GÜNCEL

Salih Tuna : Özgürlüğün bedeli ve IMF

Tarih
22 Ağustos 2018
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna

Önce "Ortodoks vesayetten" sonra da "müstevli taşeronu FETÖ vesayetinden" kurtulmanın bedelini ödedik.
Sıra geldi "ekonomik özgürlüğün" bedelini ödemeye.
En zoru da budur.
Her şeyden evvel "saldırılara" dayanıksız (Özal'ların, Kemal Derviş'lerin sistemi üzerine oturtulan) oldukça kırılgan bir ekonomimiz var.
Bu köşecikte "çare nedir / ne yapmalıyız" üzerine az yazmadım.
Naçizane "önerilerimi" tekrar edecek değilim, yenilerini de ilave etmeyeceğim.
Bu sefer, harici ve dahili medyada yavaş yavaş ısıtılmaya çalışılan bir "öneri"den özellikle uzak durulması gerektiğini söyleyeceğim.
Mesela, Dünya Bankası eski Baş Ekonomisti Hollandalı Prof. Sweder van Wijnbergen, Türkiye'nin, IMF'ye başvurmak zorunda kalacağını söyledi.
Türkiye'nin gündeminde IMF olmadığı hatırlatılınca da, "Latin Amerikalılar da IMF'ye teslim olmayacağız derlerdi, ne oldu? Zamanı gelince bunu Türkiye de yapacak..." dedi.
Takdir edersiniz ki, "öneriden" ziyade "teslim olun" demektir bu!
İşin garip tarafı, namuslu dürüst "muhaliflerden" Prof. Atilla Yeşilada da (mealen) "ben olsam hiç beklemem, hemen IMF'ye başvururum" diyor.

***

IMF'nin kuruluş misyonunun cari açık veren ülkelerde ödemeler dengesinde yaşanacak sorunların "küresel finans sistemine" zarar vermesini engellemek veya finansal istikrarı korumak olduğu söylenir.
Hülasa, dış finansmana muhtaç memleketlerde kriz semptomları baş gösterdiğinde o ülkelere borç verir.
Peki babalarının hayrına mı?
Elbette hayır!
Uygulayacağı programı kabul edeceksin, lafla olmaz. Zaten önerdikleri programın uygulamasını sürekli kontrol ederler.
Karşılığında da yabancı yatırımcılardan finansman akışı devam eder.
Bedeli mi?
IMF borç verdiği ülkenin ekonomisini yönetir, siz de oylarınızla iktidara getirdiklerinizin yönettiğini sanırsınız.
Ayrıca...
IMF programlarının Türkiye için opsiyon olmadığını fehmetmek için yakın geçmişte yaşadıklarımızı hatırlamak yeterlidir.

***

Nobel ekonomi ödüllü Joseph Stiglitz'in ifadesiyle, "birinci sınıf okullardan mezun üçüncü sınıf iktisatçıların çalıştığı" IMF'nin söz konusu programlarının özellikleri ne midir?
Hemen söyleyelim: Tek tipçidir; borç verdiği ülkenin ekonomik dinamiklerini dikkate almaz.
Haliyle en iyi bildiği konu "kemer sıkmaktır."
Yani, daha az kamu harcaması, daha çok vergi, verimli olup olmadığına bakılmaksızın kamu mallarının / girişimlerinin satışıdır...
IMF'nin hatalarla dolu bir tarihi vardır.
Bugün bize benzetilmeye çalışılan 1997 Asya krizinde uyguladıkları programlar çare yerine durumu daha da ağırlaştırmıştır.
Kaldı ki, Türkiye'nin bugün konuştuğumuz sorunlarının kaynağı kamu maliyesi değildir...
IMF programları sosyal politikalar ve gelirin adil dağılımı konuları ile alakadar olmaz.
Tam aksine, dar gelirli kesimlerin yükünü artırarak gelir adaletsizliğini derinleştirir, işsizliği artırır.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • ALi Haydar

    24 Ağustos 2018 04:00
    0 0
    Imf= düyunu umumidir. Yehuda finas çetesinin sömürü duzenin adidir IMF! Dunya cok buyuk bir degisime gebedir. Ne doguracak ne zaman doguracak? Buyuk Savaslar katliam da olabilir. İlahi azap da olablir. Zamani fazla uzun degil, 2035 den once hersey biter. Dogrusunu aliym Allah bilir.
  • hursit dilaver

    22 Ağustos 2018 18:46
    0 0
    keh..keh.. 1985li yıllarda ankaranın emekli sandığınca işletilen buyuk 0telinde çalışırken IMF heyeti gelirdi de kapıda 2 vale beklerdi. famlar zaten yatak y0rgan işindeydiler. valeler de çay kahve ya da kalemtraş için hazır beklerlerdi. biz de aman IMFciler var iyi bakalım derdindeydik. 2 tane tıfıl bebe gelir, d0syaları ınceler falan. görseniz sumsuklukleri yuzunden akar. ama IMF işte..bu gunlerden şimdiye geldik beyler..
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;