SİYASET

Salih Tuna : Davutoğlu’na şu yazıklanana bakın hele

Tarih
19 Haziran 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna

Bundan iki yıl mukaddem üç ünlü ırkçı Siyonist, Abromowitz, Edelman ve Misztal seçimle işbaşına gelen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni devirmesi için Obama'ya çağrı üstüne çağrı yapmışlardı.

ABD'nin iki eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Eric Edelman birkaç ay evvel Washington Post'ta, “Erdoğan ya reform yapmalı ya da istifa etmeli” diyecek kadar küstahlaşmışlardı.

Şimdi de, Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah tozutmuş ki o kadar olur.

Ne ki, elemanın, “Foreign Policy” adlı haber sitesindeki yazılarına bakıyoruz; Türk matbuatında Erdoğan takıntılı yazıların hülasası mesabesinde.

Kürtler konusunda da en az malum eşhas kadar duyarlı mübarek. Elbette ABD'nin “kara kuvvetlerimiz” dediği Kürtler konusunda.

Diğer Kürtler mi?

Onların alayı “AK Parti”nin Kürtleri” veya “cahş” olmuş oluyorlar. Cengiz Çandar da vaktiyle Orhan Miroğlu'na cahş demişti hani. Hem Kürt hem de PKK muhibbi olmayınca bu kafaya göre “hain Kürt” oluyorsun. Neyse...

ABD ne istiyor peki?

Suriye'nin kuzeyinde, bir başka ifadeyle, güney sınırlarımızın ötesinde kuracakları (malum enerji koridorunun jandarması mesabesindeki) “İkinci İsrail” devletine ses çıkarmamamızı…

Bunun için de, PKK'yla behemehal masaya oturmamız gerekiyor. Zira mahut devleti “kara kuvvetlerimiz” dedikleri PKK'nın Suriye koluyla gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

Bu durumda biz de (havada uçuşan haritalara uygun şekilde) bölünmek parçalanmak için sıramızı beklemiş olacağız.

Türkiye işte bunu kabul etmiyor.

Etmeyince de (John Hannah'ın bir önceki yazısında dile getirdiği üzre) despotizme yuvarlanmış, demokrasiden uzaklaşmış oluyoruz. Cumhurbaşkanımız Erdoğan da “diktatör,” veya “otokrat” oluveriyor.

Bunda da aslında şaşacak bir şey yok:

İlaç ambargosuyla binlerce Iraklı çocuğun ölümüne neden olan ABD'nin Irak'a nasıl “demokrasi” getirdiğini, daha doğrusu, işgali demokrasi diye nasıl yutturduğunu biliyoruz.

İşgali demokrasi diye yutturma maharetine sahip olanların Türkiye'nin bağımsızlık ve özgürlük rotasına girmesini “despotizme yuvarlanmak” olarak sunmasında da hiçbir zorluk olmasa gerektir.

John Hannah söz konusu haber sitesindeki son yazsında Türkiye'deki Erdoğan karşıtlığıyla malul hale gelen yazarlarla büsbütün aynı dili konuşuyor nerdeyse.

Despotlukla suçladığı Erdoğan, ABD ve Avrupa ülkeleri için “tehlikeli kişiymiş.

Sayın Erdoğan'ın, mülteciler konusunda Avrupa'nın ikiyüzlülüğünü yüzlerine vurmasına da, “yüzsüzlük” ve “utanmazlık” diyecek kadar da zıvanadan çıkmış.

Erdoğan'ın ABD için nasıl ve neden bir tehlike olduğu sadedinde de, Obama'nın bir dergiye verdiği söyleşiye vurgu yapmış. Mezkur söyleşide, Erdoğan'ın otoriter kişi olduğunu, Doğu ile Batı arasında köprü görevini ifa edecek bir lider olarak görmelerinin hata olduğunu Obama kabul etmiş.

Çünkü…

Erdoğan'ın Türk ordusunu Suriye'de “süregelen karışıklığı” neticelendirmek için kullanmak istememesini Obama çok yadırgamış.

Demek ki, Erdoğan'ın “otoriter” olması, ABD'nin Ortadoğu çıkarları için Mehmetçiğin maceraya girmesine karşı çıkmasından, Doğu ile Batı arasında köprü vazifesini yerine getirmemesi de, ABD işgaline köprü olmaya karşı çıkmasından kaynaklanıyormuş.

Zaten başka ne olabilirdi ki.

Ortadoğu'da demokrasi iddiasında olmayan krallıklara bile despot, otoriter, diktatör demeyen, Mısır'da gündüz gözüyle yapılan darbeyi darbe olarak mahkum etmeyen ve Sisi'yi bile diktatör ilan etmeyenlerin çıkarlarından başka bir değer var mıdır ki?

ABD'nin politikalarına muntazaman uyum gösterdiğin takdirde “despot” olsan da “demokrat;” uyum göstermediğin ve hatta karşı çıktığın takdirde gelmiş geçmiş en büyük demokrat da olsan diktatör” olmaktan kurtulamazsın.

Er ya da geç bir hesaplaşma gününün gelmesi muhtemel. ABD, zararı hafifletmek için şimdiden hazırlık yapmaya başlamalı” ifadesiyle mahut yazısını nihayete erdiren Foreign Policy yazarı bir de Davutoğlu'na öyle yazıklanıyor ki, sormayın gitsin.

Suçu günahı yokken görevden alınması kabul edilemezmiş falan filan.

AKP'li fırıldaklar ne derler bilmem, ama, bence Sayın Davutoğlu'na bundan daha büyük hakaret olamazdı.

Yenişafak
19 Haziran 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;