Hürriyet gazetesi İstanbul'daki billboardlara reklam vermiş. Gazete yazarlarının resimlerinin yer aldığı afişte "Türkiye gibi çok renkli, çok sesli" yazıyor.
Bu klişeler artık okuru ne kadar heyecanlandırıyor, bilemiyorum.
Ancak, medyanın özellikle yazılı basının teknoloji karşısında zor günler geçirdiği, "şaşırtma" özelliğini yitirdiği bu süreçte sektördeki herkesin bir arayış içinde olduğu açık.
Umarım bu tartışmaların sonucunda gazetecilik yaratıcı perspektifler kazanır, masa başından tekrar sokağa iner.
Yani işimiz hiç kolay değil... Okurun beklentilerine ve gelmekte olanın koşullarına göre tarzımızı cesurca sorgulamak zorundayız.
Bugünlerde kimi meslektaşlarımızın derdiyse çok farklı...
Onların meselesi mevcut olana bir süre daha asılı kalmak sadece. Bunun için de 180 derecelik sert siyasi manevralar yapıyorlar. Asfalt ağlıyor!
Aydın Doğan grubu Demirörenler'e sattıktan sonra Hürriyet'in gülleri Edi'yleBüdü'nün attığı driftleri görmüyor musunuz?
Düne kadar en sıkı muhalif olan bu "yetenekli Bay Ripley"lerin ağzına düşmemek için hükümete eleştiri yapmaya çekinir hale geldik. Maşallah kahramanlar adeta birer "hakkaniyet bekçisi." Arada zevahiri kurtarmak için sade suya tirit konularda eleştiriler yapsalar da iktidarın hakkını asla yedirmiyorlar!
Yalnız değiller elbette... Mahallerindeki "dost" sohbetlerinde adını duyunca burun kıvırdıkları siyasilerle yüz yüze gelince samimiyeti, iltifatı abartanları da unutmamalı.
Bu zavallı halleri gördükçe, aklıma, Tayyip Erdoğan'a verdiği siyasi desteği evirip çevirmeden, gizlemeden, gocunmadan ifade eden Ahmet Kekeç'in bir sözü geliyor:
"Bunca yıllık yandaşım böylesini görmedim!"
Çok gülüyorum Ahmet abi.
***
Hiç yorum yapılmamış
711 kez izlendi
776 kez izlendi
555 kez izlendi
2078 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.