Sesli Makale

Üç kıtaya hükmeden mamur ve müref­feh Osmanlı’nın torunlarını Tanzimat aydınının Batılılaş­ma humması hasta etti…

Tekrar dinine sarılırsa şifa bulacak!..

Di­nine sarılıp irfan kaynaklarına eğilse, yeniden dirilişini de gerçekleştirecek. 

İşte o zaman, dünya Müslümanları, eski önder kimliğimize tabiyet geleneğiyle harekete geçip, muhtemelen Türkiye Cumhuriyeti’nin etrafında, son derece dinamik yepyeni ve diri bir İslâm dünyası oluşturacaklar.

Bazılarınız “bunlar hayal” diyecek, biliyorum. 

Ama çağı­mız hızlı değişim çağı. Hızlı değişim çağında, bazı hayaller çarçabuk gerçekleşebilir. 

Unutmayın ki, 20. yüzyıl, pek-çok değişime sahne olmuştur. 

Düne kadar komünizmin çökmesi de, Türk cumhuriyetlerinin yeniden tarih sahne­sine çıkması da hayaldi…

Bu hayallerin hızla gerçekleştiği­ni gördük. 

Bizim hayallerimiz de pekâlâ gerçekleşebilir.

Amerika ve Avrupa bunu görüyor, gördükleri için de tedbir alıyorlar…

İslâm dünyasının sıkıştırılmasının sebebi budur.

Esas meselemiz, öze dönüş, bir bakıma yeniden doğuş meselesidir!

Bunu sağlayacak temel kaynaklara çok şü­kür sahibiz. 

Bir kere dünya ihtiyarladıkça gençleşen ve bütün gelişmelerle doğrulanan bir vahiy medeniyetine mensubuz…

İkincisi: Genç, dinamik bir nüfusa sahibiz. 

Bir milletin dirilişi için ihtiyaç duyduğu manevi zenginliklerin hemen tamamı iç cevherimizde mevcut…

Üstelik bir de şanlı geçmişimiz var. Yani kan tazeleyip sürekli ileri ham­lelere kalkabilecek konumdayız. Kökümüz sağlam. Kuru­tulmak istenen bu kök, o kadar sağlam ki, her şeye rağ­men taze filizler sürüyor.

Kendi cevherimizi keşf ile inancımızı yüreğimizde his­seder, bir de Avrupa dünyasının bizi dışlama gerekçesine, yani Müslümanlığımıza sim sıkı sarılırsak, önümüzde dağlar dize gelir.

Avrupalılar ihtiyarlamış bir sistemin çocuklarıdır. Biz ise eskimez yeninin temsilcileriyiz: Yarınlar elbette bizim ola­cak, yarınlar elbette bize gülecektir.

Özetle söylemek gerekirse, Avrupa ne derse desin, melezleşmiş aydın tiplerimiz ne düşünürse düşünsün, şu kı­şın mutlaka yazı gelecek, bu gecenin bir gündüzü mutla­ka olacaktır inşallah... 

yazının kaynağı