SİYASET

Ahmet Kekeç : Hayatı durdurdunuz işte... Aferin size!

Tarih
02 Nisan 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Kekeç

2 Nisan 2015

Savcının rehin tutulduğu saatlerde, sosyal paylaşım sitelerinde döndürülen bir mesaj: “Bu savcı saç ektirmiş ya la... Dikkat etsinler saçlarına zarar gelmesin...”

Teröristler süre vermiş, “şu kadar saat içinde taleplerimiz yerine getirilmezse, halkın yargılaması başlayacak...”

Savcı öldürülecek yani...

Karar alınmış.

Karar, her zaman olduğu gibi, “halk adına” alınıyor.

Halkın yargılamasını (!) bekleyen “soğukkanlı” halk çocukları da bu boşlukta (bu bekleme süresi içinde) “geyik” çeviriyor ve mizahın dibini buluyor: “Bu savcı saç ektirmiş ya la...”

Bu mesaja eşlik eden başkaları... Yüzlerce, binlerce kişi... İsimleri var. Trol değiller yani... Gerçek kişiler. Bazıları, vaktiyle “çapulcuyum” pankartı altında yürümüş Gezi’ci ünlüler tarafından takip ediliyor. Belli ki Gezi taifesince bilinen ve önem atfedilen kişiler... Ve neredeyse tamamında “halkın çocukları” olduklarına ilişkin ruhuz ve sıfatlar... Ve hepsi de, savcının saç ektirdiğini duyuran yoldaşa “mizahi katkı” sunuyor...

Biri, “Saç ektirmiş, ha...” diyor, “Yazık la, birazdan dökülecek o saçlar...”

Bir başkası, “Aynısının malum şahsa da yapılmasını istiyorum, dili epey uzadı” diye eşlik ediyor.

Bu “bir başkası” bir kadın kullanıcı... Resmi var ve “kızıl yıldız” rumuzu taşıyor. “Malum şahıs” diye kodladığı kişi de, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan elbette.

Teröristler, bir halk çocuğu olan savcı Mehmet Selim Kiraz’ın kafasına silah dayamış, “halkın çocukları” eğleniyor.

Bunlar kamuoyunun bilmediği, tanımadığı kişiler.

Bir de “bildikleri” var.

Her akşam ekranlara çıkan ünlü bir haber spikeri, terör eylemini, Berkin’in annesinin yuhalatılmış olmasına bağlıyor. “Çocukları vurduğunuz, anneleri yuhalattığınız için bunlar başınıza geldi” diyor. Bir şeylere mazeret üretme, bir şeyleri meşrulaştırmanın da ötesinde, bir “bakış”a, bir “kabul”e, hatta bir “zihniyet”e işaret eden bir tutum. Aynı zamanda tehlikeli ve dışlanması gereken bir tutum... Ama bu tutumun sahibi, hiç utanmadan, hiç yüzü kızarmadan, “Ben neler söylüyorum böyle” deme gereği duymadan, ekranlara çıkıp haberini oku-
yabiliyor... Muhtemelen kendisine gelen “tepkileri” anlamıyor ve “sorumsuzluğunu” idrak edemiyor. Aydın Doğan’dan da çuval dolusu para alıyor.

Bir başka “sorumsuzluk” örneğinin altında da, son zamanlarda “örnek basın şahsiyeti” ilan edilen bir kadın gazetecinin imzası var... Bu hanım gazeteci, 17 Aralık savcılarını isim isim dercedip “sizleri unutmayacağız” dediği, yani kamu görevi yapan savcıları hedef gösterdiği için hakkında dava açılmıştı.

Bu davayla ünlendi.

Bu davayla Gezi’ci medyanın ve “paralel” organizasyonun gözdesi haline geldi.

Sıralamada yeri olmadığı halde, birdenbire, “Türkiye’nin baskı gören en mağdur gazetecisi” ilan edildi.

İşbu hanım gazeteci de, savcı Mehmet Selim Kiraz’ın katledilmesini, Berkin’in annesinin yuhalatılmasıyla açıklıyor: “Bir çocuğu öldürenleri bu kadar korumayacak, annesini yuhalatmayacak, adalete baskı uygulamayacak, bu operasyonu da ölümle noktalamayacaktınız.”

Hanım gazeteci, Berkin’in katillerinin bulunması konusunda savcı Mehmet Selim Kiraz’ın epey mesafe aldığını, neredeyse isimlere bile ulaştığını bilmek istemiyor.

Bütün kabahat devletlunun...

Öyle ya, savcının kafasına silah dayayanların hiç kabahati yok. Çocukları militanlaştıranların hiç kabahati yok. Berkin’in kanı üzerinden devrim rüyaları gören kasaba politikacılarının hiç kabahati yok. “Berkin için hayatı durdurun” çağrısı yapan “sınırsız sorumsuz” sanatçıların hiç kabahati yok.

Hayatı durdurdunuz işte...

Üç insanın daha “öldürülmesine” neden oldunuz.

Devrimin şafağı yakındır. Biraz daha gayret!

 
Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;