GÜNCEL

Yusuf Alabarda : Ahlak ve ters kelepçe

Tarih
27 Ocak 2022
İzlenme
Kişi
Yazar
Yusuf Alabarda

İstanbul kar altında kalınca kar ve İstanbul Türkiye’nin gündem konusu hâline geldi. O kadar çok şey yazıldı, çizildi ve söylendi ki bugün İstanbul’da yaşananları yazmayacağım.

Bugün gözaltına alınırken ellerini arkaya götürerek kendisine ters kelepçe takıldığı algısını başarıyla inşa eden Sedef Kabaş’ı ve yardakçılarını yazacağım.

Gerçi aynı güruhu balıkçı hadisesinde de ortaya dökülmüş vaziyette gördük...

Öncelikle Sedef Kabaş’ın kurduğu şu cümlelere bir kez daha bakalım: “Şuna inanıyorum ki Recep Tayyip Erdoğan dönüp şöyle siyasi hayatına baksa... Kendisine bu toplum, bu halk, bu ülke çok şans verdi. Çok meşhur bir söz vardır, ‘Taçlanan baş akıllanır’ diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Hadi onu söylemeyeyim, büyükbaş hayvan diyeyim. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur.”

Konu direkt bu ülkenin Cumhurbaşkanı iken, konuşmanın devamında Cumhurbaşkanı’na ‘büyükbaş hayvan’ yakıştırması yapmak ne zamandan beri ifade hürriyeti kapsamına giriyor?

Aslında konu sadece Cumhurbaşkanı’na hakaret de değil, bu ülkenin hangi bireyine sözde gazetecilik adına büyükbaş hayvan deme hürriyetiniz olabilir?

İşin daha da tuhaf olanı ‘hakaret edilmemesi kaydı ile her türden eleştiriye açığız’ diyen Kılıçdaroğlu’nun konu kendisi olmayınca bu hakareti savunabilmesidir.

Hoş, Gazi Meclis’in çatısı altındaki CHP Grup konuşmasında azgın bir azınlığın dakikalarca ‘Tayyip’in p..ri yıldıramaz bizleri’ diye ahlaksızca slogan atanları izlemekle yetinen Kılıçdaroğlu’ndan daha üst perdeden bir norm belirlemesini de beklemiyorduk…

Kendisine yapılan her türden hakareti, hatta sosyal medya hesabına yazılanları dahi direkt mahkemeye taşıyan Meral Akşener’in Sedef Kabaş’a destek çıkması ne ile izah edilebilir?

Bu mudur sizin adalet anlayışınız?

Aynı cümleleri ekranlarda gözünüzün içine baka baka sizlere karşı tekrar etmek serbest mi yani?

Konu burayla da sınırlı değil elbette.

Hitler'in ‘Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı’ Joseph Goebbels’in taktiklerini ders olarak veren Kabaş, algı oluşturma konusunda da epey mahir. Gözaltına alınma sürecinde maharetle ellerini arkada kavuşturarak, polis tarafından ters kelepçe takıldığı algısını oluşturmaya kalksa da teknolojinin nimetleri sayesinde böyle olmadığını gördük.

Gördük görmesine lakin Ayşenur Arslan gibi gazeteciler, hakikat kendilerine gösterilmesine rağmen sosyal medyadan ısrarla Sedef Kabaş’a ters kelepçe takıldığını işlemeye devam ediyorlar.

Neden düzeltme gereği dahi duymazlar?

İtibarlarının zedelenmesi umurlarında bile değil mi?

Malum, yaşananlara tarihin derinliği içerisinden bakmak bizi her zaman daha sağlıklı değerlendirmeler yapmaya yöneltir.

Bir yalanı, yalan olduğunu bilmelerine rağmen ısrarla savunanlar daha dün Adnan Menderes’in gençleri kıyma makinelerinden geçirerek buzhanelerde sakladığı yalanını gazetelerinde manşet yapıyorlardı.

Menderes’in 12 uçak dolusu altın ile kaçmak üzereyken tevkif edildiğine dair iğrenç yalanlar ile dolu bildiriler, şu anki Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in görev yaptığı matbaada bastırılarak halka dağıtılmıştı.

Buraya bunun gibi onlarca yalan, iftira, hakaret ve şantaj örneği yazabilirim ama sadece şunu yazsam sanırım yeterli olur. Bu ülkede gazetecilik yaptığını iddia eden utanmazlar, dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in mamografisi çekilirken elde edilen görüntülerini, Çiller’e karşı şantaj unsuru olarak kullanıp kullanmamayı o fotoğraflara bakarak dakikalarca tartışmışlar.

Daha söze hacet var mı sizce?

 

Hâlâ Uğur Mumcu’nun katilini Riyad ya da Tahran’da aramaya devam eden var mı?

 

Gazeteci Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin üzerinden tam 29 yıl geçti. Bugün geldiğimiz noktada Mumcu’nun uluslararası istihbarat örgütlerince ortadan kaldırıldığı gerçeğine dokunabiliyoruz.

Öldürülmeden önce, PKK’nın Amerikan istihbarat teşkilatı CIA ve İsrail gizli servisi MOSSAD tarafından taşeron örgüt olarak kullanıldığını araştırıyor ve yazıyordu.

Eşi Güldal Mumcu ‘İçimden Geçen Zaman’ isimli kitabında, Özgür Gündem gazetesinde Yaşar Kaya’nın kaleme aldığı makaleye atıfta bulunuyor.

Yaşar Kaya bu makalesinde Mumcu’yu alenen tehdit ederek ‘Herkes maskesini çıkarsın!.. Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız. Biz yırtmazsak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak’ diyordu.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;