SİYASET

Salih Tuna : Hiç utanmıyorsunuz

Tarih
16 Haziran 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna

16 Haziran 2015

Sahtekârlığınızı her gün teşhir etmek, rezilliklerinizi özür dileyene dek yüzünüze vurmak boynumuzun borcudur.
Seçimden önce yapmadığınız namussuzluk kalmadı. Bir trafolarda kedi arama ekipleri kurmadığınız kaldı.
Hani AK Parti seçime hile karıştıracak, oylarınızı kesinkes çalacak, şayet istediği sonuç çıkmasa “diktatör” diye çemkirdiğiniz Sayın Cumhurbaşkanımız seçimi iptal edecekti.

Ne oldu?
İnsan göstermelik de olsa, zevahiri kurtarmak niyetine tek bir sandığa itiraz ederdi, onu bile yapmadınız.
Hiç değişmediniz hiç, dün de böyleydiniz.

Merhum Menderes'i darağacında sallandıran 27 Mayıs darbesine yol açmak için “öğrenciler kıyma makinelerinden geçiriliyor” tezvirini yaydınız.

İşiniz gücünüz yalan dolan, işiniz gücünüz hokkabazlık.
Merhum Erbakan 28 Şubat darbesine maruz kaldığı dönemde de başbakanlığı bırakmaz anlamında “vermeyecek” şeklinde terbiyesiz manşetler attınız.

28 Şubat'ta Erbakan'a yaptığınızı şimdi dört bir koldan Erdoğan'a yapmaya çalışıyorsunuz.

Her şey sandık değildir” diyerek sandığı iplemiyordunuz, şimdi kalkmış sandıkla “diktatör” devirdik şamatası yapıyorsunuz.
İçinizden bir vicdan sahibi de çıkıp “arkadaş madem sandıkla devirebiliyorduk ne halt yemeye diktatör diyorduk” demedi.
Şamataya utanmadan devam ediyorsunuz hâlâ!

Star'daki dünkü yazısında Ahmet Kekeç, Murat Belge'nin, “Hiç temenni etmem ama Erdoğan otoriterleşmesini sürdürürse 27 Mayıs benzeri bir darbe gündeme gelebilir...” dediğini hatırlattı. Belge'nin tilmizi Ö. Laçiner de “AK Parti yüzde 40'ın üzerinde oy alırsa, demokrasi dışı yollarla müdahale edilmelidir...” demiş.

Bu sözleri Erdoğan'a “otoriter” veya “diktatör” dedikleri bu dönemde değil de, Erdoğan'ın “demokratlığını” öve öve bitiremedikleri dönemde söyleselerdi kuvvetle muhtemel cezaevini boylarlardı.

Ne demek mi istiyorum?
Minik bir flashbackla anlatmaya çalışayım:

Ahmet Altan'ın, “Erdoğan'ın 'kalibresine' sahip kim var bu ülkede? Onun cesaretine ve vizyonuna sahip kim var? Kimse yok. Erdoğan, Türkiye'de rakipsiz... Ama artık sadece Türkiye'de değil bence dünyada da önemli liderlerden biri. (….) Başkasını bilmem ama ben Erdoğan'ın bu müthiş girişimini, olağanüstü cesur liderliğini, vizyonunu hayranlıkla selamlayıp bütün gücümle destekliyorum…” dediği döneme gidelim.

Malumunuz bu dönem aynı zamanda paralel yapının (yani Irkçı Siyonist networkun taşeronlarının) arzı endam ettiği dönemdi.

Bu dönemde herhangi bir aydın çıkıp “27 Mayıs benzeri bir darbe gündeme gelebilir” veya “AK Parti yüzde 40'ın üzerinde oy alırsa, demokrasi dışı yollarla müdahale edilmelidir...” deseydi, “seçilmiş demokratik hükümeti iş yapamaz hale getirmek maksadıyla” ifadesiyle başlayıp uygun bir “örgüte” bağlanırdı ve haliyle mahpus damını boylardı.
E kolay değil tabii, Erdoğan'a karşı internet andıcı hazırladılar iddiasıyla, Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'un “silahlı terör örgütü” kurmak sucundan müebbet hapse mahkûm edildiği yıllardı.

Uzun lafın kısası, Sayın Erdoğan'ın bu aydınların dilindeki “demokratlığı” da “diktatörlüğü” de herhangi bir tespit değildir.
Sadece ve sadece bir karardır.
Bu aydınlar alınan kararın sözcüleridirler.

Paralel yapıya “Erdoğan'ı bitirme kararını nerde aldınız” diye sormuştum.
Söz konusu yapının bağlı olduğu networkten bağımsız düşünemeyen aydınlar için de bu soru geçerlidir.
Bu aydınların alayını toplasanız, milyonla çarpsanız bir Martin Heidegger etmezler.

Heidegger
çok büyük bir filozoftu ama Hitler'e, “eine Minute” çekmek şöyle dursun, “yeni ruhun öncü savaşçısı” demişti. Dahası,
“Ah, Führerim, siz bizim insanlarımızın ihtiyaç duyduğu kurtarıcısınız...” şeklinde goygoyculuk yapmıştı.

Demem o ki cibilliyet önemlidir.

Ahmet Hakan, “aydın sefaleti” arıyorsa bu aydınlara baksın. Mümkünse, kendilerini ne uğruna Emin Çölaşan parantezine aldıklarını sorgulasın.

Bir de yalanlar söylemesin. Ne Cündioğlu ne de Murat Yeni Şafak'tan dışlandı.
Kurtuluş Tayiz'in yazıları daha düne kadar Cengiz Çandar'dan Ali Bayramoğlu'na Şahin Alpay'dan Cemal Hasan'a kadar sitayişle iktibas edilirdi. Erdoğan'a karşı yürütülen kampanyayı deşifre ettiği için mi itibar suikastına uğratmaya çalışılıyorsunuz?
Düne kadar (“ablacığım”la birlikte) olmadık hakaretler ettiğiniz Ali Bulaç şimdi mi kıymetli oldu?
Ahmet Hakan bunları bıraksın da Cem Küçük'ün markasına kadar belirttiği o bavul konusunu (madem patronunun sözcülüğüne soyundu) vuzuha kavuştursun.


Yenişafak 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;