Sesli Makale

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı General McMaster cuma günü “Beyaz Saray”dan ayrıldı. Yerine getirilen John Bolton ise Senato onayına tabi olmadığı için dün iş başı yaptı. “Trump’ın savaş kabinesi” olarak da nitelenen iç kabinesini şekillendirecek atamalar nihayete ermedi. Sırada Mike Pompeo ve Gina Haspel var. Trump, CIA Başkanı Pompeo’yu Dış İşleri Bakanı, CIA Başkan Yardımcısı Haspel’i ise CIA Başkanı olarak önermişti. Bu iki isim Senato onayının ardından iş başı yapacak. Pompeo’nun Senato’daki onay süreci bu ay içinde tamamlanacak. Geçmişte CIA’nın gizli üslerinde sorgulanan zanlılara yönelik işkence iddiaları sebebiyle yıpranan Haspel’in onay sürecinin ise bir hayli uzun sürmesi bekleniyor.

Bolton’un Ulusal Güvenlik Konseyi’nde ‘ev temizliği’ yapacağına kesin gözüyle bakılıyor. Başkan Obama döneminden kalan uzmanların yanı sıra McMaster’ın getirdiği isimlerin gitmesi bekleniyor. UGK Sözcüsü Michael Anton dün Beyaz Saray’dan ayrıldı. Söylentilere göre Bolton’un ‘kara listesi’ndeki ilk isim “Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi”ni yazan Dr. Nadia Schadlow imiş. Schadlow, McMaster tarafından Ulusal Güvenlik Stratejisi Başkan Yardımcılığı görevine getirilmişti. Listede McMaster’ın yardımcısı General Ricky Waddell de var. Kezâ McMaster’ın kovduğu isimlerin de geri dönmeye hazırlandıkları söyleniyor. Bu isimlerin İslamofobik ve İsrail yanlısı şahinlerden oldukları için kovuldukları öne sürülmüştü.

Bolton’un atamalarına Savunma Bakanı James Mattis ve Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly’nin nasıl tepki vereceği merakla bekleniyor. İran Nükleer Anlaşması, Suriye, Kuzey Kore, Tayvan, Katar ambargosu, Batı-Rusya gerilimi ve Çin ile ticaret savaşları gibi birçok başlıkta rekabetler yaşanabilir. Trump yönetimi geçen hafta, Putin’in iç çevresinde yer alan bürokratlar, iş adamları ve Rus şirketlerine yönelik yaptırım listesini genişletti. Listede Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patruşev ile “Gazprom” başkanı Aleksey Miller de var. İngiltere’de eski bir Rus casusuna yönelik ‘kimyasal suikast’ Batı ile Rusya arasındaki gerilimi derinleştirmişti. Bu gerilimin “Soğuk Savaş 2.0” olarak nitelendirildiğine dikkat çekmemiz gerekiyor. Bolton ve Pompeo gibi şahinlerin yeni pozisyonlarıysa Trump’ın yol haritasını özetleyen “Yüksek sesle konuş ve büyük bir sopa taşı” başlığıyla ifade ediliyor.

Esed rejiminin cumartesi günü Duma’da kimyasal silah kullandığı iddiaları üzerine Trump ilk defa doğrudan Putin’i hedef alan tweet’ler yayımladı. Bu tweet’ler Putin ile Trump arasındaki psikolojik kırılmaya işaret ediyor. Trump’ın önündeki en acil meseleyse, Şam’a nasıl cevap verileceği. ‘Kimyasal saldırı’ iddialarını reddeden Rusya ise Şam’a saldırılara cevap vereceği uyarısı yaptı. ABD’nin Akdeniz’deki gemilerinden içinde Rus askeri olmayan üslere füze saldırısı düzenleyeceği söyleniyor. Herkesin gözü Trump’ın vereceği kararda. Bu karar Rusya ile ABD’yi kafa kafaya getirebileceği gibi Suriye’den çekilmek isteyen Trump’ı frenleyebilir.

Şam’a müdahaleyi savunanların başında Senato Silahlı Hizmetler Komitesi başkanı John McCain geliyor. McCain yaptığı açıklamada, “Esad geçen yıl kimyasal silah kullandığında Trump kararlı şekilde cevap verdi. Bunu tekrar yapmalı ve Esad’ın savaş suçları için bir bedel ödeyeceğini göstermeli” dedi. McCain, Trump’ın ‘Suriye’den çekilme’ söyleminin Esed’i kimyasal silah kullanma konusunda cesaretlendirdiğini de savunuyor. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ise Trump’ın tweetlerinde yansıttığı sert tavrı hayata geçirmesi gerektiğini belirterek, “bu tweet’lerin gereğini yapmasa Rusya ve İran’ın gözünde zayıf görünecektir” dedi. Trump’ın cezalandırıcı eyleminde İngiltere ve Fransa’yı yanına almasını isteyenler de var tabii. Velhasıl, “Soğuk Savaş 2.0” falan derken hava fena halde ısınabilir.

Yenişafak
11 Nisan 2018