uluslararası olan bir yerden hiçbir fayda gelmez, bilakis zarar gelir. İçtimai, iktisadi, siyasi ve askeri olarak tek devlet olan Batı için kıyamete kadar geçerli olan tek hakikat; “El-küfrü milletün vahide” düsturudur.

O halde; samimi olarak dua etmeliyiz, feda etmeye hazır olmal��yız. 
Dilimizdeki üzüntü ve adalet haykırışlarımız, kalbimize de inerse zafer bizimdir. Değilse, oğlanın düğününü, kızın nişanını, arabanın taksitini, sigortalı işini, tarladaki mahsulünü ya da vaktini feda etmeden, “Bunları koruyayım; ama Filistin de kurtulsun” diyen kim varsa yalancıdır aslında. Kendi kendine yalan söyleyendir.

“Zafer senin sayende kazanılmayacak, Allah zaferi vadetti; ama ‘Sen hurmalarından vazgeçebilecek misin’ diye imtihan ediliyorsun!..”

Diriliş Postası
15 Mayıs 2018